Regl olmak, yalnızca insanlara özgü bir durum değil — bazı hayvanlar da regl olur, ancak bilim insanları bunun nedenini tam olarak bilmiyor.
Menstrüel döngü, insan üremesinde hayati bir rol oynar. Ancak, diğer çoğu hayvan regl olmaz. Peki, hangi türler regl olur ve periyodik olarak kanamanın evrimsel amacı nedir?
Yaşlanma Araştırmaları Enstitüsü’nde (Buck Institute for Research on Aging) çalışan evrimsel biyolog Deena Emera’ya göre, bilim insanları yaklaşık 15 memeli türünün menstrüel döngüye sahip olduğunu biliyor. Bu türlerin çoğu primatlar ve bunlar arasında en yakın yaşayan akrabalarımız olan şempanzeler (Pan troglodytes) ve bonobolar (Pan paniscus) da bulunuyor. Bilim insanları ayrıca bazı yarasa türlerinde, fil farelerinde ve en son olarak dikenli farelerde (Acomys cahirinus) menstrüel döngüler keşfettiler.
“Bu hayvanlar birbirleriyle yakından ilişkili olmadıkları için, bu özelliğin evrimsel olarak bağımsız bir şekilde evrimleşmiş olması muhtemel, bu da bunun evrimsel bir faydası olması gerektiğini gösteriyor” diyor Emera.
(İlgili: Tarih Boyunca Regl Dönemlerinde Hangi Yollar Denendi?)
Bu hayvanların dışında, üreme organlarından periyodik olarak kanama geçiren başka hayvanlar da var. Kısırlaştırılmamış köpeklere sahip olanlar, köpeklerinin kızgınlık dönemine girdiğini fark edip, favori koltuklarında kan izleri bulmanın talihsiz deneyimini bilir. Ancak, köpeklerdeki bu kanama, regl olan hayvanlardaki kanamadan farklı bir kaynaktan gelir.
Kızgınlık döneminde kanayan hayvanlarda, hayvanın üreme döneminde olduğu zaman östrojen hormonunun artışı, vajina içindeki kan damarlarının genişlemesine neden olur. Bu durum, küçük miktarlarda kanın damar dışına sızmasına ve dışarı atılmasına yol açar.
Regl olan hayvanlarda ise, periyotlar östrojen ve progesteron adlı ikinci bir hormon nedeniyle gerçekleşir. Menstrüasyon sürecinde yumurtanın olgunlaşması ve salınması için de başka hormonlar devreye girer.
Progesteron, bir gebeliğin sürdürülmesi için gereken bir hormondur ve regl olan hayvanlarda, hayvan hamile olmadan önce artmaya başlar. Bu artıştan önce, östrojenin artışı rahim zarının kalınlaşmasına ve yeni kan damarlarının gelişmesine yol açar. Sonra, bir yumurta salındığında, progesteron artmaya başlar ve östrojen düşer.
Eğer hamilelik gerçekleşmezse, dişinin progesteron seviyeleri düşer ve yeni oluşan kan damarları ve diğer yeni dokular, regl kanı ve doku parçaları olarak atılır. “Regl olmayan memelilerde, progesteron seviyeleri yalnızca dişi hamile kaldıktan sonra artmaya başlar” diyor Emera.
Emera’ya göre, bu fark evrimsel açıdan ilginç. “Asıl soru, ‘Neden regl oluyoruz?’ değil,” diyor Emera. “Soru, ‘Neden hamile bile değilken rahmimizi hamileliğe hazırlıyoruz?'”
Bu sorunun yanıtı tam olarak bilinmiyor. Ancak Emera’ya göre, bu durum, regl olan hayvanların hepsinin küçük yavrular doğurmasıyla ilgili olabilir. İnsanlar, primatlar, yarasalar ve fil fareleri genellikle tek bir yavru doğurur, dikenli fareler ise çoğu fare türünden çok daha az olan yalnızca bir ila dört yavru doğurur.
Regl olan hayvanlar, regl olmayan karşıtlarına göre daha uzun gebelik sürelerine ya da “gestasyon dönemlerine” de sahiptir. Örneğin, dikenli farelerin gebelik süresi, diğer farelere göre neredeyse iki katı. Bu hayvanlar, az sayıda yavruya çok fazla zaman ve enerji ayırdıkları için, yavrularının hayatta kalması çok önemli.
Araştırmacılar, rahim zarının hamilelik için hazırlandığı zaman, embriyonun başarılı bir şekilde yerleşme şansını artıran veya azaltan kimyasal işaretleri algılayabildiğini buldular. Bu kimyasal sinyaller, bir embriyonun yaşama şansını yansıtan özellikleri gösterir. Bu kalite-kontrol aşaması, tüm memelilerde gerçekleşir, ancak regl olan ve rahim zarını önceden hazırlayan hayvanlarda, bu durum çok daha erken gerçekleşir.
“Bir dişi çok fazla yatırım yaptığı bir durumda, yaşama şansı olmayan yavrulara karşı olabildiğince erken tarama yapmak için sistemlerin evrilmesini bekleriz” diye açıklıyor Emera.
Zürih Üniversitesi’nde misafir akademisyen olan emekli evrimsel biyolog Robert Martin, regl döneminin ayrıca sperm depolamada bir rol oynayabileceğini düşünüyor. Örneğin yarasalar, spermleri 200 güne kadar üreme yollarında saklayabilirler ve insanların dişi üreme yollarında spermleri dokuz güne kadar saklayabildiği belgelendi.
Martin, ancak sperm çok uzun süre kaldığında, bozulmaya başlar, bu da döllenme gerçekleştiğinde kromozomal sorunlara neden olabilir diye açıklıyor. Martin, rahim zarının atılmasının, hayvanların bu eski spermleri atmalarını ve yeni, daha güçlü spermler için yer açmalarını sağladığını öne sürüyor.
Menstrüasyonun neden gerçekleştiğine dair başka teoriler de var, fakat bir teorinin diğerlerine göre fazla bir kanıtı yok. Martin, menstrüasyon üzerine, hem insanlarda hem de diğer hayvanlarda daha fazla araştırma yapılması gerektiğini söylüyor.
“Çok az araştırma yapılmış, ancak o kadar çok pratik uygulama var ki…”
Live Science. 10 Ağustos 2024.
You must be logged in to post a comment Login