Orta Çağ Macar Dükü, Vahşi ve Planlı Bir Saldırıda Öldürülmüş

Macsó Dükü Béla’ya ait iskelete yapılan analizler, onun kanlı ve planlı bir saldırıda üç saldırgan tarafından öldürüldüğünü gösteriyor.

13. yüzyılda yirmiyi aşkın bıçak darbesiyle öldürülen Macsó Dükü Béla’nın kafatasının çeşitli görünümleri. C: Eötvös Loránd Üniversitesi

750 yıllık bir iskelet üzerinde yapılan adli inceleme, bir Macar dükünün en az üç saldırgan tarafından vahşice öldürüldüğünü ortaya koydu. Yeni bir çalışmaya göre, Macsó Dükü Béla, aralarında bir pala ve uzun kılıcın da bulunduğu silahlarla, 20’den fazla kez bıçaklandı ve kesildi.

Çalışmanın ortak yazarı, Helsinki Üniversitesi’nden osteoarkeolog Martin Trautmann, “Darbenin isabet ettiği yerlerin birbirinin üzerine bindirilmesine, bedenin darbeler sırasında nasıl tepki vereceğine ve hangi bölgelerin açıkta kalıp sonraki darbelere maruz kalacağına göre vuruş sırasını yeniden oluşturduk” diyor.

Ekip, ölüm anına yakın zamanda oluşmuş 26 yaralanma tespit etti: 9’u kafatasında, 17’si ise diğer kemiklerde. Çalışmaları, Forensic Science International: Genetics dergisinde yayımlandı.

Ancak Béla’nın ölüm nedeninin ortaya çıkması, karmaşık bir Orta Çağ cinayet gizeminin yalnızca bir parçası. 1915’te yapılan arkeolojik kazılar sırasında, Budapeşte yakınlarında, Tuna Nehri’ndeki Margaret Adası’nda bulunan 13. yüzyıla ait bir Dominiken manastırında, genç bir adama ait kalıntılar keşfedilmişti.

(İlgili: 688 Yıl Önce Soylu Kadın İntikam için Bir Rahibi Öldürtmüş)

Mezarın konumu ve kemiklerdeki travmatik yaralanma izlerine dayanarak, bu kalıntıların, Macar Kralı IV. Béla’nın torunu ve yaklaşık 1243’te doğan Béla’ya ait olduğu varsayıldı. Tarihsel bir kayıtta, gencin 1272’de suikasta kurban gittiği belirtiliyor, parçalanmış cesedinin kız kardeşi Margit ve yeğeni Erzsébet tarafından toplanarak manastıra gömüldüğü anlatılıyordu.

İlk inceleme, iskelet üzerinde çok sayıda kılıç kesiği ve kafatasında yaralanmalar tespit etmişti. Ancak kemikler II. Dünya Savaşı sırasında kayboldu.

2018’de, kemikler Macar Doğa Tarihi Müzesi’nde ahşap bir kutunun içinde yeniden keşfedildi. Ancak kalıntıların gerçekten Dük Béla’ya ait olup olmadığı belli değildi. Bunun üzerine, Macaristan’daki Eötvös Loránd Üniversitesi’nden arkeolog ve çalışmanın ilk yazarı Tamás Hajdu ve meslektaşları, bu gizemi araştırmaya girişti.

İskelet İncelemesi

Analiz ilk aşamada bir engelle karşılaştı: Yapılan radyokarbon tarihleme, kemiklerin Béla’nın doğumundan öncesine ait olduğunu gösterdi.

“İlk radyokarbon sonuçlarını aldığımızda şok olduk” diyor Hajdu. Ancak eğer Béla o dönemde kraliyet ailesinde yaygın olduğu gibi çok fazla deniz ürünü tükettiyse sonuçlar hatalı çıkmış olabilirdi. Bunun nedeni, deniz canlılarının eski karbon taşıması ve bu karbonun onları ve onları tüketen insanları gerçekte olduklarından daha yaşlı göstermesi. Buna rezervuar etkisi deniyor.

Daha sonra diş taşında bulunan mikro fosiller incelendi. Sonuçlar, Béla’nın ekmek, pişmiş irmik unu ve bir kraliyet üyesinde beklendiği gibi çok miktarda hayvansal protein tükettiğini ortaya koydu. Ayrıca önemli ölçüde balık ve diğer su ürünlerini yediği de belirlendi. Bu deniz ağırlıklı diyet hesaba katıldığında, tarihleme doğru zaman dilimine denk geldi.

