Sefertepe’de Kafataslarıyla Dolu Bir Oda: Emre Güldoğan Röportajı

Şanlıurfa’da, Göbeklitepe ile birlikte Taş Tepeler’den biri olan Sefertepe hakkında merak ettiklerimizi kazı başkanı Doç. Dr. Emre Güldoğan’a sorduk.

Sefertepe’de kafataslı oda. C: Sefertepe Kazı Arşivi

Şanlıurfa’da, Göbeklitepe ile çağdaş olan yerleşimlerden oluşan Taş Tepeler kazıları devam ediyor. Bu kazılarla, “Göbeklitepe Kültürü” adı verilen kültüre dair yeni bilgiler edinilmesi planlanıyor. Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem yerleşimi olan Sefertepe de bu arkeolojik kazı alanlarından biri. Sefertepe, Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesi, Eskikale ve Kırbalı mahalleleri sınırlarında, Şanlıurfa’nın 70 kilometre doğusunda yer alıyor.

(İlgili: Sefertepe’de Dikilitaşlı Yapı Kompleksi Ortaya Çıktı)

Sefertepe’de 2021 yılından itibaren üç yıl Şanlıurfa Müzesi başkanlığında, İstanbul Üniversitesi Tarihöncesi Arkeolojisi Anabilim Dalı’ndan Doç. Dr. Emre Güldoğan’ın bilimsel danışmanlığında kazılar yürütüldü. 2024 yılında ise buradaki çalışmalar Cumhurbaşkanlığı Kararlı kazı statüsüne geçirildi ve Doç. Dr. Emre Güldoğan başkanlığında kazılar devam ediyor. Son kazı sezonunda, özel bir nişe yerleştirilmiş bir kafatası ve kafataslarıyla dolu bir oda gibi merak uyandırıcı bulgulara rastlandı. Bizler de Sefertepe hakkında daha fazlasını öğrenebilmek için sorularımızı Doç. Dr. Emre Güldoğan’a yönelttik.

Öncelikle bize Sefertepe’yi genel olarak tanıtabilir misiniz?

Sefertepe Şanlıurfa iline 70 kilometre mesafede yer alan Viranşehir ilçesine 25 km uzaklıkta bulunan ikinci derece arkeolojik sit alanı. İlk olarak 2003 yılında keşfedildiğini biliyoruz ki hikayesi çok ilginç. Harran Üniversitesi’nde Prof. Dr. Cihat Kürkçüoğlu, Nevali Çori ve Göbeklitepe hakkında bir sunum gerçekleştiriyor o sunumu takip eden bir Türk Dili Edebiyatı öğrencisi sunum sonunda “Göbeklitepe’de gösterdiğiniz dikilitaşlardan bizim köyde de var.” diyerek hocanın yanına gidiyor. Hoca da merak ederek “Bizi oraya götürür müsün?” diyerek öğrenciyle beraber bir ekip kurup köye gidiyorlar. Gerçekten de öğrencinin bahsettiği taşları gördüklerinde şaşırarak taşların geldiği alanı geziyorlar toprak üzerinde 16 tane dikilitaş yanında yonga vb. parçalar tespit ediyorlar.

Ok ucu. C: Sefertepe Kazı Arşivi

Ekiptekilerden Bahattin Çelik hoca bu alanın Çanak Çömleksiz Neolitik döneme tarihlenen bir alan olabileceğini belirtiyor. Öğrenciye yerin adını soruyorlar. Çocuk yerin adını bilmediğini söylediğinde kendisinin adını soruyorlar. O da adının “Sefer” olduğunu belirtince “O halde buranın adı Sefertepe olsun” diyerek bu şekilde adlandırıyorlar. 2005 yılında alana Göbeklitepe kazı başkanı olan Klaus Schmidt’in de ziyaret gerçekleştirdiğini biliyoruz. O da alanı kendi yayınlarında “Sefertepe” olarak geçiriyor ve önemli bir merkez olduğunu belirtiyor.

