Taş Çağı’nı, erken insansı ve insanların yaşadığı bir dönem olarak görüyoruz. Fakat son yıllarda yapılan araştırmalara göre bu çağı tek yaşayan insanlar değil.
Arkeologlar batı Afrika yağmur ormanlarında Brezilya ormanlarında ve Tayland sahillerinde dikkate değer taş aletler keşfetti. Bunları ilgi çekici yapan işçilikleri ya da çok eski olmaları değil. Hatta dikkatli bakılmazsa bir alet olduğu bile anlaşılamayabilir. Tarihleri de en fazla Mısır piramitleri kadar geriye gidiyor.
Bu aletleri özel yapan, onların insanlar tarafından değil, şempanze, kapuçin ve makaklar tarafından yapılmış olması. Aletlerin ortaya çıkarıldığı alanlar, “primat arkeolojisi” adında yeni bir dalın temelini oluşturuyor.
Aletlerin kendisi oldukça kaba. Bir maymun yaptığı taş çekiç, bir insan türünün yaptığı el baltasına hiç bir şekilde yaklaşamaz. Fakat önemli olan bu aletlerin gelişmişliği ya da sofistikeliği değil.
Bu aletler, primatların rutin olarak taş alet teknolojisinden faydalandığı bir kültür oluşturduğunu kanıtlıyor. Yani primatlar, Taş Çağı’na girdi.
Önceki yıllarda biyologlar insanların yaygın olarak alet kullanan tek tür olduğunu düşünüyordu.
Günümüzde memeli, kuş, balık hatta böcek gibi canlıların hayatını kolaylaştırmak için alet kullandığını biliyoruz. Primatlar da alet kullanıyor. Fakat bir kural olarak primatlar, taşlardan alet yaratmıyor.
Oxford Üniversitesi’nden Primat Arkeolojisi (Primarch) projesi lideri Michael Haslam “Orang-tanlar, bonobolar ve gorillaların bitkilerden yapılan aletler kullandığı görüldü, fakar hiç bir zaman taş alet kullanımına rastlanılmadı” diyor. Haslam’a göre, büyük maymunların taş aletleri neden kullanmadığı bir gizem.
Fakat bunun nedeni, hayatlarının çoğunu ağaçlar içinde ve çevresinde geçiren bir tür için taşların kolayca bulunamaması olabilir. Haslam, bitkilerin ise primat ortamlarında her yerde bulunabildiğini söylüyor.
Buna göre, özellikle zeki bir büyük maymun, taş alet kullanmaya başlasa bile, çevrede bu geleneğin grubun diğer üyelerine (ve sonra gelecek nesillere) geçirilmesine yetecek kadar taş bulunmuyor.
Fakat batı Afrika’daki şempanzeler, kabuklu yemişleri açmak için kullandıkları taş alet teknolojisini, birçok nesile aktarmayı başarmış gibi gözülüyor. Bu 2007’de yayınlanan bir makaleyle gözler önüne serildi.
Normal arkeolojideki, insan davranışlarını geride bıraktıkları kalıntılardan tanıyabileceğimiz prensibini primatlara uygulayan Christophe Boesch önderliğindeki “primat arkeologları”, böylece şempanze aletlerini incelemeye başladı.
Primat arkeologları, Fildişi Sahilleri’ndeki yağmur ormanlarında, orman zemininde bir alanı 1 metre derinliğe kadar kazdı. Bu kazı, taş aletler bakımından çok zengin olan 4,300 yıl öncesine kadar giden bir tabaka ortaya çıkardı.
Bu taş aletlerin bir kısmı sadece insanların sahip olduğu bir kesinlik ve hassasiyetle yapılmıştı. Başka diğer aletlerde ise, günümüzde o bölgedeki şempanzelerin de yaptığı gibi, kabuk kırmak ve vurma aleti olarak kullanmak gibi çok daha kaba şekilde kullanıldıklarına dair izler bulundu.
Boesch ve meslektaşları daha önce bu bölgede, modern şempanze taş alet külltürünü araştırmıştı. Bu araştırma şempanzelerin kendine özgü bir alet seçme ve kullanma yöntemi olduğunu gösterdi.
Örneğin şempanzeler sıklıkla, kasıtlı olarak 1 kg ve 9 kg arasında büyük ve ağır taş çekiçler kullanmayı tercih ederken, insanlar 1 kg veya daha hafif taşlar kullanmayı tercih ediyor.
Şempanzeler ayrıca, insanların yemediği bazı kabuklu yemişleri açmak için de taş alet kullanıyor. Kazılarda bulunan taş aletlerde, bu yemişlerden gelen nişasta kalıntıları bulundu.
Bu bulgular birlikte ele alınınca, şempanzelerin Fildişi Sahili yağmur ormanlarında 4,300 yıldır taş alet kullandığı sonucu ortaya çıkıyor.
