Neden Hala Neandertalleri Küçümsüyoruz?

Son yıllarda Neandertallerin yeteneklerine dair artan kanıtlara rağmen neden hala Neandertalleri küçümsüyoruz? Kendi türümüzü yüceltmek bu nedenlerden biri.

C: SPL

Cebelitarık Müzesi direktörü Prof Clive Finlayson, evrimsel akrabalarımız Neandertallerin günümüzde entelektüel yetenekleriyle ilgili bazı eski varsayımların neden devam ettiğini açıklıyor. Ancak giderek artan sayıdaki kanıtlar, bizi bu eski fikirleri tekrar düşünmeye zorluyor.

Yakın zaman önce yayınlanan bir araştırma, yaklaşık 44.000 yıl önce modern insanların güneybatı İber yarımadasına geldiğini gösterdi.

(İspanya’da Modern İnsanlar Neandertallerin Yerini Çok Önce Almış)

Bu neden önemli olmalı? Her şey atalarımızın yayılması ve Neandertallerin soyunun tükenmesi ile ilgili.

Güneybatı İber yarımadasının, Neandertallerin, dünyanın başka herhangi bir yerinden daha uzun süre yaşadığı bir yer olduğu iddia edildi, ancak kanıtlar bazı araştırmacılar tarafından tartışılıyor.

Neandertaller ile ilgili olmayan en son makale, bazıları tarafından daha önce bilinenden çok daha erken bir tarihte modern insanın buraya geldiğinin bir kanıtı olarak alındı.

Neandertaller bu Mousterian taş aletleri üretiyordu. C: SPL

Sonuç olarak, eğer modern insanlar Güneybatı İber yarımadasına bu kadar erken geldiyse, Neandertallerin erken yok olmasına neden olmuş olmalıydı. Bu düşünce, modern insan üstünlüğünün Neandertal ölümünün nedeni olduğu fikrinin bir ifadesi. Peki bu fikirler atalarımızın Neandertallerle iç içe olduklarına dair genetik kanıtların ışığında uygulanabilir mi?

Ayrıca Neandertal mirasımız ve bunun kafa şeklimiz üzerindeki etkisi ile ilgili bazı haberler de çıktı. Özellikle bir çalışma, spesifik DNA dizilerinin kafatasımızın küresel şekli ile ilişkili olduğunu buldu.

(Neandertal DNA’sına Sahip Bazı İnsanların Kafası Daha Basık)

Neandertallerde ve bazı yaşayan insanlarda, azalmış “küresellik” (yuvarlaklık ölçüsü) ile bağlantılı genetik diziler mevcut. Araştırmacılar, nadir Neandertal parçalarını taşımanın etkilerinin hafif olduğunu ve bir kişiyle tanıştığınızda bunun kafa şeklinden yola çıkarak tespit edilemediğini belirtti. Yabancı düşmanlığının ve Neandertallerin sahip olduğu kötü şöhretin şu anki yükselişi göz önüne alındığında bu güven verici oldu.

Neandertallerin genellikle bir zamanlar doğuda Sibirya’dan, batıda İber yarımadasına, kuzeyde İngiltere’den güneyde Irak’a kadar uzanan bir bölgede yaşayan farklı bir insan türü (Homo neanderthalensis) olduğu düşünülüyor. İlk olarak yaklaşık 450.000 yıl önce ortaya çıkıyorlar ve sonra kendi türlerimiz 60.000 yıl önce Avrasya’ya yerleşmeye başladıkça ölüyorlar. Herkes ayrı tür olduklarını kabul etmiyor.

Son on yıldaki genetikle ilgili keşifler, Neandertallerin tamamen yok olmadıklarını ortaya koydu. Atalarımız (bazıları için ayrı bir tür Homo sapiens olarak tanımlanmış), onlarla melezleşmişti. Günümüzde yaşayan Afrika kökenli olmayan kişilerin genomlarının yaklaşık %2’si Neandertalden oluşuyor.

Uzun zamandan beri Neandertallerin, bizim beyin büyüklüğümüzden bile fazla büyük beyinlere sahip olmasına rağmen, kafataslarının bizden farklı bir şekilde olduğunu biliyoruz. Bu farkın kilit unsurlarından biri kafataslarımızın gerçekten daha küresel olmasıydı.

Bu son makaledeki öneri, kafatası şeklinin beyindeki, düşünmemiz ve davranışımız gibi farklılıkları yansıtabilecek yeniden düzenlemeleri temsil edebileceği yönünde. Neandertaller ile bizim aramızdaki bu gibi farklılıkların gerçekte olup olmadığını zaman gösterecek. Söz konusu makale, bu heyecan verici ve hızla gelişen alandaki buzdağının sadece görünen yüzü.

