Nüfus Baskısının Şiddet Seviyesi Üzerindeki Etkileri Araştırıldı

Araştırmacılar, artan insan nüfusunun şiddet düzeylerindeki artışla ilişkili olup olmadığını anlamak için geçmişe bakıyorlar.

Sağ göz çukuru üstündeki kesi izi. Travma az da olsa iyileşmiş görünüyor, fakat bu yara oldukça ciddi göründüğü için muhtemelen kişinin ölümünden önce oluşmuş. C: Chikushino Şehri Eğitim Kurulu

Dünya nüfusunda yaşanan artış sebebiyle azalan kaynaklar için daha çok çatışma ve savaş çıkacağından endişe ediliyor. Bu yaygın inanış, arkeolojik verilere dayanarak yapılan yeni bir çalışma ile ilk kez test edildi. Okayama Üniversitesi’nden araştırmacılar, Japonya’nın Orta Yayoi Dönemi’nde yaşamış insanların iskeletlerini inceledi ve nüfus baskısı ve şiddetin görülme sıklığı arasındaki ilişkiyi açıkça ortaya koydu.  

İnsanın savaşma kapasitesi ve bunun insan doğasının kaçınılmaz bir parçası olup olmadığı, antropoloji, arkeoloji ve felsefe gibi birçok disiplinin merkezinde yer alan tartışmalı konular. Araştırmacılar insanların neden savaştığı ile ilgili birçok fikir ortaya attılar. İster avcı-toplayıcılıktan tarıma geçiş olsun ister geliştirilen silahlar, ekolojik problemler ya da nüfus baskısı, gruplar arası şiddetin sebepleriyle ilgili uzunca bir liste mevcut.

(Çatalhöyük’te Hastalık ve Şiddet İzleri Bulundu)

Dünya genelinde yaşanan iklim değişikliği ve çevresel felaketler nedeniyle nüfus baskısı hipotezi, bu listede son zamanlarda öne çıkan bir neden oldu. Bu hipoteze göre nüfus artışı kaynakların azalmasına sebep olabilir, bu durum ise kaynaklar uğruna rekabet ve çatışma çıkmasına neden olur. Bu iddia çoğunlukla kabul görse de gruplar arası şiddetin kaynağının nüfus baskısı olduğu fikrini gerçek arkeolojik veri kullanarak destekleyen sadece birkaç çalışma var.

Bu boşluğu doldurmak için Okayama Üniversitesi’nden Prof. Naoko Matsumoto ve ekibi Japonya’nın kuzey Kyushu Adası’nda MÖ 350 ile MS 25 arasına tarihlenen Orta Yayoi Dönemi’nden iskeletleri ve çömlek mezarları incelediler. Bu bölge, gruplar arası şiddeti inceleyen çalışmalarda sıklıkla yer alan bir bölge; bunun sebebi Yayoi Dönemi iskeletlerinde gözlenen şiddet belirtilerinin bir önceki Jomon Dönemi’ne kıyasla daha çok olması.  

Prof. Matsumoto’ya göre “Yayoi Dӧnemi insanları geçimlik tarımla uğraşıyor, özellikle ıslak pirinç tarımı yapıyorlardı. Bu alışkanlık taş ok uçları ve hançer gibi silahlarla beraber Kore yarımadasından göçmenlerle geldi ve bu durum gruplar arası büyük ölçekli şiddet veya savaşların yaşandığı, kapalı yerleşim yerleri ortaya çıkmasına sebep oldu. Fakat Jomon Dönemi’nde yaşayanlar çoğunlukla çanak çömlek yapan, karmaşık bir avcı-toplayıcı yaşam biçimini benimsemiş insanlardı ve çatışmadan kaynaklı ӧlüm oranları düşüktü.”

Ekip iyi tarihlendirilmiş çömlek mezar sayısını nüfus büyüklüğü göstergesi olarak kullanarak demografik değişimleri, nüfus/ekilebilir arazi oranından ise nüfus baskısını tahmin etti. Ayrıca iskelet serisinde tespit ettikleri yaralı bireylerin yüzdelerini kullanarak şiddet sıklığını hesaplayıp, nüfus baskısı ile aralarındaki ilişkiyi anlamak için istatistiksel analiz yaptılar. 

Çalışmanın sonuçları Journal of Archaeological Science dergisinde yayımlandı. Yaralı birey sayısı ve şiddetin görülme sıklığı bakımından en yüksek oranın Mikuni Tepeleri, Doğu Tsukushi Ovası ve Sawara Ovası’nda olduğunu buldular. İlginç şekilde Mikuni Tepeleri ve merkez Tsukushi Ovası’nda nüfus baskısı da en yüksek seviyedeydi. Sonuçta nüfus baskısının şiddetin görülme sıklığı üzerindeki etkisi istatistiksel olarak desteklenmiş oldu.

Buna rağmen en kalabalık nüfusla şiddetin görülme sıklığı arasında bir ilişki bulunmadı. Mikuni Tepeleri ve merkez Tsukushi Ovası’ndaki yoğun nüfus baskısı düşük seviyede şiddet ile ilişkilendirilirken, Doğu Tsukushi Ovası ve Sawara Ovası’ndaki görece düşük nüfus baskısı yüksek seviyede şiddet ile ilişkilendirildi. 

Prof. Matsumoto’ya göre Orta Yayoi Dönemi’nde sık gözlenen şiddeti dolaylı yoldan etkilemiş başka faktörler olabilir. “Bence sosyal hiyerarşi veya politik düzenin gelişmesi de şiddet seviyelerini etkilemiş olabilir. Japon arkeolojisinde ‘krallar’ olarak nitelenen, yönetimde söz sahibi bazı bireylerin prestij eşyası olduğu bilinen birçok silah ve aynayla gömüldüğü katmanlı gömü sistemleri bulduk. Bu tip kral mezarlarının olduğu bölgelerde şiddetin görülme sıklığının daha düşük olduğunu gözlemledik. Buna göre güçlü elitlerin şiddeti bastırmada rolleri olabileceğini düşünüyoruz.” diyor.

Prof. Matsumoto ve ekibinin elde ettiği veriler, nüfus baskısı ve şiddetin görülme sıklığı arasında pozitif bir ilişki bulunduğunu destekler nitelikte. Bu, günümüzün bitmek tükenmek bilmeyen çatışmalarından kaçınmanın yollarını bulmaya yardımcı olabilir. Bu çalışmanın sonuçlarından yola çıkarak yapılacak yeni çalışmalar, gruplar arası şiddetin asıl nedenlerini belirlemede etkili olacak başka değişkenleri tanımlamada ve bunları önlemede yardımcı olabilir.


Okayama Üniversitesi. 20 Ağustos 2021.

Makale: Nakagawa, T., Tamura, K., Yamaguchi, Y., Matsumoto, N., Matsugi, T., Nakao, H. (2021). Population pressure and prehistoric violence in the Yayoi period of Japan. Journal of Archaeological Science.

Lisans ve yüksek lisans derecelerini ODTÜ Biyoloji Bölümü’nden aldı. 2010 yılından beri biyoarkeoloji alanında çalışıyor ve doktora araştırmalarına bu alanda devam etmeyi planlıyor.

You must be logged in to post a comment Login