Arkeolojik olarak Prof. Dr. Bahattin Çelik tarafından hem yayınlarda hem de bilimsel sunumlarda Karahantepe gibi Harbetsuvan Tepesi gibi Sefertepe’den de bahsedildiğini biliyorduk ancak 2021 yılında Şanlıurfa Müzesi başkanlığında benim bilimsel danışmanlığımda ilk kez kazma vuruldu. 2024 yılı ile birlikte de Cumhurbaşkanlığı Kararlı kazı statüsüne geçen bir proje oldu.  

Burası, Taş Tepeler bölgesindeki diğer arkeolojik projeler içinde nasıl bir öneme sahip? Özellikle daha çok bilgiye sahip olduğumuz Göbeklitepe ile benzer ve farklı yönleri var mı? 

2021 yılı Taş Tepeler Projesi’nin de başladığı yıl olması adına önemli bir yıl aslında. Bilindiği üzere Göbeklitepe ilk olarak 1960’lı yıllarda keşfedilse bile 90’lı yılların ilk çeyreğinde kazıları başlıyor ve arkeoloji dünyasında yeri yerinden oynatacak sonuçlar ortaya çıkarıyor. Öyle ki Neolitik Dönem ile ilgili bilinen tüm gerçeklerin değişmeye başladığını temsil eden bir proje Göbeklitepe. Yukarıda kısaca bahsettiğim Bahattin Çelik tarafından gerçekleştirilen ve yayınlanan yüzey araştırması sonuçları ile birlikte Şanlıurfa ili genelinde Göbeklitepe benzeri çok sayıda yerleşim yeri olabileceği bilgisinin ardından önce Harbetsuvan Tepesi’nde iki yıl süren bir kazı çalışması yapılıyor. 2019 yılında başlatılan Karahantepe projesi ile de “Göbeklitepe Kültürü” olarak yorumlanabilecek yeni kazı alanlarının çalışılmaya başlanması arasında iki yıl gibi kısa bir zaman aralığı var. Bu bağlamda Sefertepe, Sayburç, Çakmaktepe, Gürcütepe ile birlikte 2021 yılında Taş Tepeler Projesi oluşuyor.

Sefertepe’deki kazıların havadan genel görünümü. C: Sefertepe Kazı Arşivi

Sefertepe, Taş Tepeler Projesinin en doğu noktasında yer alan bir arkeolojik merkez. Ancak konumu itibariyle Dicle Havzası ve Fırat Havzasının tam ortasında yer alıyor. Yine diğer yerleşimler ile karşılaştırıldığında bir ova yerleşimi olarak karşımıza çıkıyor ki bugünkü Şanlıurfa-Mardin’i birbirine bağlayan tarihi “İpek Yolu” ile bu yolla bağlantılı günümüz “Kültür Turizm Yolu”nun kesiştiği yerde bulunuyor. Aslında günümüzdeki yol güzergâhları göz önüne alındığında Sefertepe’nin geçmişte de bu yollar üzerinde önemli bir rol üstlendiğini söylememiz yanlış olmayacaktır. Zira yerleşim mantığı, teknoloji kullanımı, buluntu çeşitliliği ve hammadde kullanımı açısından ilk dört yıllık kazı sonuçları bize bu konuda çok fazla bilgi sağlamış durumda.

Yine Taş Tepeler Projesi içerisinde yer alan diğer projeler ile ilgili benzer özellikler göstermesi yanında farklılıklar gördüğümüz bir takım şeylerden de bahsetmek mümkün. En önemli benzerlik olarak belirtebileceğimiz şey Şanlıurfa bölgesindeki yerleşimlerden Göbeklitepe, Karahantepe, Sayburç, Nevali Çori’den bildiğimiz “T” biçimli ve düz dikilitaşların Sefertepe’de de olduğunu söylememiz olacaktır. Ancak burada farklılık olarak belirtilmesi gereken bu mimari unsurların dışında Dicle bölgesinde Boncuklu Tarla ve Gre Filla gibi yerleşimlerden bilinen “Örme Paye ya da Sütun” örneklerinin bölgede şu ana dek sadece Sefertepe’de görmekteyiz. Yine bir tarafı işlenmiş dikilitaş örneklerine de Sefertepe’de rastlamaktayız.

