Pera Müzesi, 23 Kasım’da “İstanbul’dan Bizans’a: Yeniden Keşfin Yolları, 1800–1955” isimli yeni bir sergi ile ziyaretçilerine kapılarını açtı.
Pera Müzesi ile İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nün ortaklaşa düzenledikleri İstanbul’dan Bizans’a, Bizans mirasına dair yeni bir uluslararası ve yerel farkındalığın oluşmasında İstanbul’un merkezi rolünü inceliyor. Zengin bir arkeolojik eser ve arşiv seçkisi ile etkileyici canlandırmaları bir araya getiren sergi, 6 Mart’a kadar Pera Müzesi’nde ziyaret edilebilir.
Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi ile İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, Bizans’la ilgili iki sergiyi eş zamanlı olarak sanatseverlerin beğenisine sunuyor. İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde yer alan Bizans eserlerini odağına alan bu sergilerden ilki, “İstanbul’dan Bizans’a: Yeniden Keşfin Yolları, 1800–1955” adını taşıyor ve Bizans araştırmalarının İstanbul’daki gelişimine ışık tutuyor.
(Pera Müzesi’nden Yeni Koleksiyon Sergisi: Ağırlık ve Ölçü Sanatı)
İstanbul’dan Bizans’a sergisi, Pera Müzesi ve İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nün ortak çalışmasıyla, Bizans sanatı uzmanı Brigitte Pitarakis’in küratörlüğünde hazırlandı. Osmanlı başkentinin, Bizans araştırmalarının şekillenmesindeki merkezi rolünü irdeleyen sergi, bugüne kadar yeterince çalışılmamış bir alana mercek tutarken, İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin Bizans koleksiyonları başta olmak üzere etkileyici bir arşiv seçkisini sanatseverlerle buluşturuyor.
Bu seçkiye Türkiye’den ve dünyadan, önemli birçok kütüphane ve arşiv kurumu ile özel koleksiyonlar katkıda bulundu. Döneme özgü, gösterişli bir üslupta resimlendirilmiş nadir kitaplar, baskı ve haritalar, orijinal arşiv fotoğrafları, belge ve resimler sergide tematik bir bütünlük içinde bir araya getirildi. Nejad Melih Devrim ve Fikret Mualla’nın Bizans’tan esinlenen resimleri, bu mirasın modern sanat üzerindeki etkisini ortaya koyarken, A. Tayfun Öner’in İstanbullu gökbilimci Eugène Antoniadi’nin olağanüstü kariyerini ele alan üç boyutlu animasyonu Bizans’a bilim kurgu merceğinden bakıyor.
Serginin açılışında konuşan küratör Pitarakis, “On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında Bizans’ın uluslararası çekim gücü, küçük bir Batılı gezgin grubunun peşine düştüğü klasik dönem arkeolojisi ve Şark’ın gizemlerini çözme çabaları sırasında karşılaştıkları bir tarihsel miras olmanın ötesine ulaşmıştı. Farklı alanlardan gelen yerli hezarfenler ve yabancı bilim insanları yeni kurulan araştırma merkezlerinde ve entelektüel meclislerde Bizans topografyası, mimarisi, yazıtları ve eserleri üzerine güncel araştırmalarını paylaşıyor, canlı tartışmalar yapıyorlardı.” diyor.
Altı bölümden oluşan serginin ilk bölümü, İstanbul’un çok kültürlü kimliğini, kültürel ve entelektüel canlılığını ve Batı’da Bizans çalışmalarının gelişmesine yol açan dinamikleri anlamak için gereken arka planı sunuyor. İkinci bölümde Bizans topografyası, mimarlığı, yazıtları ve eserleri üzerine yapılan araştırmalar sunulurken, üçüncü bölüm Bizans eserlerine gösterilen ilginin geç dönem Osmanlı İmparatorluğu’nun modern devlet imajını perçinlemede, Müze-i Hümayûn’un (bugün İstanbul Arkeoloji Müzeleri) merkezi rolünü inceliyor. Dördüncü bölümde ziyaretçileri, İstanbul’un modernleşmeyle birlikte yok olan ahşap konut dokusuna ve yangın, deprem gibi nedenlerle boşalan arazilerde ortaya çıkan Bizans kalıntılarına ait belge ve fotoğraflar karşılıyor. Beşinci bölümde Bizans kalıntılarını, yapı ve topografyasını kayıt altına almak üzere mimar, fotoğrafçı, kartograf, ressam gibi farklı disiplinlerden profesyonellerin hazırladıkları ayrıntılı haritalar yer alıyor. Serginin son bölümü ise İstanbul’da Bizans’ın yeniden keşfinin yarattığı merakın sanatsal üretime etkilerini gösteriyor. Yaklaşık 160 yıllık bir serüveni kapsayan koleksiyonu teşhirde görme fırsatını yakalarken, aynı zamanda İstanbul’un gelişimine her yönden katkısı bulunmuş Alexandre Vallaury, Eugene Antoniadi, Philipp Anton Dethier, Alexandros Karatheodori Paşa, Andreas David Mordtmann, Celal Esad Arseven, Osman Hamdi Bey, Fikret Mualla, Steven Runciman, Nejad Melih Devrim gibi sayısız tanıdık isme rastlamak mümkün.
Konuşmasında buna da dikkat çeken Pitarakis: “Berlin-Bağdat demiryolunun inşası ve Süveyş Kanalı’nın açılmasıyla 19. yüzyıl sonlarında modern taşımacılık ağının temelleri atıldı. Bu gelişmeyle coğrafi ufuklar genişlemeye başlarken, teknolojideki gelişmelerle birlikte geçmiş uygarlıklara ve bugün ‘öteki’ diye adlandırılan insanlara yönelik merak arttı. Artan bu merak geçmiş uygarlıklar ve özellikle Bizans hakkında araştırmalar yapılmasına vesile oldu. İstanbul’dan Bizans’a sergisi, 1800’lü yıllardan 1955’e kadar Bizans’a dair bilgi birikiminin gelişimini ve Bizans araştırmalarının bir disipline dönüşme sürecini ziyaretçilerle paylaşırken, bu farkındalığın oluşmasında İstanbul’un merkezi rolünü inceliyor. Sergi, karmaşık bir konu olan modern tarihte Bizans mirasına, dönemin siyasal, ekonomik ve kültürel aktörlerinin perspektifinden bakarak ışık tutuyor.” diyor.
Sergide, İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde yer alan Bizans eserlerinin yanı sıra; Suna ve İnan Kıraç Vakfı Koleksiyonu’na ait zengin fotoğraf ve kitap seçkisine, İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi, Alman Arkeoloji Enstitüsü, Ömer Koç, Serap Kayhan, Dr. Safder Tarim, Büke Uras koleksiyonlarından ve Birmingham Üniveristesi Doğu Akdeniz Arşivi, Dumbarton Oaks Araştırma Kütüphanesi, Fransa Milli Kütüphanesi, Collège de France Bizans Kütüphanesi Fonds Whittemore, Paris EPHE, Photothèque Gabriel Millet arşivlerinden derlenen kitap, baskı, harita, fotoğraf, belge ve resimler eşlik ediyor.
Pera Müzesi Salı’dan Cumartesi’ye 10.00-19.00, Pazar günleri 12.00-18.00 saatleri arasında gezilebilir. Cuma günleri “Uzun Cuma” kapsamında 18.00-22.00 arası tüm ziyaretçiler, Çarşamba günleri ise “Genç Çarşamba” kapsamında tüm öğrenciler müzeyi ücretsiz ziyaret edebilir.
You must be logged in to post a comment Login