Ardından ekip, iskeletin DNA’sını Béla’nın iki akrabasıyla karşılaştırdı: III. Béla (1148 – 1196) ve I. Ladislaus (1040 – 1095). Karşılaştırma, uzun süre kayıp kalan iskeletin IV. Béla’nın torununa ait olduğunu doğruladı. Bu nedenle genç adamın Macsó Dükü Béla olduğu kesinleşti.

Macsó Dükü Béla’nın (IV. Béla’nın torunu) yüz rekonstrüksiyonu. C: Kustár Ágnes és Balikó András munkája

Korkunç Yaralanmalar

Béla’nın iskeletinde yapılan ayrıntılı inceleme, ölümüne dair daha önce bilinmeyen bilgileri ortaya çıkardı.

Béla’nın kolları ve ellerinde savunma yaraları vardı. Trautmann’a göre bu durum, saldırı sırasında elinde kılıç veya kalkan bulunmadığını gösteriyor. Yaraların derinliği, saldırı anında zırh giymediğini ortaya koyuyor. Bu da saldırının koordineli, planlı ve çok kanlı bir suikast olduğunu düşündürüyor.

“Saldırı büyük olasılıkla önden başladı ve ilk darbeler başa ve üst gövdeye isabet etti” diyor Trautmann. İncelemelere göre kesikler en az iki farklı silahla yapılmıştı. “Bu da en az iki saldırgan olduğunu gösteriyor” diye ekliyor. Birinin önden pala ile, diğerinin yandan uzun bir kılıçla vurduğu düşünülüyor.

Dük sarsıldı, yandan darbe aldı ve sert bir şekilde yere düşerek kafasını zemine çarptı. “Bu çarpmanın ardından büyük ihtimalle sersemledi ve daha fazla darbeyi kol ve bacaklarıyla savunmaya çalıştı” diyor Trautmann. Savunma izleri buna işaret ediyor.

Saldırganlardan biri dükü sırtından bıçakladı ve muhtemelen onu felç bıraktı. Ardından başına alınan darbelerle öldürüldü.

Darbelerin sayısı, onu öldürmek için gerekenden çok fazlaydı. Adli tıp literatüründe “aşırı öldürme (overkill)” olarak geçen bu durum, saldırıda yoğun düşmanlık ve öfke olduğunu gösteriyor.

Bazı tarihi kaynaklar, Béla’nın başka bir soylu olan Henrik Kőszegi ve müttefikleri tarafından öldürüldüğünü belirtiyor. Béla ile Kőszegi başlangıçta dosttu ve Kőszegi onun akıl hocasıydı. Ancak bir savaşın kaybedilmesiyle aralarındaki ilişki bozuldu. O dönem soylular arasında güç mücadelesi yaşanıyordu ve taht üzerinde hak iddia edebilecek durumda olan Béla, ortadan kaldırılması gereken bir tehdit olarak görülmüş olabilir. “Bence bu olay çok kişiseldi” diyor Trautmann.

Araştırmaya dahil olmayan, Newcastle’daki Northumbria Üniversitesi’nden adli bilimci Eleanor Graham, radyokarbon sonuçları başlangıçta uyuşmasa da kimlik tespitinin ikna edici olduğunu belirtiyor.

“Makaledeki iddialar genel olarak temkinli bir şekilde ifade edilmiş ve bilimsel kanıtlarla desteklenmiş. Adli travma değerlendirmesi de son derece şiddetli bir ölüm olduğunu gösteriyor ve bu durum tarihi anlatımlarla uyumlu görünüyor” diyor Graham.


Live Science. 15 Kasım 2025.

Makale: Hajdu, T., Borbély, N., Bernert, Z., Buzár, Á., Szeniczey, T., Major, I., … & Szécsényi-Nagy, A. (2025). Murder in cold blood? Forensic and bioarchaeological identification of the skeletal remains of Béla, Duke of Macsó (c. 1245–1272). Forensic Science International: Genetics, 103381.

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Tarih bölümü mezunu. Antik Çağ Tarihinde yüksek lisans yaptı. Arkeoloji ve eski çağ kültürleri alanında kariyer hedefi var.

You must be logged in to post a comment Login