Neolitik Çobanlar Karpuz Çekirdeğini Neden Tükürmedi?

Bilim insanları eski bir karpuzun DNA’sını dizilediler ve dünyadaki bilinen en eski bitki genomunu içerdiğini keşfettiler.

Yaklaşık 4.300 yıllık bir Mısır mezarındaki duvar resmi, evcilleştirilmiş karpuzu andıran bir meyveyi tasvir ediyor.

Bilim insanları, kaydedilen en eski bitki genomunu dizilediler ve yeni çalışma bulgusu, Sahra’daki Neolitik dönem koyun çobanları tarafından çiğnenen karpuz tohumlarından geliyor.

6.000 yıllık karpuz tohumları, günümüzde Libya sınırlarında olan ve Sahra’nın bir bölümü boyunca yer alan Uan Muhuggiag olarak bilinen mağara alanında 1990’larda yapılan arkeolojik bir kazı sırasında yeniden ortaya çıktı.

Moleküler Biyoloji ve Evrim dergisinde yayımlanan çalışmaya göre, mağaranın kuru ve tuzlu havası nedeniyle, yemek sırasında yere düşmüş olabilecek tohumlar oldukça iyi korunmuştu. Bu da, Birleşik Krallık’taki Kew Kraliyet Botanik Bahçeleri’nden bilim insanlarının DNA’sını dizilemesine olanak sağladı.

Tohumların genomunun incelenmesi ayrıca, tohumların Afrika’nın en eski mahsullerinden biri olan yabani bir karpuza ait olduğunu ve muhtemelen et kısmının “mide bulandırıcı derecede acı” olduğunu gösterdi.

(İlgili: Neolitik Dönem Karpuzları Tohumları Yüzünden Değerliydi)

Keşif, günümüzde zevkle yediğimiz ve Latince adı “tatlı bir şeyler yemek” anlamına gelen karpuzun (Citrullus lanatus) evcilleştirilmesi hakkında bilgi sunduğu için önemli. Aynı zamanda eski insanların diyetleri ve yaşam tarzları hakkında da fikir veriyor.

Çalışmanın bir parçası olarak araştırmacılar, Kew Garden’ın kapsamlı koleksiyonlarının bir parçası olan düzinelerce karpuz türünün genomlarını da dizilediler. Bilim insanları, çobanların bu acı etli karpuzu kasıtlı olarak topladığını veya yetiştirdiğini keşfetti. Bu, araştırmaya göre Sudan’dan elde edilen en eski tohumların bazılarında bulunan diş izleriyle tutarlı bir bulgu.

Güney Afrika’daki grupların, evcilleştirilmiş karpuzun yabani bir kuzeni olan Citrullus naudinianus’un köklerinden oklar için zehir yaptıkları biliniyor. C: Wikimedia Commons

Nature’da yayımlanan ayrı bir çalışmada araştırmacılar, eski karpuza acı bileşiklerini ve günümüzün tanınabilir parlak kırmızı etini veren genetik mutasyonları belirlediler. Ancak karpuzun günümüz bakkallarında bulunan meyveye benzemeye başladığı zamanın tam olarak tarihin hangi noktasında olduğu bilinmiyor.

Dolayısıyla şu soru gündeme geliyor: İnsan neden bu kadar acı bir meyvenin çekirdeklerini yemek istesin ki?

Yeni çalışmada yer almayan University College London’da bir arkeolog ve botanikçi olan Dorian Fuller, “Tohum, yenilebilir yağlar açısından yüksek ve depolanabilir ve taşınabilir.” diyor.

“Genellikle karpuz çekirdeği veya kabak çekirdeğini atıştırmalık olarak düşünürüz, ancak bazı durumlarda bunların kısmen öncelikle tohum için ekilmesinin bir nedeni yok.”


Live Science. 8 Kasım 2022.

Arkeofili editöryel servisi. İletişim: arkeofili@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login