İstanbul’un Silivri ilçesinde bulunan ve oldukça önemli olduğu belirtilen 5000 yıllık kurgan tipi mezar korunmuyor.
Kazıda ortaya çıkarılan mezar buluntuları İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne kaldırıldı ancak şu anda mezarla ilgili hiçbir koruma önlemi bulunmuyor. Tümülüse giriş serbest ve etrafı ne tel örgüyle çekilmiş ne de bir bekçisi var. Üstü açık ve orijinal mezar taşları ortada. Kazı alanı hem dış tehditlere hem de doğal tahribata açık halde terk edilmiş. İsteyenin elini kolunu sallayarak tümülüsün içine girmesi mümkün. Definecilere davetiye çıkaran tümülüs ile ilgili acil önlem alınması gerekiyor. Çevrede yaşayan tanıkların anlatımına göre mezarın başına sürekli yabancı insanlar gelip gidiyor.
İstanbul Arkeoloji Müzesi tarafından Silivri’de gerçekleştirilen kurtarma kazısında “Türkiye’de bulunmuş ve kazısı yapılarak tamamen ortaya çıkarılmış ilk ve en eski, 5.000 yıllık kurgan tipi mezar” bulunmuştu. Definecilerin daha önce mezarı birkaç kez açmaya çalıştığı, ancak ana mezara ulaşamadıkları tespit edilmişti.
Kurgan, bir mezar odası üzerine toprak yığılmasıyla oluşturulan bir mezar höyüğüne, yani tümülüse deniyor. Kurganlar genelde Orta Asya kültüründe görülüyor. Mezardaki, üzerinde mızrak ucu bulunan iskeletin önemli bir asker, savaşçı olduğu tahmin ediliyor. En dış tarafında etrafı dairesel biçimde taşlarla çevrili olan mezar yapısı, en iç tarafta dikdörtgen formu verecek şekilde taşlarla çevrelenmiş. Kurgan mezar altı metre genişliğinde. Büyük yassı bir taşa yan şekilde yatırılan iskelet, yarı hocker pozisyonunda ve mezar hediyeleri ile birlikte gömülmüş. Hocker pozisyonunda gömüt, dirseklerin ve dizlerin karna çekildiği, cenin pozisyonu olarak da anılan bir ölü gömme biçimi. Mezarın içinde pişmiş topraktan iki adet kap, mezar hediyesi olarak iskeletin yanına yerleştirilmiş. İskelet, başı kuzeye doğru gömülmüş.
Mezardan elde edilecek bulguların İstanbul ve Trakya tarihine ışık tutacağı düşünülüyor. Mezarın tüm mimari yapısının ortaya çıkarılabilmiş olması büyük önem taşıyor.
Bilinen en eski kurganlar MÖ 4. binyılda Kafkaslarda bulunuyor ve bu en eski kurganlar günümüzde Hint-Avrupa kültürüyle bağdaştırılıyor. Kurganlar Kalkolitik, Bronz Çağı, Demir Çağı, Antik Dönem ve Ortaçağ’da kullanılmaya devam etti. Hatta bu eski gelenek Sibirya ve Orta Asya’da hala devam ediyor.
Orta Asya’da bulunan kurganlar Saka, İskit, Yamna, Sarmat, Srubna kültürleriyle, bir kısmı Hun kültürüyle, bir kısmı da Türkik kültürle bağdaştırılıyor. Fakat Hun kurganlarının tarihi MÖ 3. yüzyıldan MS 6. yüzyıla kadar değişiyor. Türkik toplumlar ise kurganları ise MS 6. yüzyıldan 13. yüzyıla kadar kullanıyordu. Silivri’de keşfedilen yeni kurgan ise Hun kurganlarından yaklaşık 3000, Türk kurganlarından ise yaklaşık 3500 yıl daha önceye tarihleniyor.
Ülkemizde Avrasya steplerinin ölü gömme geleneğini yansıtan kurgan tipi bir mezar 1980 yılında Prof. Dr. Mehmet Özdoğan tarafından Trakya yüzey araştırmaları sırasında Kırklareli’nin Asılbeyli köyü Taşlıcabayır mevkisinde, tamamen dağılmış halde bulunmuştu. Kurtarma kazısı sonucunda mimari yapı ortaya çıkarılamamıştı. Fakat yakınında demir çağına, yani yaklaşık MÖ 1200 yıllarına tarihlenmiş pişmiş toprak kaplar elde edilmişti.
Trakya’da bilinen kurgan tipi tek mezar da buydu. Silivri’de ortaya çıkarılan mezar bundan hem daha eski hem de tüm mimari yapısıyla ortaya çıkarıldı.
İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü, Prehistorya Anabilim Dalı öğretim görevlisi Prof. Dr. Mehmet Özdoğan buluntu için, “Trakya’ya kuzeyden gelen göçler var. Kurgan tipi bir mezar bu. Benim çalışmalarımda da bu tarz mezarlar var. Trakya’da çok sayıda bu tür mezarların tahrip edildiğini biliyorum. Bir tanesini kepçenin önünden kurtarmıştık. MÖ 1. binyıla, demir çağına aitti. Çok sayıda mezar buluntusu elde etmiştik. Ancak buradaki mezar daha eski tunç çağı. Oldukça önemli bir keşif. Bilimsel incelemeleri sonucunda güzel veriler elde edilecektir” dedi.
You must be logged in to post a comment Login