Pompeii’de Bir Efendi ve Kölesinin Kalıntıları Bulundu

Arkeologlar, MS 79 yılında Vezüv patlamasında ölmüş efendi ve kölesinin son derece iyi korunmuş iki kalıntılarını ortaya çıkardı.

Göğsüne yaslanan ellerin damarlarında hala akar gibi duran kan, kıvrık parmakları, göbeğinde kıvrılmış pamuk tuniği, neredeyse hiç zaman geçmemiş gibi görünüyor.

Bunlar, sıcak yünlü bir pelerin giyen 40 yaşındaki bir adam ve harcadığı emek gücüyle çoktan beli bükülmüş genç kölesinin neredeyse eksiksiz ve kusursuz bedenleri.

Bunlar, pandeminin bu en zor haftalarında bile devam eden ve ANSA’nın özel olarak belgelediği Pompeii’nin heyecan verici yeni keşifleri.

(Pompeii’deki Son Bulgular, Yıkıma Dair Yeni İpuçları Veriyor)

Birbirlerine yakın duran iki adamın, şehir volkanik kül ve süngertaşı ile örtüldüğünde patlamanın ilk aşamasından kurtulduklarına, ancak ertesi gün meydana gelen bir patlamayla öldüklerine inanılıyor.

Uzmanlar, muhtemelen 18 ile 25 yaşları arasında olan genç adamın birkaç sıkışmış omuru olduğunu ve bunun da onu emekçi veya köle olduğuna inanmaya yönlendirdiğini söylüyor. Muhtemelen yünden yapılmış, katlanmış bir tunik giydiği düşünülüyor.

30-40 yaşları arasındaki yaşlı adam, özellikle göğüs bölgesi çevresinde daha güçlü bir kemik yapısına sahipti ve bir tunik giyiyordu. İkisi de villanın koridoru olabilecek yerde yatarken bulundular.

Rolleri anlaşılacak

Direktör Massimo Osanna, “Tekniğin ilk kullanımından bu yana 150 yılı aşkın bir süredir ilk kez, yalnızca kurbanların mükemmel şekilde eşleşen dökümlerini yapmakla kalmayıp, aynı zamanda patlamanın kaynayan buharları tarafından yutuldukları an, onlarla birlikte sahip oldukları şeyleri yeni teknolojilerle araştırmak ve belgelemek de mümkün oldu.” diyor.

“Bu hala kısmen çözülmemiş bir bilmece, çünkü iki adamın nereye gittiğini anlamak ve belki de bulundukları büyük ve güzelce döşenmiş konutta rollerinin ne olduğunu daha iyi netleştirmek için muhtemelen birkaç aylık kazıya daha ihtiyacımız var.”

Yeni keşfin yapıldığı yer, Augustus döneminin lüks malikanesi Civita Giuliana’da, büyük odaları ve terasları muhteşem deniz manzaraları sunan, arkeologların 2017’de ahırlarında üç safkan atın kalıntılarını bulduğu yerdi. Hatta bu atlardan biri, sanki efendisinin yaklaşmakta olan ayrılışına hazırmış gibi, ahşap ve bronzdan yapılmış zarif bir eyer ve parlak çivilerle donatılmıştı.

Osanna, “Bir askeri komutan veya yüksek rütbeli bir yargıç, belki de imparatorluk döneminin önemli Romalı ailesi olan Mummii’nin bir üyesi, aynı villada genç bir kızın adı yazılmış freskli bir duvarın kalıntıları ortaya çıktığı göz önüne alınırsa ‘küçük Mummia’.” diyor.

Gerçek ne olursa olsun, rafine ve daha çok ünlü Gizemler Köşkü gibi, Koşumlu At Köşkü, şehir surlarının hemen dışında, sakinleri ve misafirlerinin yemyeşil terasları ve eğimli bahçeleri ile, Napoli Körfezi ve Capri’nin büyüleyici manzarasının tadını çıkarabileceği nefes kesici bir konuma sahip olmayı başarmıştı.

En zengin konutlarda gelenek olduğu gibi onlarca farklı yaşam alanıyla düzenlenmiş, tören alanları ve asil yatak odalarının yanı sıra verimli servis alanları, mutfak bahçesi, yağ ve şarap depoları ve bol arsalarıyla donatılmıştı. Buradaki ilk kazılar, arsanın sahibi olan Marquis Giovanni Imperiali tarafından 1907-1908 yılına kadar uzanıyor.

Ancak kazıldıktan sonra Marquis, adamlarına yeterli bir belge bırakmadan bu bölgeleri yeniden araştırdı. Tamamen Pompeii Parkı tarafından bir milyon avroluk finanse edilen mevcut kazılar, burada bol miktarda iz bırakan yerel mezar soyguncularını durdurmak için ortak bir operasyonun ürünü.

ANSA. 21 Kasım 2020.