Boesch, Şempanze Taş Çağı’nın en azından 4,300 yıl önce, hatta belki de daha erken başladığını söylüyor. Fakat “daha erken dönemleri inceleyebileceğimiz toprak tabakalarını nerede bulacağınızı kestirmek çok zor” diyor Boesch.
Şempanzeler insanın yaşayan en yakın akrabası. Onların da bizim gibi taş alet kullanabiliyor olması, insan ve şempanzenin ortak atasının taş alet teknolojisini geliştiren ilk canlı olduğunu akla getirebilir.
Fakat Haslam bunun pek mümkün olmadığını söylüyor. Eğer öyle olsaydı, bütün şempanzelerin taş alet kullanmasını bekleerdik. Fakat sadece, batı Afrika’daki az sayıda şempanze topluluğunda bu kullanımı görüyoruz.
Batı Afrika şempanzelerinin, orta ve doğu Afrika şempanzlerinden ayrıldıktan sonra böyle bir taş alet teknolojisi geliştirdiklerini düşünmek daha matıklı oluyor. Haslam, bu ayrımın 50,000 ila 1 milyon yıl önce gerçekleştiğini söylüyor.
Bu nedenle batı Afrika şempanzelerinin Taş Çağı, insan taş çağından tamamen ayrı görünüyor.
Birkaç yüzyıldır Brezilya’daki sakallı kapuçin maymunlarının (Sapajus libidinosus) taş alet kullandığına dair raporlar biliniyor. 2004’teki bir araştırma da bunu kanıtladı. Tayland’daki uzun-kuyruklu makak maymunları da 2015’teki bir araştırmaya göre taş alet kullanıyor.
Bu iki tür de primatların evrim ağacında, insanların yakınında bir yerde bulunmuyor.
Haslam “Kapuçinler, bizden 35 milyon yıllık evrimle ayrılmış olan Yeni Dünya maymunlarıdır. Makaklar bile bizden yaklaşık 25 milyon yıl önce ayrıldı” diyor. Yani taş çağına giren primatlar evrim ağacında o kadar dağınık duruyor ki, taş alet teknolojisini birbirlerinden bağımsız olarak keşfetmiş olmaları gerekir. Haslam “Aynı davranışın çoklu olarak keşfedildiğini görüyoruz” diyor.
Haslam şu anda, Boesch’in Fildişi Sahili’nde şempanze arkeolojisinde kullandığı teknikleri, makak ve kapuçinlerde alet kullanımını araştırmak için kullanıyor. Primarch projesi kapsamındaki araştırma henüz yayımlanmadı. Haslam “Şimdiye kadar, taş alet kullanan primatların faaliyet alanlarında, gömülmüş taş aletler ortaya çıkardık” diyor.
Kapuçinler, taş aletlerini kabuk kırmak için, ve bir de yumru-kök yiyeceklere erişmek için kazma amaçlı kullanıyor. Haslam “Biri ne zaman sakallı kapuçinleri doğal ortamlarında gözlemlese, taş alet kullanımını görmüştür. Bu tür, insanlar dışında her yerde her zaman taş alet kullanan tek tür olabilir” diyor.
Onlardan farklı olarak, makaklar adalarda yaşıyor, ve taşlarını deniz kabuklularını kırıp açmak için kullanıyor.
Her iki tür maymun da bu geleneği nesilden nesile aktarmış gözüküyor. Buna göre insanlar dışında en az üç tür primatta, taş alet kullanımının derin bir tarihi var. Şempanze ve maymun taş aletleri ne kadar ilkel görünse de, bizim atalarımızın kullandıkları da uzun zaman önce bunlardan çok farklı değildi.
Mayıs 2015’te Kenya’da çalışan arkeologlar, insanların yaptığı ilk taş aletler üzerine sonuçlarını yayınladı. Lomekwian adı verilen bu aletler 3.3 milyon yıllıktı. Keşfi yapan ekibe göre, bu aletler taş alet kullanan şempanze ve maymunların kullandığı tekniklere benzer teknikler kullanılarak yapılmıştı.
Buna göre taş alet kullamam primatları incelemek, erken insan davranışlarının doğası hakkında da bize fikir verebilir. Fakat erken insanlar şempanze ve maymunlardan oldukça farklı olduğu için sonuç çıkarmak o kadar kolay olmayacaktır.
Lomekwian taş aletlerinden yaklaşık 700,000 yıl sonra insan teknolojisi daha ilerledi. Önce küçük parçalar çıkarılarak daha keskin bir uç yaratılan taş aletlerin de dahil olduğu Oldowan teknolojisi, 1 milyon yıl sona da özenle şekillendirilmiş kesme ucuna sahip Aşölyen el baltaları ortaya çıkmaya başladı.
