Orta Çağ’da Yaşamış Cüce Bir Adamın Yüzü Canlandırıldı

Orta Çağ’da cüce bir adamın kafatasının üç boyutlu taramaları, hayattayken nasıl göründüğüne dair bir yüz tahmini oluşturmak için kullanıldı.

Orta Çağ’da yaşamış cüce adamın son yüz yaklaşımı. C: Cícero Moraes ve diğerleri. 2023.

1990 yılında arkeologlar 9. ve 11. yüzyıllar arasında Polonya’da yaşayan bir adamın iskeletini ortaya çıkardılar. Araştırmacılar, diğer 400 kişiyle birlikte bir manastır mezarlığına gömülen iskelet kalıntılarının üç boyutlu analizini yaptıktan sonra, Orta Çağ insanının iki tür cücelik yaşadığını belirlediler; bu o kadar nadir bir durum ki, yüzlerce yıllık bir iskelette hiç kaydedilmemişti.

Üç boyutlu taramalar sayesinde araştırmacılar, adamın vücudunun neye benzeyebileceğine dair bir fikre sahip oldu. Kısa kaburgaları ve geniş kalça kemikleri vardı; bunlar, birinin kısa uzuvlara sahip olduğu ancak ortalama büyüklükte bir gövdeye ve ortalamanın üzerinde bir kafaya sahip olduğu bir durum olan akondroplazi ile tutarlıydı.

Ayrıca dirsekleri çıkıktı ve yüksek kavisli damağı, Léri-Weill diskondrosteozu olarak bilinen nadir bir duruma işaret ediyordu. Ancak ekip adamın yüzünün nasıl göründüğünden emin değildi.

(İlgili: Cüceler ve Yarık Damaklılar Antik Dönemde Saygı Görüyordu)

Şimdi, yeni bir araştırma ekibi, “Ł3/66/90” olarak bilinen adamın, hayattayken nasıl göründüğüne dair bir fikir veren yaklaşık bir yüz tahmini oluşturdu.

Canlandırmayı gerçekleştirmek için ekip, iskelet kalıntılarını keşfeden araştırmacılar tarafından sağlanan bireyin kafatası taramalarını kullandı ve taramaları bir üç boyutlu düzenleme programına aktardı.

Araştırmacılar daha sonra bir grup canlı donörde ölçülen yumuşak doku kalınlığı belirteçlerini kullandılar ve bu veri noktalarını dijitalleştirilmiş kafatasına dağıttılar.

Araştırmanın başyazarı Brezilya’dan grafik uzmanı Cícero Moraes, “Burun, kulaklar, dudaklar ve diğer yüz özellikleri gibi özelliklerin boyutlarını anlamak için yaşayan insanların Bilgisayarlı Tomografi taramalarında yapılan ölçümlere dayanarak bir dizi projeksiyon yaptık. Ayrıca, kafatası yapısı, bu adamın kafatası haline gelene kadar ayarlanan ve aynı zamanda yumuşak dokuyu değiştiren canlı bir bireyin, sanal bir donörün tomografisini de ithal ettik.” diyor.

Araştırmacılar iki siyah-beyaz yüz yaklaşımı oluşturdular. Birincisi, yuvarlak yüzlü ve çıkık alnı olan bir adamın tarafsız bir pozisyonda ileriye baktığını gösteren objektif bir görüntüydü. İkincisi ise bireyin tamamen siyah saçlı ve sakallı olduğu daha spekülatif bir canlandırmaydı.

Araştırmacıların dikkatini çeken şeylerden biri de bireyin kafasının büyüklüğüydü. Moraes, “Endokranyumun (beyni içeren bölge) hacmi oldukça önemliydi ve örneğimizde en büyük ikinci bölge olarak öne çıkıyor.” diyor.

Ortalamadan daha büyük bir kafaya sahip olmak, kemiklerin, eklemlerin ve kıkırdakların anormal gelişimine neden olan bir grup hastalık olan iskelet displazisinin ortak bir özelliği.

Adamın iskeletinin ilk bulgusu üzerinde çalışan ancak yeni çalışmaya dahil olmayan biyoarkeolog Magdalena Matczak, cüceliğin göstergesi olan çeşitli yüz özelliklerini fark etti.

Matczak, “Canlandırma, burun bölgesinde çöküntü ve orta yüz hipoplazisi (üst çene ve göz yuvaları gibi belirli yüz özelliklerinin tam olarak gelişmediği durum) gibi akondroplazi (adamın muzdarip olduğu bir hastalık) ile ilişkili özellikleri vurguladı.” diyor.

“Yüz görünümünün üç boyutlu modellere dayalı olarak yeniden oluşturulması, bizi geçmişteki bir insanla karşı karşıya getirmesi açısından önemli.”


Live Science. 20 Eylül 2023.

Makale: Moraes, C., Krenz-Niedbała, M., Łukasik, S., & Prada, C. S. (2023). Forensic Facial Approximation of Achondroplastic Dwarf from Medieval Cemetery in Central Europe. bioRxiv, 2023-08.

Arkeofili editöryel servisi. İletişim: arkeofili@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login