Modanın Başlangıcı: Paleolitik Gözlü İğneler ve Giysinin Evrimi

Araştırmacılar, gözlü iğnelerin sosyal ve kültürel amaçlarla giysileri süslemek için kullanılan bir teknolojik yenilik olduğunu savunuyor.

Üst Paleolitik dönemde özel olarak dekore edilmiş giysilere dair sanatsal bir yorum. C: Mariana Ariza

Bir araştırma ekibi, gözlü iğnelerin giysileri sosyal ve kültürel amaçlarla süslemek için kullanılan yeni bir teknolojik yenilik olduğunu öne süren ilk grup oldu. Bu, kıyafetlerin koruma amaçlı kullanılmasından, kimlik ifadesi olarak kullanılmasına yönelik büyük bir değişimi işaret ediyor.

Sidney Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Onursal Üyesi Dr. Ian Gilligan, “Gözlü iğne aletleri, tarihöncesinde önemli bir gelişme, çünkü giyimin işlevinde faydacı amaçlardan sosyal amaçlara geçişi belgeliyor” diyor.

Taş aletlerin hayvan derilerini insanların ısı yalıtımı için kullanmalarını sağlamasından, kemik bızlar ve gözlü iğnelerin ortaya çıkmasıyla dikilmiş ve süslenmiş giysilere kadar, neden kendimizi ifade etmek ve başkalarını etkilemek için giyinmeye başladık?

Dr. Gilligan ve ortak yazarlar, “Paleolitik gözlü iğneler ve elbisenin evrimi” başlıklı yeni makalelerinde, giyimin geliştirilmesindeki son keşiflerin kanıtlarını yeniden yorumluyorlar.

(İlgili: İnsanlar 39.600 Yıl Önce Deri Giysiler Giyiyordu)

Dr. Gilligan, “Neden giysi giyeriz? Bunun insan olmanın bir parçası olduğunu varsayıyoruz, fakat farklı kültürlere baktığınızda, insanların toplumda giysi olmadan da mükemmel bir şekilde var olduklarını ve işlevlerini yerine getirdiklerini fark edersiniz.” diyor.

“Benim ilgimi çeken, giyimin belirli ortamlarda fiziksel bir ihtiyaç olmaktan çıkıp, her ortamda sosyal bir gereksinime dönüşmesi”

Bilinen en eski gözlü iğneler yaklaşık 40.000 yıl önce Sibirya’da ortaya çıktı. Taş Devri’nin en ikonik Paleolitik eserlerinden biri olan delikli iğnelerin yapımı, bedene oturan giysiler yaratmak için yeterli olan kemik bızlarla karşılaştırıldığında çok daha zor. Kemik bızlar, hayvan kemiklerinden yapılan, bir uca kadar bilenen aletlerdir. Gözlü iğneler, sinir veya ipliğin dikilmesini kolaylaştırmak için bir deliğe (göz) sahip, değiştirilmiş kemik bızlardır.

Son buzul çağından kalma gözlü iğneler. C: Gilligan vd., 2024.

Kanıtlar, kemik bızların kişiye özel giysiler yaratmak için zaten kullanıldığını gösterdiğinden, delikli iğnelerdeki yenilik, daha karmaşık, katmanlı giysilerin üretimini ve ayrıca giysilere boncuklar ve diğer küçük dekoratif öğeler takılarak giysilerin süslenmesini yansıtıyor olabilir.

Dr. Gilligan, “Son buzul döngüsüne kadar giysilerin yalnızca geçici olarak kullanıldığını biliyoruz. Bunlarla ilişkilendirdiğimiz klasik aletler deri kazıyıcılar veya taş kazıyıcılar ve bunların son buzul çağlarının farklı aşamalarında ortaya çıkıp kaybolduğunu görüyoruz.” diyor.

Dr. Gilligan ve ortak yazarlar, giysilerin bir süsleme unsuru haline geldiğini savunuyorlar. Bunun nedeni, son buzul çağının sonlarına doğru, Avrasya’nın soğuk bölgelerinde insanların hayatta kalmak için sürekli giysi giymek zorunda olmaları nedeniyle, geleneksel vücut süsleme yöntemlerinin (örneğin, aşı boyası ile vücut boyama veya kasten yapılan yara izleri) mümkün olmaması.

Dr. Gilligan, “Bu nedenle gözlü iğnelerin ortaya çıkışı özellikle önemli, çünkü giysinin dekorasyon amaçlı kullanıldığına işaret ediyor. Gözlü iğneler özellikle giysileri süslemek için gereken çok ince dikişlerde kullanışlı olurdu.” diyor.

Bu nedenle giyim, yalnızca dış etkenlere karşı koruma ve rahatlık için pratik bir gerekliliğe değil, aynı zamanda bireysel ve kültürel kimliğe yönelik sosyal, estetik bir işleve de hizmet edecek şekilde evrimleşti.

Giysilerin düzenli olarak giyilmesi, insanların daha soğuk iklimlere yerleşebilmelerini ve paylaşılan giyim tarzları ve sembollerine dayalı olarak kabileleri veya topluluklarıyla işbirliği yapmalarını sağladığı için daha büyük ve karmaşık toplumların oluşmasına olanak tanıdı. Giysi üretimiyle ilgili beceriler, daha sürdürülebilir bir yaşam tarzına katkıda bulunarak insan topluluklarının uzun vadeli hayatta kalmasını ve refahını artırdı.

İnsan bedeninin iklim fark etmeksizin örtülmesi, süregelen bir sosyal pratik. Dr. Gilligan’ın gelecekteki çalışmaları, giyimin başlangıcının ötesine geçerek giysi giymenin psikolojik işlevleri ve etkilerini incelemek olacak.

“Giysi giyerken kendimizi rahat hissettiğimizi, toplum içinde giysi giymediğimizde ise rahatsız olduğumuzu doğal karşılıyoruz. Peki giysi giymek kendimize bakışımızı, kendimizi insan olarak görme şeklimizi ve belki de etrafımızdaki çevreye bakışımızı nasıl etkiliyor?”


University of Sydney. 28 Haziran 2024.

Makale: Ian Gilligan et al., 2024., Paleolithic eyed needles and the evolution of dress. Sci. Adv. 10.

Anadolu Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunu. İstanbul Üniversitesi Prehistorya Bölümü Yüksek Lisans mezunu. Aynı üniversitede Doktora adayı. İletişim: ermanbu@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login