Yine farklılık olarak belirtebileceğimiz şey birbirine eklemlenerek büyüyen bir yapı kompleksinin parçalarını kazdığımız durumu ki şu ana kadar açtığımız tüm açmalarda bu durumu takip edebiliyoruz. Yine boncuklar Sefertepe yerleşiminde en yoğun karşılaştığımız buluntu grubunu meydana getiriyor. Oldukça özenli işçilik gösteren çok farklı formlarda ve hammaddelerden üretilmiş boncuklar ilk yıldan itibaren karşılaştığımız örnekler arasında yer alıyor.

Son yıllarda Taş Tepeler bölgesi, erken Neolitik dönemin yaşam tarzını ortaya çıkarmasıyla öne çıkıyor. Sefertepe’deki buluntular, buradaki insanların sosyal ve kültürel pratiklerine dair hangi ipuçlarını veriyor? Örneğin özel yapılar dışında konutlar da var mı? 

Neolitik dönemi insanların değişen iklim ve çevre koşullarına gelişen teknolojileriyle uyum sağladıkları dönem olarak kısaca tanımlamak mümkün. Bu dönemdeki tüm sürecin insanlık tarihi açısından devrim olarak nitelendirildiğini öğrenerek ve öğreterek geçirdiğimiz göz önüne alındığında özellikle son 30 yıl içerisinde arkeoloji bilimindeki yeni kazılar ve sonuçları bu bilgilerimize yeni bilgiler eklenmesi adına çok fazla katkı sağladı diyebiliriz.

Sefertepe’de kamusal yapı. C: Sefertepe Kazı Arşivi

Bu açıdan Taş Tepeler Projesi Neolitik Dönemin yeniden yorumlanması adına bu katkıları sağlayan çalışmalar arasında önemli bir yer tutuyor. Özellikle Göbeklitepe sonrası Çanak Çömleksiz Neolitik dönem için mimari anlamda ortaya çıkan yeni bilgiler Karahantepe ve diğer Taş Tepeler Projesi kazılarından gelen bilgilerle birlikte değerlendirilmeye başlandı. Bu dönemin geçmişte düşünülenin aksine daha gelişmiş sadece mimari açıdan değil aynı zamanda mühendislik, matematik, sanat anlamında da organize bir toplum ürünü olduklarını ortaya koymaları adına önemli diye söyleyebiliriz.

Biz Sefertepe kazılarında oldukça iyi korunmuş bir mimariyle karşı karşıyayız. Yer yer 8-12 sıra arasında korunmuş duvar dizileri yanında yukarıda kısaca açıkladığım birbirine eklemlenerek büyüyen büyük bir yapı kompleksi kazılmakta. Bazı duvarların kendinden önce gelen evrenin sağlam duvarı kullanılarak yapının korunduğu bazı kısımlarda devşirme malzeme kullanıldığı bazı kısımlarda da payanda ve nişler kullanılarak yapıların güçlendirildiğini görmekteyiz. Yine hücreler halinde genişleyen yapı grubunun içerisinde odalar arası geçişi sağlayan açıklıklar bırakıldığı hemen her yapının içinde de farklı tiplerde dikilitaşların yapı içerisinde bulunduğunu görüyoruz.

Bazı odalarda bir, bazı odalarda dört dikilitaş mekan içerisinde yer alırken bazı yapılarda da karşılıklı olarak konumlanan iki dikilitaşın bulunduğu alanlar da mevcut. Bu yapılardan şu ana kadar sadece üç tanesinin özel bir yapı olabileceğini söyleyebiliriz. Bunu söylememize sebep olan ise bu yapıların içerisinde buluntu çeşitliliği olması mimari farklılıklar görülmesi ve birinin içerisinde niş içinde kafatasının bulunması ile bu şekilde yorumlamamız mümkün oldu.

