Messalina’nın seks hayatı, Romalıların dedikodu kazanını kaynatsa da, asıl korktukları şey onun iktidar arzusuydu.
Roma İmparatorluğu’nun en kötü şöhretli karakterlerinden biri de İmparatoriçe Messalina idi. İmparator Claudius’un üçüncü eşi Messalina, bugün Roma’daki cinsel arzusu en yüksek kadın olarak hatırlanıyor. Modern hayal gücündeki Messalina, kontrolsüz, şiddetli, mantıksız ve dürtüsel davranışların zirvesi. Cinsel iştahı rakipsiz ve motivasyonları oldukça kötücül.
Mihail Bulgakov, Usta ve Margarita adlı eserindeki Şeytan’ın küresinde Messalina’yı konuk olarak dahil etti. Charlotte Bronte, Jane Eyre romanında çatı katındaki deli eşi betimlemesi gerektiğinde, onu bir Alman vampirin yanı sıra Messalina’ya benzetti. Roma cinsiyet rollerini ihlal eden tüm kadınlar arasında Messalina, tarihe en “skandal” karakter olarak geçti.
(İlgili: Antik Roma’nın 8 Güçlü Kadın Figürü)
Asil başlangıçlar
Valerian Messalina MS 38’de Tiberius Claudius Nero Germanicus ile evlendiğinde en fazla 18 yaşındaydı. Claudius ise 47 yaşında, iki kez boşanmış, iki çocuk babasıydı. Çift, birinci dereceden kuzenlerdi, her ikisi de ilk imparator Augustus’un kız kardeşi Octavia’nın soyundan geliyordu.
Claudius için evlilik büyük bir onurdu çünkü önceki eşleri Messalina’ya kıyasla daha orta dereceli bir prestije sahipti. Octavia’nın soyundan biriyle evliliği, kamu hayatına geç kalmış girişiyle aynı zamana denk geldi ve yeni imparatorun -yeğeni Caligula- onu onayladığının ve onu ardıllık çizgisine sıkı sıkıya bağladığının bir işaretiydi.
Ancak Messalina için evlilik muhtemelen daha az heyecan vericiydi. Yeni eşi, tüm hayatını bu noktaya kadar bir aile utancı olarak geçirmişti. İddiaya göre annesinin ondan bir canavar olarak bahsetmesine, büyük amcası Augustus’un ailenin geri kalanıyla toplum içinde oturmasını yasaklamasına ve amcası Tiberius’un onu herhangi bir kamu görevinde düşünmemesine neden olduğu iddia edilen “görünür engelleri” vardı. İmparatorluk Roması engelli bireyler için düşmanca bir yerdi ve bunu Claudius’tan daha iyi kimse bilemezdi. Kardeşlerinin şanlı onurlar kazandığını ve avantajlı evlilikler yaptığını görmüştü, ancak Claudius’un prestiji yoktu ve Messalina’nın soyunu yükseltmek için kendi soyundan başka bir şeyi yoktu. Messalina’nın, başarılarıyla övünemeyeceği, kendisinden 30 yaş büyük bir adamla evlenmeyi dört gözle beklediğini hayal etmek zor.
Çiftin art arda iki çocuğu oldu ve Claudius beklenmedik – ve tartışmalı – bir şekilde imparator oldu. Caligula MS 41’de suikaste uğradıktan sonra Clauidus ordu karargahına sığındı ve Senatoyu kendisini imparator olarak kabul etmeye ikna etmek için iki gün boyunca müzakere etti.
Messalina’nın tecrübesiz ve çok az vaat sahibi olan eşi, iktidara geldiğinde herkesin beklentilerini aşmıştı. Hâlâ 20’li yaşlarının başında olan ve aristokratik rahat bir hayata hazırlanan Messalina, artık bir imparatoriçe olmuştu. Eşi Roma tahtına çıktıktan sadece haftalar sonra, bir Roma imparatorunun oğlunu doğuran ilk kadın olarak tarihe geçti.
Messalina’nın itibarı
Messalina’nın Claudius ile ilişkisi hakkındaki bilgilerin çoğu, her biri Messalina’nın ölümünden on yıllar sonra, Roma’nın ilk imparatorlarını eleştirdikleri bir dönemde yazan MS 1. ve 2. yüzyıl tarihçileri Tacitus ve Suetonius’tan geliyor. Suetonius, On İki Caesar’ın Yaşamı adlı yapıtında çift hakkında yazmıştı, ancak açıklamaları kısa ve gerçekçiydi. Tacitus’un ise bu konuda söyleyeceği daha çok şey vardı.
