Paskalya Adası Nüfusu Çökmedi ve Yerli Amerikalılarla Karıştılar

15 Rapa Nui bireyinin DNA analizi, Paskalya Adası’nda hiç nüfus çöküşü yaşanmadığını ve Yerli Amerikalılarla karıştıklarını ortaya çıkardı.

Rapa Nui adasındaki ünlü Moai heykelleri. C: Pixabay

Yeni bir Antik DNA analizinin gösterdiğine göre Rapa Nui, yani Paskalya Adası, hiç “kendi kendini yok eden bir nüfus çöküşü” yaşamadı.

Araştırmacılar, 1600’lerde Avrupalılar gelmeden önce Polinezya adasında nüfusun ormansızlaşma, yerel kaynakların aşırı kullanımı ve savaşlar nedeniyle azalıp azalmadığı konusunda uzun süredir tartışıyorlardı.

Ancak şimdi, Polinezya adasında yaşamış 15 bireyin genomlarını inceleyen araştırmacılar, nüfusun hızla düşmediğini düşünüyor.

Analiz için ekip, 19. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın başlarındaki sömürgeleştirme döneminde adadan alınan ve şu anda Fransa’daki bir müzede bulunan insan kalıntılarını incelemek için Rapa Nui topluluğu temsilcilerinden onay aldı.

(İlgili: Rapa Nui’deki İlk İnsanlar, Güney Amerika ile Temas Halindeydi)

Bu 15 tarihsel bireyden alınan DNA, 17. yüzyılda bir çöküşü gösterecek genetik bir darboğaz olmadığını ortaya koydu. Bunun yerine DNA kanıtı, adanın küçük nüfusunun 1860’lara kadar “istikrarlı bir şekilde arttığını”, ancak o tarihte Peru’dan gelen köle akınlarının adanın nüfusunu üçte bir oranında azalttığını gösterdi.

Çalışmanın ortak yazarı, İsviçre’deki Lozan Üniversitesi’nde evrimsel genomik alanında doktora sonrası araştırmacı olan Anna-Sapfo Malaspinas, “Genetik düzeyde bir çöküş olduğuna dair herhangi bir kanıtımız olmadığını düşünüyoruz. Bir çöküş olduğunda, nüfus seviyesi düşer ve genetik çeşitliliği kaybederiz.” diyor.

Çalışmaya dahil olmayan, Almanya, Leipzig’deki Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü’nden arkeogenetikçiler Stephan Schiffels ve Kathrin Nägele, “Çalışma, Rapa Nui’de hiçbir zaman 3.000’den fazla insanın yaşamadığını – bu rakam, ilk sömürgeciler tarafından gözlemlenen sayıya yakın ve 15.000 nüfus tahmininden oldukça uzak – ve varsayılan çöküşün her zaman bir fantezi olduğunu ima ediyor” diyor.

Yeni araştırma, ada halkının ünlü dev taş heykelleriyle (moai) bilinen Paskalya Adası’nda bir nüfus çöküşü yaşandığına dair herhangi bir kanıt bulamayan en son çalışmalardan biri. Haziran ayında, başka bir grup, toprağa besin eklemek için bakımı yapılan taş bahçelerinin sadece küçük bir nüfusu destekleyebileceğini gösteren uydu görüntüleri ve makine öğrenimi kullanarak bu bahçelerin sayısını analiz etti.

Analiz ayrıca, Rapa Nui bireylerinin günümüzde olduğu gibi, geçmişteki sakinlerin de Yerli Amerikalı DNA’sına sahip olduğunu ortaya koydu. Araştırmacılar, bu karışımın MS 1.250 ile 1.430 yılları arasında bir zaman gerçekleştiğini düşünüyor. Bu bulgu, Polinezyalılar ve Kolombiya’daki yerli halkların yaklaşık 800 yıl önce bir araya geldiğini gösteren 2020 genetik analizini destekliyor.

Bu keşif, Rapa Nui halkının Pasifik Okyanusu’nu geçip Amerika’ya gitmiş olabileceğine dair kanıtlar sunuyor. Ancak araştırmacılar, daha fazla analiz yapılması gerektiğini, örneğin Yerli Amerikalıların Rapa Nui’ye gitmiş olmasının da mümkün olduğunu belirtiyor.

Kopenhag Üniversitesi’ndeki Globe Enstitüsü’nde jeogenetik yardımcı doçenti olan baş yazar J. Víctor Moreno-Mayar, “1.250 yılına kadar, Rapa nui’nin genomunun yüzde 90’ının Polinezya kökenli olduğunu biliyoruz” diyor.

“Bildiklerimizden bir diğeri ise Yerli Amerikalılara ait genlerin 1300’ler civarında devreye girdiği. Bu önemli bir tarih, çünkü Avrupalıların adaya 1722 yılına kadar ulaşmadığını biliyoruz. Dolayısıyla ya Rapa nuililer doğuya seyahat ediyorlardı, ya da Yerli Amerikalılar adaya doğru batıya gidiyorlardı.”

Polinezyalıların güneydoğu Pasifik Okyanusu’ndaki diğer adaları keşfettiklerinin iyi belgelenmiş olduğunu ekleyen Moreno-Mayar, “Amerika’ya ulaşmalarının makul göründüğünü” belirtiyor.

Bu DNA analizi, 15 bireyin bazılarının “kimliklerinin belirlenmesi ve iadesi” için kullanılacak.

Paskalya Adası Heykel Projesi’nin direktörü ve çalışmaya dahil olmayan arkeolog Jo Anne Van Tilburg, sonuçlar hakkında şüpheci olduğunu ve daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu belirtiyor.

“Burada yazarlar, ‘kadim’ Rapa nui bireylerinin kemiklerinden paradigmaları değiştirme gibi ağır bir yük talep ediyorlar, ancak arkeoloji desteği olmadan. İnceledikleri 15 kemik, Avrupalılarla temas sonrası açık mezarlardan alınan yüzlerce kalıntı arasındaydı”


Makale: Moreno-Mayar, J.V., Sousa da Mota, B., Higham, T. et al. (2024). Ancient Rapanui genomes reveal resilience and pre-European contact with the Americas. Nature 633, 389–397.

Anadolu Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunu. İstanbul Üniversitesi Prehistorya Bölümü Yüksek Lisans mezunu. Aynı üniversitede Doktora adayı. İletişim: ermanbu@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login