Arkeologlar, Kral II. Assurnasirpal döneminde Assur kenti Nimrud’da inşa edilen Ninurta Tapınağı’nda iki kutsal yapı keşfetti.
Penn Müzesi’nin, Irak’tan arkeologlarla işbirliği içinde yürüttüğü Nimrud’daki (Irak) son arkeolojik çalışmalar, eski Assur İmparatorluğu’na dair anlayışımızı zenginleştiren etkileyici keşifler ortaya çıkardı. Bu araştırma, Penn Nimrud Projesi kapsamında ve Pennsylvania Üniversitesi’nin Irak Kültürel Mirası Stabilizasyon Programı (IHSP) çatısı altında gerçekleştiriliyor. Program, Irak ve Suriye’de tehdit altındaki kültürel alanları korumayı ve restore etmeyi hedefliyor.
Nimrud, Assur döneminde Kalhu, İncil’de ise Calah olarak bilinir ve II. Assurnasirpal’in (MÖ 883–859) hükümdarlığı sırasında Yeni Assur Devleti’nin başkenti olarak hizmet etmişti. Bu alan, yalnızca dünyanın ilk imparatorluklarından birinin önemiyle değil, aynı zamanda Irak’ın kültürel mirasının bir simgesi olarak da arkeolojik açıdan önem taşıyor. Ancak 2014-2017 yılları arasında IŞİD’in eylemleri, Ninurta Tapınağı ve ziguratı ile ünlü Kuzeybatı Sarayı gibi önemli anıtlara ciddi zararlar verdi.
(İlgili: Iraklı Çocuk IŞİD’in Nimrud’da Parçaladığı Eserleri Tekrar Yapıyor)
Penn Nimrud Projesi, 19. yüzyılda Sir Austen Henry Layard ve Sir Max Mallowan tarafından gerçekleştirilen kazılar üzerine modern kazılar inşa ederek bu zararları tersine çevirmeyi amaçlıyor. Proje ayrıca, Assur dini uygulamalarına dair bilgiyi derinleştirmek amacıyla Ninurta Tapınağı gibi daha önce keşfedilmemiş alanları belgelemeye çalışıyor.
2024 yılında yapılan üçüncü kazı sezonunda araştırmacılar, tapınakta iki yeni kutsal yapı ortaya çıkardı. Bunlardan biri, üzerinde II. Assurnasirpal’e atfedilen çivi yazılı yazıtlar bulunan, bir tanrı heykelini taşımak için kullanılan anıtsal bir taş kaide içeriyordu. Diğer kutsal yapıda ise hasar görmüş bir kaide, heykel ve aksesuar parçaları bulundu; bunlar Ninurta’ya, yani savaş tanrısına yönelik dini uygulamalara dair ipuçları sunuyor.
Tapınaklarda bulunan diğer dikkat çekici eserler arasında bilinmeyen tanrılara ait heykel parçaları yer alıyor. Ancak bu heykellerin sadece kalıntıları ve süslemeleri bulunabildi, çünkü tapınak, Babil (modern güney ve orta Irak) ve Medler’den (antik batı İran) gelen istilacılar tarafından MÖ 614-612 yılları arasında yağmalanmış ve yakılmıştı.
Detaylı analizlerle arkeologlar, dünyanın en eski imparatorluklarından birinin zirvesinde Assurluların devlet tanrısı olarak kutsadığı Ninurta etrafındaki dini uygulamaları yeniden inşa etmeyi umuyorlar.
Tapınağın antik çağlardaki yağmalanması ve yıkımına rağmen, bu keşifler, Ninurta’nın devlet dinindeki merkezi rolünü ve tapınağın dikkat çekici zenginliğini ortaya koyuyor. Tapınağın yanması ve ani çöküşü, alanın olağanüstü bir koruma durumunda kalmasını sağladı. Ekip, Kral II. Assurnasirpal’in kutsal alanın inşasıyla ilgili yazıtlarında tarif edilen, Lübnan dağlarından Nimrud’a getirilen sedir ağacını buldu.
Dr. Michael Danti, IHSP programının direktörü olarak, eserlerin dağılımı ve durumu, Babilliler ve Medler tarafından tapınak hazinelerinin kasten yağmalandığını ve alanı ateşe vermeden önce tahrip ettiklerini gösteriyor, diye açıklıyor.
Dr. Danti’ye göre en etkileyici bulgulardan biri, büyük tanrıların sembollerini içeren, çiviyazılı bir taş anıt olan bir kudurru’ydu. Bu eser, Fırat Nehri boyunca, günümüz Suriye ve Irak sınırında stratejik bir bölge olan Hindanu valiliğinin atanmasına dair MÖ 797 yılına ait bir kraliyet fermanını kayıt altına alıyor.
Araştırmacılar ayrıca, Assur dilinde (Akadça’nın bir lehçesi) çiviyazılı mükemmel durumdaki kil tabletler buldu. Bu tabletler, tapınağın ekonomik faaliyetleri hakkında, gümüş cinsinden borçlar ve mal kayıtları gibi ayrıntılar ortaya koyuyor. Ayrıca, Geç Assur İmparatorluğu döneminde yaygın olarak kullanılan bir dil ve yazı olan Aramice yazılmış bir not bulundu.
Diğer bulunan nesneler arasında, dini törenlerde sunular için kullanılan, tuğla zemine yerleştirilmiş bir taş kase; bir griffon başı heykelciği; sırlı çanak çömlek parçaları; taş tabletler; oyulmuş fildişleri ve takılar yer alıyor.
Bu nesnelerin, malzemelerin ve sanatsal stillerin çeşitliliği, yalnızca Assur İmparatorluğu’nun artan zenginliğini değil, aynı zamanda askeri fetihleri ve ticaret bağlantılarıyla yükselen eski dünyanın en etkili uygarlıklarından birinin büyümesine katkısını da yansıtıyor.
Penn Museum. 20 Aralık 2024.
You must be logged in to post a comment Login