Messalina’nın, Claudius’un eşi ve imparatoriçe olarak ilk yılları bu çalışmalara dahil edilmedi, bu nedenle kötü şöhretinin kocasının saltanatının başından beri var olup olmadığı belli değil. Romalı erkekler, yozlaşan erkeklerin aksine, yasal olarak kadınları yozlaşmış olarak algılama eğilimindeydiler. Roma hukuku, kadınları daimi bir şekilde erkeklerden daha önemsiz olarak gördü ve kendi mülklerini kontrol etme konusunda onlara güvenmedi.
Messalina hakkındaki fikirlerin zaman içinde değişmiş olması mümkün, ancak Tacitus’un anlatısı MS 47 civarında, Claudius’un saltanatının altıncı yılında başlıyor ve Messalina’yı bir canavar olarak tanımlıyor. Tacitus, imparatoriçeden ilk bahsinde, kişisel düşmanlarından ikisini – Valerius Asiaticus ve Poppaea Sabina’yı – cezalandırmak için eşini nasıl manipüle ettiğini anlatıyor. Anlatıya göre, Asiaticus, Messalina’nın çok istediği güzel Lucullus Bahçelerine sahipti. Poppaea ise Messalina’nın kendisi için arzuladığı Mnester ile sevgiliydi. Messalina, Poppaea ile Asiaticus arasında evlilik dışı bir ilişki olduğuna dair söylentiler yaydı. Ardından Claudius çifti tutuklattı ve Asiaticus’u ölüme mahkum etti. Poppaea ise hapsedildi. Tacitus’un anlatısına göre Messalina’nın görevlileri tarafından hapiste sürekli taciz edildikten sonra Poppaea intihar ederek kendi hayatına son verdi.
Tacitus’un anlatımına göre Messalina, yargı sistemini ve devletin işlevlerini sıklıkla kendi bencil amaçları için kullandı. Bunlar aracılığıyla, ona karşı çıkan, cinsel yaklaşımlarını reddeden veya kıskançlık uyandıranlardan intikam aldı. Akrabalarını sürgüne gönderdi ve rakiplerini idam etti. Kehanetler hakkında yalan söyledi ve eşini emirlerini yerine getirmesi için korkutmak amacıyla söylentiler yaydı. Kişisel olanı politik hale getirdi.
Evlilik ve ihanet
Nihayetinde Messalina’nın sonunu getiren onun eylemleri oldu. Romalı tarihçiler, onun felaketini ve ardından öldürülüşünü neşe ve zevkle anlattılar. Tacitus, yine Messalina’nın son skandalıyla ilgili başlıca bilgi kaynağıydı. MS 1. yüzyılın sonlarında veya 2. yüzyılın başlarında oluşturduğu Yergiler adlı eserinde onu sert bir şekilde kınayan Romalı şair Iuvenalis de dahil olmak üzere diğer yazarlar, Messalina’nın hikayesini yeniden anlattılar. Bir asır sonra yazan Romalı tarihçi Cassius Dio, Messalina’yı “kadınların en utanmaz ve şehvet düşkünü” olarak nitelendirerek bir “kötü karakter” olarak sunma geleneğini sürdürdü.
Bölüm, MS 48’de Messalina’nın Senatör Gaius Silius ile bir aşk ilişkisi başlatmasıyla başlıyor. Silius’un suç ortaklığı kaynaklara göre değişiyor; luvenalis ve Dio’nun anlatımında, Messalina’nın tahakkümünün pasif bir kurbanı iken, Tacitus’ta coşkulu bir katılımcı olarak tasvir ediliyor. Messalina, ona aile yadigârlarından evlere kadar hediyeler verir ve ilişkileri, herkesçe bilinene dek devam eder. Silius eşinden boşanır ama Messalina imparator olan eşinden kendisini kurtaramaz.
Yasak aşk yaşayan çift daha sonra o kadar beklenmedik – o kadar açık ve şok edici – bir şey yaparlar ki, antik kaynaklar bile buna zar zor inanır. Claudius Ostia’da şehir dışındayken çift kendi düğünlerini yapar. Messalina bir gelin olarak sarı duvağını takar ve herkesin gözleri önünde Silius’un evine doğru ilerler ve orada yemin ederler. Daha sonra, Tacitus’a göre Messalina’nın kendinden geçmesini de içeren gürültülü bir parti verirler.