Elbette ki önemli olan ve genetiğin çözme olasılığı düşük olan bir soru, Neandertaller ile bizim aramızdaki bu farklılıkların, gerçekte ne gibi bir etkisi ve sonucu olduğu. Son yıllarda, anatomideki farklılıkların nasıl önemli olmadığını gördük.

(Neandertaller Uzun Mesafe Değil, Sürat Koşucusuydu)

Bu fiziksel farklılıklar, Neandertalleri de içeren insan nüfusu içindeki daha geniş bir fenotipik çeşitliliğin bir parçası olabilir ve basitçe ekolojideki bağlamsal farklılıkları yansıtabilir. Anatomi bazı davranışları kısıtlamış olabilir. Örneğin hantal Neandertaller, uzun mesafe koşabilen atalarımız gibi, mamut bozkırlarında sürüleri kovalamak için uygun olmayabilir.

Neandertallerden gelen genomik bilgiler, evrimsel akrabalarımıza dair yepyeni bir bakış açısı kazandırdı. C: SPL

Sürpriz unsuru

Öte yandan, büyük olasılıkla yakın mesafedeki büyük av hayvanlarını pusu kurarak avlamakta daha iyiydiler.

(Neandertaller Avını Uzak Mesafeden Öldürebiliyordu)

Hızla değişen ekolojik senaryoların Pleistosen dünyasında şans, başarı ya da başarısızlıkla ilgili her şeye etkiliydi. Her şey doğru zamanda doğru yerde olmakla ilgiliydi, doğal seçilim (şimdiki zamanda geçmişten gelen şablonlara etki etmesiyle) yeterince hızlı cevap veremiyordu.

Biyolojik üstünlük ya da yetersizlik ile hayatta kalma ve yok olmayı karıştırıyoruz. Bu yüzden gözlemlerimizi açıklamak için durmadan farklılıklar aradık. Biz buradayız ve onlar değil ve bu yüzden verileri açıklamak için farklılıklar aramalıyız.

Tabii ki problemin bir parçası da, oyuncu olduğumuz ve kaçınılmaz olarak bizim lehimize önyargıya yol açacak bir hikaye anlatmaya çalışan katılımcılar olmamız. Neandertallere bir isim verdikten sonra, derhal onları başka bir şey olarak görmek için koşullandık.

Onlar biz değildi. Neredeyse insandılar ve biz kesinlikle onlardan üstteydik. Sonuçta, biz hikayeyi anlatmak için buradayız. Bu, tarihin en büyük çarpıtmalarından biri, belki de en büyüğü.

Dipnot, paradigmayı değiştirmemiz gerektiğidir. Neandertaller de dahil olmak üzere, atalarımızın daha önce burada var olan herkesten gezegeni ele geçirdiğinin kanıtlanması konusunda hala ısrar var. Her şeyin yerine biz geçtik.

Bu yerine geçmenin, en azından Avrupa’da, insan tipi ve taş alet teknolojisi arasındaki dayanıksız bağlantıyı kullanarak haritasını çıkardık. Taş aletler, insan nüfusunu genişletmek ve diğer insanlardan gelenleri azaltmak için vekil olarak kullanıldı.

Bu ve diğer benzer bağlantılar, insan tiplerine ve taş aletlerine atfedilen kalıntıların küçük verilerine dayanmakta. Bilimin çoğu dalında kanıtlar önemsiz sayılarak görmezden gelinebiliyor. Atalarımızın ve Neandertallerin genlerinin karıştığını biliyoruz, ancak melezlerin nasıl göründüğü ve ne tür aletler yaptıkları hakkında hiçbir fikrimiz yok.

Tanısal olmayan kemiklerden elde edilen genomlardan diğer insan soylarını (örneğin Denisovalılar) biliyoruz. Bunun anlamı, neye benzediğini bile bilmiyoruz. Ve sadece soyundan gelenlerin genlerinde bırakılmış izlerden topladığımız “hayalet” türler vardı.

Yine de, nitelik olarak tanımlanmış taş alet teknolojilerinin, İsa’nın doğumundan günümüze kadar geçen zamandan 10 kat daha uzun süren karmaşık bir süreci gerçekten belirleyebileceği inancına devam ediyoruz.

Neandertallerin inkar edilmesi, kendimizi yüceltme sürecinin bir parçası oldu.


BBC. 24 Ocak 2019. Prof Clive Finlayson

Anadolu Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunu. İstanbul Üniversitesi Prehistorya Bölümü Yüksek Lisans mezunu. Aynı üniversitede Doktora adayı. İletişim: ermanbu@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login