Türümüzün hikayesi Afrika’da başlıyor, ama bu hikayeye dair bilgilerimiz, 2 milyon yıldır yavaş yavaş yok olan parçalı kanıtlara dayanıyor.
Kalan kanıtların büyük bir kısmı, genellikle İnsanlığın Beşiği olarak adlandırılan ünlü Doğu Afrika Rift Sistemi’nden (EARS) geliyor. Ancak gerçekte, Rift Vadisi dışında erken insanların ne yaptığını pek bilmiyoruz.
Omurgalı fosilleri genellikle tortul kayalarda korundukları takdirde hayatta kalır, bu yüzden eski hominid kalıntıları tipik olarak tortul havzalarda bulunur. Sonuç olarak, erken insan fosil kaydı, bu kalıntıların uzun vadeli korunmasına olanak tanıyan jeolojik koşulların bulunduğu birkaç noktada yoğunlaşıyor.
Bu durum, insan evrimine dair anlayışımızın tamamen bu noktalarda bulunanlara dayanması anlamına geliyor. Örneğin, Doğu Afrika Rift Sistemi’nin doğu kolu içinde, yeryüzünde yürüyen bilinen en eski hominidlerin izlerini içeren birçok site keşfedildi.
(İlgili: İnsanlığın Beşiği Neresi? Bu Soru Yanlış Olabilir)
Tanzanya’daki Olduvai Gorge, 2 milyon yıllık maymunsu bir hominid türü olan Paranthropus boisei’nin yanı sıra daha insansı Homo habilis’in kalıntılarını sağladı. Ancak rift sisteminin doğu kolu Afrika kıtasının yüzde birinden daha azını kaplıyor ve erken insanların bu dar şeritten çok daha geniş bir alana yayılmış olması muhtemel.
Arkeolojik kayıtlardaki boşlukların büyüklüğünü tahmin etmeye çalışan yeni bir çalışmanın yazarları, Doğu Afrika Rift Sistemi’nde bol miktarda fosil bulunurken, Afrika’nın diğer bölgelerindeki fosillerin çoğunun çoktan kaybolmuş olma ihtimalinin yüksek olduğunu vurguluyorlar. Çalışma yazarı W. Andrew Barr, “Erken insan evriminin kanıtları sınırlı sayıdaki bölgeden geldiği için, kıta genelinde ne olduğuna dair tam bir resme sahip olmadığımızı kabul etmek önemli” diyor.
Bu noktayı vurgulamak için, araştırmacılar Rift Vadisi’nde yaşayan modern memelilerin kapladığı alanları incelediler ve orta ve büyük vücutlu hayvanlar için Doğu Afrika Rift Sistemi’nin tipik olarak habitatlarının sadece yüzde 1,6’sını oluşturduğunu buldular. Dolayısıyla erken insanların bu küçük alanla sınırlı kalmadığını, aksine çok daha geniş bir coğrafi alana yayıldıklarını varsaymak oldukça makul.
Bu gözlemi özetleyen yazarlar, “modern rift uzmanları son derece nadir ve erken homininler kesinlikle riftin dışında yaşamıştı” diyorlar.
Araştırmacılar ayrıca modern Afrika primatları arasında kafatası ve vücut boyutlarındaki değişkenliği analiz ettiler ve hem babunların hem de genonların Orta Afrika’da, Doğu Afrika’dakilere göre daha büyük olma eğiliminde olduklarını buldular. Ancak, Doğu Afrika Rift Sistemi kuzeyden güneye doğru uzandığı için, Rift Vadisi’ndeki örneklere bakarak bu doğu-batı morfolojik varyasyon modelini tespit etmek imkansız olurdu.
Yazarlar, “Bu doğu-batı boyutla ilgili klinal varyasyon modeli hominin kafatası morfolojisi için geçerliyse, rift bu varyasyonun bu yönünü sistematik olarak gözden kaçırır ve bu da araştırmacıların erken hominin popülasyonlarındaki morfolojik varyasyonu sistematik olarak hafife almalarına yol açar” diye yazıyorlar. Başka bir deyişle, Rift Vadisi’nde yaşayan hominidlerin, artık incelenemeyen Afrika’nın diğer bölgelerindeki hominidlerle nasıl karşılaştırılabileceğine dair hiçbir fikrimiz yok.
Bu bulgular hakkında yorum yapan ortak yazar Bernard Wood, “Tüm ilgili kanıtlara sahip olmadığımızı bildiğimizde, insanlık hikayesinin kapsamlı bir yeniden inşasını yapıyormuşuz gibi görünen tuzağa düşmekten kaçınmalıyız” diyor.
Wood, “Eğer sadece bir mahalleden bilgiye erişiminiz olsaydı, Washington D.C.’nin sosyal ve ekonomik karmaşıklığını anlamaya çalışmayı hayal edin” diyor. “Ne kadar bilginin eksik olduğunu bilmek faydalı”
IFL Science. 21 Ağustos 2024.
Makale: Barr, W.A., Wood, B. (2024). Spatial sampling bias influences our understanding of early hominin evolution in eastern Africa. Nat Ecol Evol.
You must be logged in to post a comment Login