O günün gerçek olayları ve anlamı, modern tarihçiler tarafından hala tartışılıyor. Bu gerçek bir düğün müydü yoksa bir performans mıydı? Küstahça bir hakaretten ziyade bir darbe girişimi miydi? Bazıları bu günü, tamamen siyasi hırs motivasyonuyla Claudius’u devirme girişimi olarak nitelendiriyor. Gerçek asla bilinmeyecek çünkü komploculardan hiçbiri o geceden sağ çıkamadı.
İster gerçek ister düzmece olsun, düğünlerinin söylentileri Ostia’daki Claudius’a çok çabuk ulaştı. Haberi vermek için görevlileri, eşinin başka bir adamla evlenerek ondan alenen boşandığını söylemeleri için Claudius’un en sevdiği iki metresini ona gönderdi. Claudius, Tacitus’un anlatımına göre, Messalina ve Silius’un onu devirmeye çalıştıklarına inanarak paniğe kapıldı ve onları hemen tutuklattı. Muhafızlar, Messalina’ya Lucullus Bahçelerine kadar eşlik etti ve Silius, ordu karargahında Claudius’un önüne çıkarıldı. Silius ve müttefikleri vatana ihanet suçundan oracıkta idam edildi ve ardından Silius’un adı tarihten silindi.
Bir imparatoriçenin ölümü
Claudius, Messalina’nın akıbetini ağırdan aldı. Sonuçta söz konusu olan on yıllık eşi, çocuklarının annesi ve her haliyle sevdiği kadındı. Yatıştı ve ertesi gün onu dinlemeye karar verdi. Claudius’un destekçileri, Messalina’nın cezadan kurtulacağından korktukları için meseleyi kendileri çözmeye karar verdiler. Romalı komutan ve muhafızlara, Messalina’nın infazı için imparator tarafından görevlendirildiklerine dair yalan söylediler.
Messalina annesiyle bahçedeydi. Tarihçi Tacitus, tuzağa düştüğünde bile Messalina’nın pes etmediğini belirtiyor. Durumdan bir çıkış yolu bulmaya çalıştığını, ancak boşuna olduğunu anlatıyor. Askerler geldiğinde ona kendini öldürme seçeneği sunduğunu ama onun bunu yapamadığını söylüyor. Tacitus, kendi canına bile kıyamayacak kadar erdemden yoksun olduğu için Messalina’yı alay konusu ediyor. Sonunda muhafızlardan biri kılıçtan geçirerek hayatına son verdi.
Tacitus, Claudius’un eşinin ölüm haberinden etkilenmediğini bildiriyor: “Bir kadeh istedi ve ziyafet rutinine devam etti. Sonraki günlerde bile nefret ya da neşe, öfke ya da üzüntü ya da kısacası herhangi bir insani duygu belirtisi göstermedi.” Roma hükümeti, Messalina’ya karşı “Hatıranın Lanetlenmesi”ne (damnatio memoriae) karar verdi, adını halka açık ve özel yerlerden sildiler ve heykellerini yok ettiler. Ancak bu resmî silinme, Messalina’nın hafızalardan silinmesini sağlamadı. Daha ziyade, cinsel iştahı ve iki eşli evliliği, siyasi entrikaları da dahil olmak üzere tarihsel hayal gücündeki diğer tüm eylemlerini geride bırakacak söylentilere, şakalara ve dedikodulara yol açtı.
Söylentiler ve imalar
Bu şakalar ve fısıltılar erkenden başladı. Claudius’un erken hükümdarlığı sırasında Germania’da görev yapan genç bir subay olan Yaşlı Plinius, memeli cinselliği üzerine fikirlerine yer verdiği bir doğa olayları ansiklopedisi yazdı. Üreme mevsimi olmayan ve konu seks olduğunda asla doymayan tek hayvanın insanlar olduğunu belirtti. Bir örnek olarak da okuyucuya, kimin daha fazla ilişkiye girebileceği üzerine bir seks işçisiyle rekabete giren İmparatoriçe Messalina’yı anlattı. Anlatıya göre 25 “kucaklaşmanın” ardından yarışmayı Messalina kazanıyor.