Peki atalarımız çok uzun zaman önce böyle gelişmiş taş aletler yaparken, şempanze ve maymunlar neden Lomekwian benzeri bir teknolojiden ileri gidemedi?
İnsan elindeki evrimsel gelişmelerin, aletleri daha ince bir şekilde manipule etmemize yardımcı olduğu düşünülebilir. Fakat Temmuz 2015’te yayınlanan bir araştırma, insane linin son bir milyon yılda, şempanzelerin elinden daha az değiştiğini ortaya koydu.
Araştırmayı yapan Almécija “İnsan ve şempanzenin atasının el uzunluğu oranları, insana, şempanzeye olduğundan daha yakındı (fakat eşit değildi)” diyor. “Parmak uzunluğu oranları açısından insanlar şempanzelerden daha ilkel” diyor.
Şempanze ve maymunların daha geride kalmasının nedeni elleri değilse, sorun büyük ihtimalle beyinlerinde, diyor Almécija.
Harvard Üniversitesi’nden Alexandra Rosati “Taş alet yapma becerisinin, fazladan bilişsel yetenekler gerektirmesi olası görünüyor. Sadece neyin yararlı bir alet olacağını bilmek değil, aynı zamanda onu yaratmak…” diyor.
İnsanların daha büyük beyni ve neticesinde gelen zekaları, daha iyi taş aletler yaratmalrını sağlamış olabilir. İnsan beyninin neden büyümeye başlaıdığını söylemek ise zor. Primatolog Richard Wrangham’a göre beyinlerimizin büyümesi, yemek pişirmenin gelişmesiyle körüklendi. Rosati “Daha büyük beyinler için daha fazla enerji gerekiyordu. Pişirme de, çiğ yemeye göre, yiyecekten alınan enerjiyi arttırıyor” diyor.
İnsanların ne zaman yemek pişirmeye başladığı bilinmiyor. Bu olay, beynimizin büyümesinden çok sonra da başlamış olabilir, bu da Wrangham’ın teorisinin yanlış olduğu anlamına gelir.
Fakat eğer Wrangham haklıysa, Rosati ve Felix Warneken taradından yapılan bir araştırma, büyük bir önem kazanıyor. Şempanzeler ateşi kontrol etmeyi öğrenmemiş olabilir, fakat 2015te yapılan bu araştırmaya göre, pişmiş yiyecekleri, pişmemiş yiyeceklere tercih edecek zekaya sahipler.
Yaptıkları bir dizi deneyde, Rosati ve Warneken şempanzeleri bir çeşit “fırın”la tanıştırdı. Şempanzeler yiyecekleri belli bir kaba koyduklarında, bu yiyecek daha sonra onlara pişmiş olarak geri dönüyordu. Şempanzeler patates parçalarını, yiyeceği çiğ olarak geri getiren bir kap yerine bu “fırın” kabına koymayı daha çok tercih etti.
Dahası, şempanzelere patates parçalarıyla birlikte tahta parçaları da verilmişti, ve bu tahta parçalarını “fırın” kabına koymakla da uğraşmadılar. Bu da, “fırın”ın sadece yenilebilecek şeyleri pişirdiğini anlamış olduklarını düşündürüyor.
Şempanzeler, uzak bir yerde bulunan çiğ yiyecekleri, pişirmek için “fırın”a getirmeye bile hazırdı. Bu durum, atalarımıızn milyonlarca yıl önce yiyecekleri ateş başına taşımaya başlamasını da yansıtıyor olmalı.
Doğal olarak, şempanzeler ateşi kontrol etmeyi öğrenene kadar – eğer öğrenebilirlerse- , pişmiş et beğenilerinden faydalanamayacaklar. Fakat Rosati ve Warneken’in çalışması, atalarımızın daha gelişmiş beyinlere ve taş alet teknolojisine sahip olmasına izin veren beyin bağlantılarının şempanzelerde de olduğunu düşündürüyor.
Haslam, şempanze, makak ve kapuçin’lerin henüz teknolojik becerilerinin sınırlarına ulaşmadığının olası olduğunu söylüyor. Fakat Taş Çağı teknolojilerini geliştirmeye fırsatları olup olmayacağı belli değil.
Haslam “Avlanmayla ve yaşadıkları alanları yok ederek, nüfuslarını önemli ölçüde azaltıyoruz. Küçük topluluklar, gelişmiş teknolojileri büyük topluluklar kadar iyi yayamaz ve devam ettiremez” diyor.
Yani şempanzeler ve maymunlar çok daha gelişmiş taş aletlr yapma kapasitesine sahip olsa da, bunu başarmaya hiçbir zaman fırsat bulamayabilirler. Bunun nedeni de, başka bir grup primatın taş alet üretiminde çok ustalaşmış olması olacaktır.
BBC, Colin Barras
You must be logged in to post a comment Login