Oymalar, Antik Nubia’nın Ritüelistik Yönünü Gösteriyor

Sudan ve Mısır arasındaki geniş çöl, bir zamanlar Kush adında güçlü bir Afrika uygarlığına ev sahipliği yapıyordu.

Tapınak duvarlarına oyulan boğa başları. C: Suzanne Davis and Janelle Batkin-Hall/IKAP, 2016

Bugün Sudan’ın Mısır’la sınırı olan kuzey bölgesinin büyük bir bölümü çöl. Ancak Nil vadisinin bu kısmı, bir zamanlar Kush adında güçlü bir Afrika uygarlığına ev sahipliği yapıyordu. Bu uygarlık, altın ve iç Afrika ürünlerini Mısır ve ötesindeki Akdeniz dünyasına satıyordu. Kush bu bölgede 2000 yıldan fazla bir süre boyunca büyük bir güçtü, Mısır’ı fethetmesi ve MÖ 725-653 yılları arasında 25. Hanedan olarak hüküm sürmesiyle en geniş ölçülerine ulaşmıştı.

(Tarihin Defacto Firavunları Nubialılar ve Devam Eden Tarih)

MÖ 300’den MS 300’e kadar olan yıllarda, Kush, başkent Meroe’den yönetildi. Bugün UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde olan şehir, Nil Nehri boyunca, Sudan’ın başkenti olan modern Hartum’un 160 km kuzeyinde bulunuyordu. Ancak diğer Kush bölgeleri de önemini koruyordu. Bunlar, Jebel Barkal’ın “kutsal dağını” merkeze alan ve yakındaki El-Kurru piramit mezarlığını da içeren antik Napata başkenti bölgesini içeriyordu.

El Kurru Tapınağı. C: Geoff Emberling/IKAP, 2014.

Kush’ta çok sayıda tapınak ve başka kutsal yerler vardı. Ve El-Kurru’da devam etmekte olan araştırmaların da gösterdiği gibi, bu bölgelerin ziyaretçileri belirli bir dini ritüele sahipti: önemli ve kutsal yerlere grafiti çiziyorlardı.

Bu grafitiler bugün hala Kush krallığının olduğu yerdeki çeşitli kutsal sitelerde görülebilir: Bir piramit üzerinde ve El-Kurru’daki bir tapınakta, Musawwarat es-Sufra adında mevsimsel bir hac merkezinde ve Mısır sınırındaki Philae’deki Isis Tapınağı’nda.

Zamanı ve yeri işaretlemek

El-Kurru’daki grafitiler, Kelsey Müzesi arkeolojik kazıları sırasında bir piramit üzerinde ve oradaki yeraltı tapınağında tespit edildi. El-Kurru, Mısır’ı 25. hanedan olarak yöneten Napatan hanedanının kralları için bir kraliyet mezarlığıydı. Ancak grafiti, kralların yönetiminden birkaç yüz yıl sonra ortaya çıkıyor. Bu dönemde piramitler ve mezar tapınağı kısmen terk edilmişti, ancak insanlar bölgeyi ziyaret ediyor ve grafiti çiziyordu.

At oymaları. C: Suzanne Davis and Janelle Batkin-Hall

Grafiti, Amun’un yerel formunu temsil eden koç ve okçulukta Kushite cesaretini sembolize eden uzun bacaklı bir okçu gibi antik Kush’un net sembollerini içeriyordu. Semboller arasında karmaşık tekstil tasarımlarının yanı sıra atlar, kuşlar ve zürafalar gibi hayvanlar da vardı.

En yaygın işaretler taşta oyulmuş küçük yuvarlak deliklerdi. Modern uygulamalarla kıyaslandığında, bunlar muhtemelen tapınak ziyaretçilerinin, bereket ve iyileşme elde etmek için yuttukları tozları toplamak için kutsal yerin duvarını kazıdığı alanlardı.


The Conversation. 4 Eylül 2019.

Anadolu Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunu. İstanbul Üniversitesi Prehistorya Bölümü Yüksek Lisans mezunu. Aynı üniversitede Doktora adayı. İletişim: ermanbu@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login