Diğer buluntular açısından Sefertepe özellikle kültürler arası ilişkilerin anlaşılması adına bize önemli bilgiler veriyor. Başta yontmataş teknolojisi olmak üzere sürtmetaş teknolojisi, kemik alet endüstrisi buluntuları adına zengin bir buluntu repertuvarına sahip olduğumuzu söylemek yanlış olmayacaktır. Özellikle yontmataş buluntularımız ile ilgili uzmanımızın verdiği ilk raporlarda Sefertepe’nin Dicle ve Fırat Havzası yerleşimlerinde görülen buluntuların kesiştiği bir merkez olduğunu gösteriyor.

Alet çeşitliliği yanında hammadde kullanımı ve teknolojik olarak her iki bölgede hakim olarak bilinen pek çok buluntu Sefertepe’de kullanılıyor. Sürtmetaş aletlerden öğütücü ve ezici aletler yanında çok sayıda kesici aleti kazılar sırasında bulduk. Yine diğer aletler olarak adlandırdığımız alet grubuna ait başta taş kaplar olmak üzere minik T biçimli taşlar, biley taşları, işlenmiş taşlar, sembolik bir takım taş buluntular ile birlikte idol ya da figürin olarak adlandırabileceğimiz örneklerde bulunan örnekler arasında yer alıyor.

Sefertepe’deki kazılar henüz çok yeni sayılır ama yine de elimizde hiç radyokarbon tarihi var mı? Yaklaşık olarak hangi dönemlerde kullanıldığını biliyor muyuz?

İlk kazı sezonunda iki bireye ait kafatası parçaları, çene kemiği parçaları ve uzun kemikler ele geçmişti. Bu buluntular yanında yine ilk yıl çalışılan açmalardan elde edilen hayvan kemikleri üzerinden tarihleme için seçilen örneklere analiz için laboratuvarlara gönderdik. Ancak bölgemizdeki pek çok kazıda yaşanan sorun Sefertepe içinde yaşandı ve kolajen eksikliği sebebiyle bu örneklerden ne yazık ki beklediğimiz sonuçları alamadık.

Söbe biçimli boncuk. C: Sefertepe Kazı Arşivi

Ancak kazıda ortaya çıkan terazzo tabana sahip bir oda içinden gerek tabanı oluşturan malzemelerin analizi için gerekse tarihlemede kullanılan kuvars analizi için örnekler alınmıştı. Bu örneklerden üç tanesinde MÖ 8.500 tarihine ulaşıldı. Göbeklitepe’nin II. yapı katı (B) ile çağdaş olduğumuz bu sonuçlarla birlikte bir bakıma tescil edildi. Çanak Çömleksiz Neolitik B döneminin en erken evresine ait buluntuların varlığı ile bu dönemi kazdığımızı biliyorduk ama bu tarihlerin gelişi bizim açımızdan önemli oldu.

Her sezon yine organik buluntu ve karbonize örnekleri analiz için ayırıp laboratuvarlara göndermeye devam ediyoruz. Özellikle bu yıl bulunan çok sayıda ve iyi korunmuş kafatasları ve iskelet kalıntılarının keşfi ile sadece C14 tarihlemesinin değil pek çok bilgiye de bu buluntularla erişilebileceğini düşünüyoruz.

Sefertepe’de de yapıların kasıtlı olarak gömülmesi bir uygulama var mıydı? Buna dair ipuçları var mı?

