Şempanzelerle DNA’mız Aynıysa Nasıl Bu Kadar Farklıyız?

Şempanzeler, bonobolarla birlikte yaşayan en yakın akrabalarımız ve genomları bizimkine oldukça benziyor, peki nasıl bu kadar farklıyız?

Şempanzelerin onları sıtmaya karşı dirençli kılan genleri var. C: Pixabay

Ancak şempanzeler araba kullanmıyor, Türkçe konuşmuyor veya klarnet çalmıyor; yani eğer genetik olarak birbirimize bu kadar benziyorsak, görünüşümüz ve davranışlarımız açısından nasıl bu kadar farklı olabiliyoruz?

Aslında ne kadar benziyoruz?

İnsanların ve şempanzelerin yaklaşık altı milyon yıl önce ortak bir atadan ayrıldığı düşünülüyor ki bu, evrimsel açıdan oldukça yakın bir tarih. 2000’lerin ortasında, bilim insanları Clint adındaki bir şempanzenin genom dizilimini çıkarmayı başardılar ve türün genetik kodunun mutlak anlamda bizimkiyle yüzde 96 aynı olduğunu ortaya çıkardılar.

Bununla birlikte, bu farkın büyük bir kısmı, genomun bölümlerinin bir türde tekrarlandığı, ancak diğerinde tekrarlanmadığı kopyalamayla açıklanıyor. Ancak gerçek genler açısından yüzde 98,8 oranında birbirimize benziyoruz, yani genetik kodumuzun yalnızca yüzde 1,2’si şempanzelerde bulunmuyor.

(İlgili: Bonobo ve Şempanzeler, İnsanlar Hakkında Ne Anlatıyor?)

Bu pek fazla gibi görünmüyor ancak insan genomunun yaklaşık üç milyar baz çiftinden (veya genetik bilgi parçalarından) oluştuğunu düşündüğünüzde, bu küçük yüzde, iki tür arasında yaklaşık 35 milyon farklılığa tekabül ediyor.

Farklılıklar nerede?

İnsan ve şempanze genomları arasındaki farklılıkların çoğu, farklı genlere ne zaman etkinleştirileceğini ve ne zaman hareketsiz kalacağını söyleyen genetik anahtarlar gibi davranan transkripsiyon faktörlerini açıklayan bölgelerde bulunabilir.

Başka bir deyişle, insanlığın büyük bir kısmının türümüze özgü genlerle hiçbir ilgisi yok. Bu durum daha çok, şempanzelerle paylaştığımız genlerin benzersiz bir şekilde ifade edilmesi gerçeğine atfedilebilir.

Örneğin beyin bölgelerimizin her birindeki nöronları kodlayan genler, şempanzelerde bulunanlarla hemen hemen aynı. Ancak aktivasyon modelleri, diğer primatlara göre bu hücrelerin daha fazlasını ve dolayısıyla daha büyük beyinleri geliştirmemizi sağlıyor.

Bizi ayıran tek şey, farklı nöronların yaratılmasını kodlayan gerçek genlerden ziyade, sinir sistemi içindeki hücre bölünmesinin derecesini kontrol eden genomun küçük bir bölümü.

Bu şekilde neredeyse aynı görünen genomlar, son derece farklı fenotipik özellikler üretebilir. Genler aynı olabilir, ancak genomun gen ifadesini kontrol eden kısımlarındaki küçük farklılıklar, nihai canlıyı tamamen dönüştürebilir.

İnsan genleri

Bilim insanları, genomumuzun insana özgü yüzde 1,2’lik kısmının gerçekte nasıl çalıştığını tam olarak anlamak için hâlâ verileri inceliyor. Şu ana kadar belirli özellikleri kodlayan belirli bölümleri tanımlamayı başardılar.

Örneğin, ASPM adı verilen bir genin insanlarda nörojenez (sinir dokusunun oluşumu) ve beyin büyüklüğü ile ilişkili olması muhtemel; FOXP2 adı verilen bir gen ise konuşma gelişimi ile ilişkili olabilir.

KRTHAP1 adı verilen bir başkası ise insan saç folikülündeki keratin ekspresyon modelini etkiliyor ve bu da bizim saçımızla daha tüylü maymun benzeri akrabalarımızın tüyleri arasındaki farkları açıklayabilir.

Şempanzelerle paylaşmadığımız genlerin çoğu bağışıklık fonksiyonuyla ilgili ve hastalıklara duyarlılıkta önemli farklılıklara neden oluyor. Örneğin şempanzeler, biz insanların mücadele ettiği sıtmaya ve bazı grip virüslerine karşı dirençli, ama biz tüberkülozla daha iyi baş ediyoruz.

Büyük resme bakıldığında, insan ve şempanze genomları arasındaki küçük farklılıklar, DNA’nın harika ekonomisinin mükemmel bir göstergesi: Yeni bir tür yaratmak için kodun tamamen yeniden tasarlanması yerine, tek yapmanız gereken birkaç küçük değişiklik ve böylece bir şempanzeyi insana dönüştürebilirsiniz.


IFL Science. 28 Mayıs 2024.

Arkeofili editöryel servisi. İletişim: arkeofili@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login