Ritüeller İnsanlar için Neden Hep Önemli Oldu?

Ritüel davranışın insanlıkta çok derin kökenleri var. Bununla birlikte, ritüeller genellikle arkeologların bulması için çok iz bırakmaz.

Atalarımızın uzun süredir her Aralık, Noel, Hanukkah, Kwanzaa ve sayamadığımız birçok özel günde katıldığı törenler, bizlerin de düşüncelerini ve cüzdanlarını ele geçiriyor. Bunların hepsi gelenek örnekleri. Ve çoğu durumda, geleneklere ritüeller eşlik eder.

Peki gelenek ile ritüel arasındaki fark ne?

(İlgili: Havai Fişeğin Kökeni, Çin’deki Ölümsüzlük Arayışına Dayanıyor)

Bilimsel terimlerle açıklamak gerekirse, bir “gelenek”, adetlerin ve inançların bir nesilden diğerine aktarılmasını ifade eder. Öte yandan “ritüel”, önceden belirlenmiş bir düzene göre gerçekleştirilen ve genellikle din veya felsefe gibi daha büyük bir sembolik sisteme gömülü olan bir dizi eylemdir.

Örneğin doğum günlerini kutlamak bir gelenek iken, bir pastanın üzerindeki mumları söndürmek bir ritüeldir. Aynı şekilde evlenmek de bir gelenek iken, yemin etmek bir ritüeldir.

Her an yeni ritüeller yaratılabilir. Gelenek haline gelmeleri ise yalnızca daha geniş bir topluluk tarafından anlaşılması ve çoğaltılması yolundan geçer.  

Dünyanın dört bir yanındaki toplulukların, düğünler sırasında uygulanan ve genellikle nesilden nesile aktarılan farklı ritüelleri vardır.

Ve ritüeller, insanların yalnızca büyük jestler uyguladığı eylemler değildir. Bazıları günlük hayatımızın içine o kadar gömülmüş durumda olur ki, onları artık tanımlamakta zorluk çekeriz. Birinin sabahları çayını veya kahvesini belli bir şekilde yapması, günlük olarak gerçekleştirdikleri bir ritüeldir.

Temel olarak, ritüeller her yerdedir. Bu durum, şu soruyu gündeme getiriyor: neden ritüellere sahibiz?

İlk ritüellerin arkeolojik kanıtları

Ritüel davranışın insanlıkta çok derin kökenleri var. Bununla birlikte, ritüeller genellikle arkeologların bulması için geride çok fazla veya hiç fiziksel iz bırakmadığından, ritüellerin kökenleri ve gelişimlerini izlemek zor.

Şimdiye kadar eski ritüeller için en iyi kanıt, sevilen kişilerin kasıtlı olarak gömülmesi. En eski örnek, yaklaşık 130.000 yıl önce bir Neandertal kadınının topluluğu tarafından gömüldüğü İsrail’deki Carmel Dağı’nda bulunuyor.

Carmel Dağı, bilinen en eski insan mezarının bulunduğu yerdir. Bir Neandertal kadını yaklaşık 130.000 yıl önce burada toprağa verildi. C: Michelle Langley.

Arkeologlar ayrıca vücutları, nesneleri ve kaya duvarları boyamak için özellikle parlak kırmızı gibi renkli pigmentlerin yaygın olarak kullanılmasının, ritüel de dahil olmak üzere “sembolik” davranış pratiğine işaret ettiğini öne sürüyorlar. Renklendirici kullanımına ilişkin en eski güvenilir kanıt, 500.000 ila 310.000 yıl öncesine ait ve Güney Afrika’daki çeşitli arkeolojik alanlardan bulunuyor.

Genellikle ritüellere ve geleneklere özünde bağlı olan bir başka kanıt türü de müzik aletleri. Batı Avrupa’da yaklaşık 42.000 yıl öncesine dayanan kemik flütler bulundu. İnsanların ilk enstrümanları (insan sesi, el çırpma ve ayakları yere vurma) ne kadar süredir kullandıkları bilinmiyor.

Hohle Fels’in Alman Paleolitik bölgesinde bulunan bu kemik flüt, en az 42.000 yaşında. C: Jensen/Tübingen Üniversitesi.

Neden ritüellerimiz var?

Ritüeller, birçok nedenden dolayı insan topluluklarında çok önemli bir rol oynar.