Bir nesil sonra, anekdot, insanlardan nefret eden ünlü hiciv yazarı Iuvenalis tarafından Yergiler eserinde anlatıldığında daha da çirkin bir hal aldı. Messalina, yazarın kadınlardan neden nefret ettiği bölümünde karşımıza çıkıyor. Ona “İmparatorluk Fahişesi” diye hitap eden Iuvenalis, Messalina’nın her gece barbarlarla ilişkilendirilen bir saç rengi olan sarı bir peruk taktığını ve güneş doğana dek seks yapacağı düşük sınıf bir genelevde çalıştığını iddia ediyor. Anlatıya göre Messalina “yorgun ama henüz tatmin olmamış” olarak günü bitiriyor.
MS 220’de, Cassius Dio, Roma Tarihi’ni yazarken, Messalina’nın hayali genelevi, erkekleri kendisinden ve bazıları Messalina tarafından seks işçiliğine zorlanan diğer aristokrat kadınlardan seks satın almaya davet ettiği imparatorluk sarayına taşındı. Dio ayrıca kendisini Messalina’nın istenmeyen tekliflerinin odak noktası olarak bulan bir performans sanatçısı olan Mnester ile ilgili bir hikaye anlatıyor. Mnester Messalina’yı defalarca reddeder, ta ki Messalina eşine, Mnester’i asi olduğuna ve kendisine itaat etmediğine dair şikayet edene dek. Durumdan bihaber olan Claudius, Mnester’a eşinin emrettiği her şeyi yapmasını emreder ve bu nedenle Mnester boyun eğmek zorunda kalır. Bu sahne, doğruda Yunan ve Roma komedyasından koparılmış gibi görünüyor: Aldatılan koca ve sadakatsiz, cinsel açıdan açgözlü kadın, basmakalıp karakterler olarak karşımıza çıkıyor. Hikaye, Messalina’nın gerçek düşüşünün o kadar dramatik olduğunu gösteriyor ki, onun hakkında her şey söylenebilir ve inanılabilir oluyor.
Bu tür hikayeler Messalina’nın meşruiyetini ortadan kaldırıyor ve Roma (ve modern) kadın düşmanlığının nasıl işlediğini ortaya çıkarıyor. Tarih anlattığını iddia eden kaynaklarda (Tacitus, Suetonius ve Dio) Messalina rastgele cinsel ilişkide bulunan ama aynı zamanda zeki, hesapçı ve zalim. Planlar düzenlemek ve güç toplamak için hem evindeki hem Senatodaki müttefikleriyle entrikalar çeviriyor. Düşmanlarına eziyet etmek için mahkemeleri ve ittifakları kullanıyor ve şehir çapında bir casus ve muhbir ağı yönetiyor. Eşini ve böylece bir imparatorluğu kontrol etmek için bilgi toplayıp harekete geçiyor. Tüm bunlar şüphesiz çok kötücül, ancak yetenekli bir insan olarak Messalina’ya belirli bir saygı gösteriyorlar.
Popüler hayal gücü, bu yönler üzerinde durmadı. Plinius ve Iuvenalis’ten Bronte ve Chuck Palahniuk’a kadar yazarlar, Messalina’yı sadece onun şehvet düşkünü doğasını vurgulamak için kullandılar. O, siyasi gücü olan biri değil, sadece yatak odasının gölgelerinde faaliyet gösteren ahlaksız bir kadın olarak gösterildi. Seks skandalları onu eril, kamusal güç ve siyaset alanından uzaklaştırdı ve kadınların ait olduğu yere, eve, eşin ve annenin özel alanına geri yerleştirdi. “Seksten çok zevk alan kadın” olarak en basit kötü kadın karakter kategorisine indirgendiğinde, keskin kenarları yumuşatıldı.
Messalina’nın gerçek skandalları, bir imparatoriçenin uygun yerinin tanımlanmış sınırlarını aşması ve Roma imparatorluk sisteminin acımasız siyasetine çok açık bir şekilde dahil olması ve çok garip ama çok alenen bir darbe girişimiyle sonuçlanmasıydı. Onu yalnızca “İmparatorluk Fahişesi” ve “Roma’daki herkesle yatan kadın” olarak hatırlamak bir kötülük. Messalina bundan çok daha karmaşık ve ilginç bir “skandal”dı.
National Geographic. 2 Mart 2023.
You must be logged in to post a comment Login