Orta Çağ el yazmalarındaki kenar boşluklarına çizilmiş bu kadar çok resim neden çılgına dönmüş tavşanları betimliyor?
Doğada, tatlı ve uysal tavşanlardan bizleri daha az tehdit eden başka bir canlı var mı? Bugünlerde bu soru tamamen bizlere retorik gelse de Orta Çağ’da yaşamış, özellikle de el yazmalarını okuyabilen hatta çizimlerini yapmış atalarımız bu konuyu çok daha ciddiye aldılar.
(Ortaçağ El Yazmalarında Kediler ve Patiler)
Marjolein de Vos, “Orta Çağ el yazmalarında sıklıkla her türlü canavara, yarı insan yarı hayvan varlıklara, maymunlar gibi garip çizimlere rastlıyoruz” diye belirtiyor ve “dini kitaplarda bile, keşişlerle, rahibelerle ve piskoposlarla dalga geçen çizimler mevcut.” diye ekliyor.
De Vos, av sahnelerinin orta çağ yazmalarında yaygın olarak görüldüğünü ve bu sahnelerde “tavşanların birer av hayvanı olduklarını”, ancak keşiflerinin gösterdiği üzere bazı el yazmalarındaki sanatçıların bu betimlemelerdeki “rolleri değiştirmeye” karar verdiklerini belirtiyor.
Jon Kaneko-James ise şöyle açıklıyor: “Orta çağ sanatında tavşanın olağan simgesi saflık ve çaresizliktir- bu yüzden İsa’nın bazı Orta Çağ tasvirlerinde, masum, küçük beyaz ve kahverengi tavşanların kendi hallerinde tasvir edildikleri görülür.”
Fakat, drollery olarak bilinen bu özel mizahi türün yaratıcıları, olaylara farklı bir yönden bakıyorlardı.
Kaneko-James’e göre, “Drolleryler bazen tahta bacaklı bir berberi, ya da oturduğu dalı kesen bir adam gibi komedi sahnelerini de tasvir ederlerdi. “Dünyanın tepetaklak olması”nın bu keyfi, genellikle tasvir edilen kişinin korkaklığını veya aptallığını göstermek için kullanılan “tavşanın intikamı” olarak adlandırılan drollery türünü üretti.
“Bu durumu, Orta Çağ İngilizcesinde korkaklara verilen bir takma ad olan Stickhare’de ve büyük sopalarıyla tavşanların karşısında ezilip büzülen sert avcıların tasvirlerinde görüyoruz”.
Bir de salyangozların sırtına binmiş bir şekilde saldırılarını gerçekleştiren tavşanlarımız var. Salyangoz dövüşleri “salyangozlarla sopalarla savaşan, onları eyerleyen ve onları sürmeye çalışan köylü gruplarının görüldüğü bir başka popüler drollerydir.”
21. yüzyıl sakinlerinin, bir yüzyıl öncesinin dahi mizahını anlamakta ne kadar zorlandıkları düşünüldüğünde, gerçekten de Orta çağ atalarımız gibi, bu drolleylerle eğlenmek ve onlara gülmek tatmin edici bir duygu. Resimli el yazmalarına sadece zengin kişilerin ve kurumların sahip olabildiği dönemlerin aksine bugün, sosyal medyadaki hızlı dolaşımları sayesinde bu çizimlere rastlamak ve ulaşmak oldukça kolay.
Ancak tarihsel bir soru hala cevapsız: bu el yazmaları, modern sinematik komedinin mihenk taşı olan “Monty Python ve Kutsal Kase”yi ne ölçüde etkilediler?
Open Culture. 29 Mart 2019.
You must be logged in to post a comment Login