Sefertepe’de de Mezraa-Teleilat, Göbeklitepe, Karahantepe, Sayburç gibi yerleşimlerden bildiğimiz yapıların gömülmesi durumunu görüyoruz. Sefertepe konumu itibariyle daha önce de açıkladığım üzere hemen yol kenarında ova üzerine konumlanmış bir yerleşim yeri durumunda. Konumu itibariyle dört yönden de ufkun rahatlıkla görüldüğü etrafı açık bir alanda bulunmakta. Buna karşın günümüze kadar bu kadar iyi korunmuş olmasının ardında yatan en büyük unsur yapıların gömülmüş olması. Zira Sefertepe’nin üzerine çıkıp etrafınız baktığınızda dahi farklı dönemlere tarihlenen çok sayıda arkeolojik alanı görebiliyorsunuz.

İnsan-akbaba boncuk. C: Sefertepe Kazı Arşivi

Bizim kazı alanımızda yeni bir alan açmaya başladığımızda yaklaşık 50 cm inilince direkt Çanak Çömleksiz Neolitik B tabakası ile karşılaşıyorsunuz. Bunun altında da yine güçlü bir A tabakamız olduğunu yaptığımız jeofizik çalışmalarından biliyoruz. Açmada tabakaya ulaşıldığında yoğun bir taş dolgusu ile karşılaşılıyor. Özellikle ilk yıl bu durum bizi biraz uğraştırdı. Zira farklı boyutlarda çok sayıda taşın açma içerisinde kaplı olması bir süre yerleşim mantığını anlamamız açısından titiz bir ilerleme yapmamız adına strateji geliştirmemizi sağladı. Ancak artık hemen her kazıda kullanılan dronelar bir bakıma yardımımıza yetişti ve özellikle açmada iler ilerlemeye başladıkça aralarda gerçekleştirdiğimiz drone uçuşları ile duvar izlerini tespit ettikten sonra yapılar hızlı bir biçimde ortaya çıkartılmaya başlandı. Bu sırada yapıların içerisinde tüm açma boyunca yayılmış olan kasıtlı doldurma izlerini de belgeleme şansına sahip olduk. Aslında bu şekilde bir doldurma olmasaydı belki de Sefertepe’den bugüne pek fazla şey kalmazdı diye düşünmek yanlış olmayacaktır.

Yakın zaman önce Sefertepe’deki özel bir yapı içerisine özenle yerleştirilmiş bir kafatası bulunduğunu duyurdunuz. Bu bulgunun öneminden bahsedebilir misiniz? Bu bize ne anlatıyor?

Aslında Sefertepe’de iskeletlere ait buluntular ilk kazı sezonundan beri bilinmekte. 2021 yılında daha önce bahsettiğim iki bireye ait kafatası parçaları üzerinde dişleri ile bulunan çene kemiği parçaları ve uzun kemik örnekleri bulunmuştu. İskeletlerimizle ilgili çalışmaları Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Yılmaz Selim Erdal hocamız yapıyor. Hoca bu ilk yıl elde edilen buluntuları laboratuvarda çalıştı ve bize bu iki bireyle ilgili önemli bilgiler vermişti.

2022-2023 yıllarında da iskeletlere ait başta kafatası parçaları olmak üzere, parmak kemikleri ve diğer kemiklere ait örnekler geliyordu. Ancak 2024 yılında gelen antropolojik örnekler sadece Sefertepe özelinde değil tüm Neolitik dönem gömüt geleneklerinin anlaşılması adına heyecan verici sonuçlar içeriyor. Bahsettiğiniz niş, özel bir yapı içerisinde yer alan ve bir platformla ön kısmı sınırlandırılmış bir alan. Bu alan birbirine simetrik olarak karşılıklı ikişer payandayla oluşturulmuş ortalarında iki dikilitaşın bulunduğu bir mekanın kuzeybatı köşesinde yer alıyor. Bu niş içerisinde yan yatırılmış bir kafatası tüme yakın halde yatırılmış şekilde taşlar üzerine konumlandırılarak bırakılmış halde bulundu. Bu durum bize neyi anlatıyor sorusuna antropolojik olarak Yılmaz Selim Erdal hocamız cevap verecek. Yaş, cinsiyet, tarihleme, DNA dizilimi gibi pek çok sorunun cevabını almak bu örnek sayesinde mümkün olacak diye düşünüyoruz.