Öncelikle ritüeller, özellikle kişinin kendisinin, ailesinin veya tüm toplumun belirsiz zamanlar veya krizlerle karşı karşıya kalması durumunda, bireysel ve toplu kaygıları azaltmaya yardımcı olur.

Araştırmalar, birlikte dua ederek veya şarkı söyleyerek kendimizi birbirimize bağlı ve desteklenmiş hissettiğimizi ve kaygımızın azaldığını gösteriyor. Bu, Parislilerin 2019’da çok sevdikleri Notre Dame Katedrali’nin yanmasını izlerken neden birlikte şarkı söylemek için harekete geçtiklerini açıklayabilir.

Ritüeller ayrıca çevremiz üzerinde kontrol sahibi olmamızı sağlayarak kaygıyı azaltmaya yardımcı olur. Örneğin, yeni ebeveynler bebeklerini koruma konusunda endişeli olabilirler. Bebeği aileye ve topluluğa kabul eden ritüeller, çocuklarının iyiliğini sağlamak için doğaüstü korumadan yararlanmak da dahil olmak üzere mümkün olan her şeyi yaptıklarını hissetmelerine yardımcı olur.

İkincisi, ritüeller, önemli yaşam dönüm noktalarını kutlamak veya başka bir şekilde işaretlemek için insanları bir araya getirir. Doğumlar, mezuniyetler, evlilikler ve ölümler dünya çapında ritüeller ve geleneklerle var olur. Bu etkinlikler, insanları arkadaşları ve aileleriyle bir araya getirmek ve bağlarını yenilemeye teşvik etmek için bir mekan ve zaman sağlar.

Bu bağlar, kötü şans dönemlerinde özellikle önemli. Bu da, onları koruma güdüsünün neden insanlık tarihi boyunca sürdüğünü açıklamaya yardımcı olur.

On binlerce yıl önce, insan topluluklarının çok daha küçük olduğu ve genellikle birbirinden daha uzak yaşadığı bir dönemde yaşadığınızı hayal edin. Bir yanardağ patlarsa, ortaya çıkan yıkım, bitki ve hayvan kaynaklarının yani hayatta kalmak için gerekli temel gıda ve malzemelerin  aylarca, belki de yıllarca mevcut olmayacağı anlamına gelebilir.

O zaman komşu topluluklarla paylaştığınız ritüeller aracılığıyla sürdürdüğünüz bağlara güvenmeniz gerekir. Bu tür bağlar, koşullar düzelene kadar kaynakların paylaşımını teşvik eder.

Son olarak, ritüeller büyük miktarda kültürel bilgiyi hatırlamamıza ve paylaşmamıza yardımcı olur. Ritüel yoluyla bir davranış biçimini veya modelini öğrenerek, bilgiyi özümseyebilir ve daha sonra daha kolay hatırlayabiliriz.

Bu yaklaşım, bilginin uzun süreler boyunca sözlü olarak aktarılmasını sağlamak için şaşırtıcı derecede iyi çalışır. Şimdiye kadar, bilimsel yöntemler kullanılarak tarihlenen en eski hikaye, Aborjin Gunditjmara halkının, 37.000 yıl önce şu anda güneybatı Victoria’da meydana gelen Budj Bim yanardağı patlaması hikayesi.

Doğal ortamdaki değişiklikler, bitkiler, hayvanlar ve insanlar hakkındaki bilgileri muhafaza edebilmek, nihayetinde ailenizin yalnızca hayatta kalma değil, aynı zamanda gelişme olasılığını da artırırdı.

Ritüeller bizimle olmaya devam edecek

Ritüeller ve bunların içine gömüldüğü gelenekler olmasaydı, insanlığın mevcut kültürel ve teknolojik gelişim düzeyine ulaşması pek mümkün değildi.

Sürekli olarak bilgi toplayıp paylaşamaz, geniş coğrafi alanlarda bağlar kuramaz veya zor dönemleri atlatamazdık.

Giderek karmaşıklaşan teknolojilerle çevrelenmiş olmasına rağmen, günümüzde ritüeller her zamankinden daha önemli olmaya devam ediyor. Dünyanın her yerinde insanları yerinden etmeye devam eden aşırı hava olayları ve çatışmalar, topluluklarımızı bir arada tutan önemli bir sosyal yapıştırıcı görevi görecek.


Michelle Langley. 26 Aralık 2022.

Bilkent Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunu.

You must be logged in to post a comment Login