Modern insan genomundaki Neandertal DNA’sı, bazı popülasyonların prostat kanseri, otoimmün hastalıklar ve diyabete olan yatkınlığını belirliyor.
Neandertallerle romantik ilişkide bulunduğumuz zamanların üzerinden çok zaman geçti, fakat araştırma, bu yok olmuş hominidlerle geçmiş melezleşmemizin günümüzde hala sağlığımızı etkiliyor olabileceğini öne sürüyor.
Genome Biology and Evolution dergisinde yayımlanan yeni bir çalışmaya göre modern insan genomundaki Neandertal DNA’sı, bazı popülasyonların prostat kanseri, otoimmün hastalıklar ve diyabete olan yatkınlığını belirliyor.
İlk Homo sapiens Afrika’dan göç edip Avrasya büyük kara parçasına yayılmaya başladığında, karşılarına Denisovalılar ve Neandertaller de dahil olmak üzere bizim atalarımızdan kalma kuzenlerimiz çıktı. Bunlardan ikincisi 40.000 yıl kadar önce yok oldu ancak atalarımızla oynaş için yeterli zamanları vardı, işte bu yüzden Afrika’nın dışındaki pek çok modern insanda az miktarda Neandertal DNA’sı bulunuyor.
(Erken İnsanlar Soğuk Mevsimde Kış Uykusuna Yatmış Olabilir)
Örneğin önceki araştırma, bazı Neandertal genlerinin Avrupalıların kistik fibroz ve şizofreni gibi durumlara yatkınlıklarını etkilediğini gösterdi. Ancak bu antik genlerin farklı coğrafyalardan insan popülasyonları üzerindeki etkisi büyük çoğunlukla üzerinde çalışılmamış olarak kaldı.
Estonya’daki Taru Üniversitesi’nden Michael Dannemann, 40 farklı hastalığın genom çapında ilişkilendirme haritalarına tüm ayrıntılarıyla bakarak Japon Biyobank projesinden (Biobank Japan Project) veri analiz etti. Dannemannn İngiliz bir grup ile bağlantılı benzer bir veriyle kıyaslandığında Neandertal DNA’sı ile Asyalılara özgü sağlık koşulları arasında bir takım ilişkiler fark etti.
Örneğin; anahtar nitelikteki üç antik gen varyantının – diğer bir deyişle arkaik tek nükleotid polimorfizmi (aSNPs)- Japon grubunda dermatiti, hipertiroidi ve romatizmal eklem ağrılarını doğrudan etkilediği bulundu. Tüm bu durumlar otoimmün süreç ile bağlantılıydı ve bu özel aSNPs’i taşıyan insanlarda belirgin bir şekilde daha yaygın olduğu görüldü.
İşin ilginç yanı İngiliz gupta dermatit riskini artıran tamamıyla farklı bir aSNP bulunması oldu, bu durum Neandertal DNA’sının birden fazla insan popülasyonunun sağlığını etkilediği ancak ilgili doğru genlerin gruptan gruba fark ettiğini gösteriyor.
Japon popülasyonunda bu etkiyi yaratmak için iki ayrı aSNP’nin birlikte çalıştığı görülürken tek bir aSNP, İngiliz grupta düşük prostat kanseriyle de ilişkilendirildi. Bu durum özellikle ilginç, çünkü Neandertal DNA’sının bazılarına karşı koruma sağlarken bazılarına karşı ise hassasiyeti artırarak hem avantajlar hem de dezavantajlar getirdiğini gösteriyor.
Bu çıkarım, iki sSNP’sinin Japonlar arasında bir tanesinin hastalığın durumunun gelişmesi riskini artırır iken diğerinin riskini düşürerek tip 2 diyabete katkıda bulunması durumu ile destekleniyor. Bu antik genlerin her ikisi de İngilizler arasında oldukça nadir görülüyor, ancak Japonya’da diyabet üzerinde kayda değer bir etkisi var.
“Bulgularım Avupa ve Asya popülasyonlarındaki Neandertal DNA’sı, farklılıklar gösterse de dermatit, hipertiroid ve romatizmal eklem ağrıları gibi otoimmün hastalıkların riskini artıran varyantlar içerdiğini gösteriyor.” diyor Dannemann.
“Bu durum, Neandertallerin fenotipik mirasının günümüzde hala modern insanları nasıl etkilediğini anlamamıza yardımcı olması açısından atalarımızın çok daha geniş yelpazede çalışılmasının önemini ortaya koyuyor.”
IFL Science. 7 Aralık 2020.
Makale: Dannemann, M. (2020). The population-specific impact of Neandertal introgression on human disease. Genome Biology and Evolution.
You must be logged in to post a comment Login