Nişte bulunan kafatası. C: Sefertepe Kazı Arşivi

Arkeolojik olarak ilk yorumlarımız ise bölgemizde yapılan kazılar göz önüne alındığında iskeletler ile ilgili bilgilerimiz oldukça sınırlı idi. Göbeklitepe’den bilinen bir kafatasına ait parçalar yanında son yıllarda Karahantepe ve Sayburç kazılarında bulunan üzerlerinde kesme izleri ve yanma işlemleri gerçekleştirilmiş buluntularla ilgili bilgileri bilmekteydik. Bu bahsettiğimiz tüm örnekler uzmanlar tarafından (Yılmaz Hoca her iki kazının da antropolojik malzemesini inceleyen uzmanıdır aynı zamanda) yapılan yorumlarda Neolitik gömüt geleneğinde belirli bir aşamayı temsil eden örnekler olarak açıklanmaktaydı. Genelde ikincil gömüt olarak bulunan tüm örneklerde ölüye uygulanan işlemlerin öncesinde bedene ne olduğu sorusuna cevap vermemekteydi. Sefertepe’de niş içerisinde bulunan kafatası, bedenin ölümden belirli bir süre sonra etler çürümesi ardından yerleşime getirilip sergilenmesi adına bir seremoninin parçası olduğunu göstermesi adına ilk örnek olması açısından önem arz ediyor.

Yine bu yılki kazılarımız sırasında 22 tane kafatasının düzenli bir biçimde bir odaya yerleştirildiğini de belgeledik. Bu alanda sadece iki tanesinde alt çene kemiği olduğu başka kemiğe rastlanılmadığı da belirlendi. Bu alana “kafataslı oda” dedik ve aslında Çayönü kazısında bulunan “Kafataslı Yapı”nın belki de öncüsü olabilecek bir alanla karşı karşıyayız diyebiliriz. Aynı alanın kuzeyinde yine yedi farklı kafatası bu defa diğer kemikleri ile birlikte bulundu. Bu sözünü ettiğimiz alanda 2021 yılından itibaren elde ettiğimiz toplam kafatası sayısı 32’ye ulaştı ki bu sayı bu alanlardaki çalışmalarımız devam ettikçe artacak gibi duruyor.   

Daha önce Göbeklitepe’de de üzerinde oyuklar olan bir kafatası çıkarılmıştı. Bu dönemde bölgede insan kafataslarına nasıl bir önem atfetmiş olabilirler?

Biraz önce de belirtmeye çalıştığım üzere Göbeklitepe’de bulunan kafatası buluntusu üzerinde bir oyukla birlikte çok sayıda parçadan oluşan ama tüm olmayan bir halde olarak tespit edilmişti. Bu bölgede özellikle Karahantepe ve Sayburç’tan da tespit edilen ve üzerlerinde farklı aletlerle açıldığı anlaşılan kesik izli örnekler kafatasına özel bir uygulama yapıldığının anlaşılmasını ortaya koyması açısından önemli.

Bu yıl Sefertepe’de tespit edilen kafatasları ise Neolitik dönem için etleri belirli bir yerde çürümeye bırakılan insanlara ait kemiklerin yerleşim yerine taşınırken özellikle seçilmiş bazı kafataslarına farklı ritüel uygulamalar yapıldığını göstermesi açısından önemli. Zira Karahantepe ve Sayburç örneklerinde olduğu gibi Sefertepe’de bulunan kafataslarına da kesik veya yanma gibi işlemler yapılıp yapılmadığı ancak yapılacak laboratuvar çalışmalarının ardından netleşecek.

