Efsanevi firavun, güç elde etmek için siyasi zekasını ve hatrı sayılır çekiciliğini kullanmasıyla tanınıyor. Ama gerçekte, hayatı hakkında kesin olarak bildiğimiz çok az şey var.
Güzel miydi? Tartışmalı. Büyüleyici miydi? Muhtemelen. Siyasi açıdan zeki miydi ve ihtiyaçlarını karşılamak için muazzam gücünü kullanmaya meyilli miydi? Kesinlikle.
Belki de hiçbir tarihsel figür VII. Kleopatra kadar tutkuları – ve tartışmaları – alevlendirmemiştir. Kaderinde hanedanlığın sonuncusu olmak olan Mısır firavunu, Roma’nın ilerleyişi karşısında Mısır’ın çıkarlarını gözetmek için cazibesini ve siyasi zekasını kullandı.
Ama tarihin en tanınmış kadınlarından biri olmasına rağmen, tarihçilerin ve arkeologların Kleopatra hakkında kesin olarak söyleyebilecekleri çok az şey var. İşte efsanevi ama gizemli kraliçe hakkında bilinenler.
Kleopatra kimdi?
MÖ 69’da Mısır kralı XII. Auletes ve bilinmeyen bir annenin çocuğu olarak dünyaya gelen Kleopatra, MÖ 305’te Mısır’ı ele geçiren bir Yunan hanedanının üyesiydi.
(İlgili: Dünyayı Kadınlar mı Yönetmeli? Antik Mısır Kraliçeleri Evet Diyor)
Ptolemaios Krallığı bazı Mısır dini geleneklerini benimsemiş olsa da, büyük ölçüde Yunan şehri İskenderiye’den hüküm sürüyordu. Sonuç olarak, Kleopatra Koini Grekçesi konuşarak büyüdü, ancak bildirildiğine göre soyundan Mısır dilini öğrenen tek kişi de oydu. Hayatı, Mısır’daki kargaşaya ve Roma İmparatorluğu’nun siyasetine ayrılmaz bir şekilde bağlı olacaktı.
Mısır yönetiminin başına nasıl geldi?
MÖ 51’de babası öldüğünde, o zamanlar 18 yaşında olan Kleopatra, XII. Ptolemaios’un çocuklarından hangisinin Mısır’ı yönetmesi gerektiği konusunda bir çekişmenin içine girdi. İlk başta, genç XIII. Ptolemaios ile birlikte hüküm sürdü, hatta Mısır geleneğine uyarak onunla evlendi. Ancak genç kral, tek başına tahta geçmek istiyordu. Daha da güçlenebilmek adına gruplaşmalar oluştuğu için kısa süre sonra iç savaş çıktı. Bunun sonucunda, Kleopatra kısa bir süreliğine Roma kontrolündeki Suriye’ye kaçtı.
Kleopatra’nın babası, kendi yönetimi sırasında Roma’ya sempati duymuş ve ona güvenmişti. Savaşan kardeşler de farklı değildi ve Roma’nın kendi gelişen iç savaşında hızla farklı taraflarla ittifak kurdular. Kleopatra, tahtını geri kazanabilmek için, Roma’nın yegâne diktatörü olmaya kararlı bir general ve politikacı olan Iulius Caesar’dan yardım istedi.
Kleopatra ve Iulius Caesar
Büyük bir yaş farkına (Caesar, Kleopatra’dan yaklaşık 30 yaş büyüktü) ve evli olmasına rağmen, romantik bir ilişkiye başladılar ve Caesar ona destek sözü verdi.
MÖ 47’de XIII. Ptolemaios, Caesar’ın birliklerinden kaçarken İskenderiye yakınlarındaki Nil Nehri’nde boğuldu. Mısır Caesar’ın elindeyken, Kleopatra tahta geçti ve 12 yaşındaki erkek kardeşi XIV. