Polonya’daki Erken Demir Çağı mezarlıklarında yapılan analizler, bazı süs eşyalarının göktaşı demirinden yapıldığını ortaya çıkardı.
Dr. Albert Jambon ve ekibinin son çalışması, Polonya’daki Erken Demir Çağı süs eşyalarında göktaşı demirinin varlığını ortaya koydu.
Dr. Albert Jambon, bu araştırmanın çıkış noktasını şöyle açıklıyor: “Araştırmamın amacı, demir eritme işleminin ne zaman, nerede ve kim tarafından keşfedildiğini öğrenmek. Bunu anlayabilmek için arkeolojik demirleri analiz etmeli ve bunların göktaşı mı yoksa eritilmiş demir mi olduğunu belirlemeliyiz.”
(İlgili: İsviçre’de Bulunan Tunç Çağı Ok Ucu, Göktaşından Yapılmış)
Bu amaç doğrultusunda, güney Polonya’daki Częstochowa-Raków ve Częstochowa-Mirów adlı iki Erken Demir Çağı mezarlığındaki demir eserler incelendi.
Her iki mezarlık da birbirine yaklaşık 6 kilometre uzaklıktaydı ve MÖ 750–600 yılları arasına, Lusatian Kültürü’ne aitti. Çalışmada bilezikler, ayak bileği halkaları, bıçaklar, mızrak uçları ve kolyelerden oluşan toplam 26 demir eser incelendi.
Araştırmacılar, eserlerin element dağılımını ve malzeme bileşimini belirlemek için şu analiz tekniklerini kullandı:
Özellikle X-ışını mikrotomografi, örneklerin iç yapısını analiz etmek için kullanıldı.
Bu çalışmalar sonucunda, dört eserin tamamen ya da kısmen göktaşı demirinden yapıldığı tespit edildi. Bu eserler şunlardı:
Bu keşif, Częstochowa-Raków’u dünyadaki en yoğun göktaşı demiri içeren arkeolojik alanlardan biri haline getirdi ve Mısır’daki bazı alanlarla eş değer bir öneme sahip olduğunu gösterdi.
Araştırmacılar, eserlerdeki yüksek nikel seviyelerine dayanarak, bunların ataxit tipi bir göktaşı demirinden yapıldığını öne sürdü. Ataxitler, son derece nadir görülen ve yüksek oranda nikel içeren göktaşı demirleri.
Bu nadirlik göz önüne alındığında, araştırmacılar demirin bölgeden yerel olarak temin edildiğini düşünüyor. Bu durum, çoğu karasal demirin Alpler veya Balkanlar’dan ithal edilmesine ters bir durum ortaya koyuyor.
Dr. Jambon, “Bu demirin büyük ihtimalle şahit olunan bir göktaşı düşüşünden elde edildiğini söyleyebiliriz. Büyük demir göktaşları (yüzlerce kg ağırlığında) bulunabilir, ancak bunlar işlenmesi zor olduğu için kullanılmaz. Küçük parçalar (1 kg’dan az) ayrılmalı ki bu da Demir Çağı’ndaki aletlerle pek mümkün değil” diyor.
Dr. Jambon, 1830’da Fransa’daki bir olaydan örnek vererek şunları ekliyor: “1830’da Fransa’nın Caille kasabasında bir kilisenin önünde 600 kg ağırlığında bir göktaşı demiri tanımlandı. İnsanlar bu taştan parça alıp alet yapmak istediler, ancak sonunda vazgeçtiler. Tek bir göktaşı demiri nesnesi bile üretilmedi.”
İlginç bir şekilde, demir – hatta göktaşı demiri bile – Demir Çağı’nda yüksek bir değere sahip değildi.
Bu durum, göktaşı demirinin statü sembolü olmadığını ve özel bir yaş, cinsiyet veya sosyal sınıfa bağlı olmadığını gösteriyor.
Dr. Jambon, bu noktada şu tarihi gerçeğe dikkat çekiyor: “Tunç Çağı’nda demirin fiyatı altından on kat daha yüksekti. Ancak Erken Demir Çağı’nda değeri hızla düştü ve bakırdan bile daha ucuz hale geldi.”
SEM ve BT analizleri, göktaşı demirinin cüruflu demirle karıştırıldığını ve bazı metal bantlarının dikkat çekici desenler oluşturduğunu ortaya çıkardı.
Bu renk farkı nedeniyle, farklı demir türlerinin bilerek karıştırıldığı ve desenli metaller üretildiği öne sürülüyor.
Eğer bu doğruysa, bu eserler şimdiye kadar bilinen en eski desenli demir işçiliği örnekleri olabilir ve bu teknik, ünlü Şam çeliği (Damascus steel) icat edilmeden çok önce uygulanmış olabilir.
Makale: Jambon, A., Bielińska, G., Kosiński, M., Wieczorek-Szmal, M., Miśta-Jakubowska, E., Tarasiuk, J., & Dzięgielewski, K. (2025). Heavenly metal for the commoners: Meteoritic irons from the Early Iron Age cemeteries in Częstochowa (Poland). Journal of Archaeological Science: Reports, 62, 104982.
You must be logged in to post a comment Login