Kafataslı oda açılırken. C: Sefertepe Kazı Arşivi

Ancak bildiğimiz şey, bu işlemler öncesinde bu kafataslarının bazılarının yerleşim içerisinde özel yapılarda belirli bir süre sergilendiği gerçeği ile karşılaşmamızdır. Bu bilgi bile Neolitik gömüt geleneği açısından sürecin boşluklarını doldurma adına önemli bir bilgi olarak karşımıza çıkıyor. 

Sefertepe’deki insanların dikilitaşlarda ya da takılarda yaptığı tasvirler neler? Göbeklitepe ya da Karahantepe’deki insanlar gibi domuz, tilki, leopar gibi hayvanları burada da görüyor muyuz?

Sefertepe yerleşiminde dikilitaşlardaki bezemelerde özellikle T biçimli olanlarda Göbeklitepe, Karahantepe ve Sayburç’tan da bildiğimiz taşlar üzerinde geometrik bezemeler ve kabartma şeritler görülüyor. Sefertepe’deki küçük buluntular içerisinde boncuklardan özellikle yeşim taşı ve labrodorit gibi bölge dışından geldiğini düşündüğümüz hammaddelerden yapılmış yılanbaşı biçimli boncukları (Urfa engereği, boynuzlu yılan, kıvrımlı yılan), 2022 kazı sezonundan itibaren görmekteyiz.

Sefertepe’de bulunan leopar biçimli boncuk. C: Sefertepe Kazı Arşivi

2024 yılında ise bu hayvan başı biçimli boncuklara leopar biçimli ve bir tarafı insan bir tarafı akbaba biçimli yeni boncuk örnekleri eklenmesi bölgede yaşayan hayvan çeşitliliğinin diğer bölgelerde olduğu gibi Sefertepe’de de gözlemlendiğini göstermesi açısından kayda değer olduğunu söyleyebilirim. Özellikle Karahantepe’de sırtında leopar taşıyan insan heykelleri birlikte Göbeklitepe’de dikilitaşlar üzerinde leopar betimleri; Sayburç’ta pano üzerinde leopar kabartması leoparın bölgedeki temsili ve insan hayatındaki yerinin anlaşılmasında önemli. Yine Karahantepe’deki insan-hayvan betimli heykeller ile Nevali Çori’deki kireçtaşından insanın başında bir kuş (akbaba) ile betimlenen örnekler göz önüne alındığında insan-hayvan ilişkisini anlatan bu örneklerin yıllar içerisinde sayılarının artacağı kanaatindeyim.

Son olarak, Sefertepe kazısı için gelecekteki planlarınız neler? Özellikle keşfetmek istediğiniz veya daha fazla odaklanacağınız alanlar var mı?

Sefertepe kazıları 2024 yılı çalışmaları sırasında Çanak Çömleksiz Neolitik A evresine ait ilk buluntuların da çıktığı bir yıl oldu. Özellikle önümüzdeki yıllardaki kazı stratejimizi oluştururken Çanak Çömleksiz Neolitik B evresiyle ilgili ortaya çıkardığımız yapı kompleksinin sınırlarını belirleme yanında bu evrenin altında güçlü olarak temsil edildiğini düşündüğümüz A evresine ait buluntuları da ortaya çıkartarak Sefertepe’nin Neolitik dönem içerisindeki rolünün daha iyi anlaşılması ve kültürel ilişkiler bağlamında Fırat ve Dicle Havzaları arasındaki ilişkileri de net bir biçimde ortaya koyması ana hedeflerimiz arasında yer alıyor.

Delikli boncuk örneği. C: Sefertepe Kazı Arşivi

Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

İleriki yıllarda yukarıdaki hedeflerimiz doğrultusunda ortaya çıkartacağımız bilgileri paylaşma adına tekrardan görüşmek dileklerimle çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim. 

Zaman ayırdığınız için çok teşekkürler!

Anadolu Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunu. İstanbul Üniversitesi Prehistorya Bölümü Yüksek Lisans mezunu. Aynı üniversitede Doktora adayı. İletişim: ermanbu@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login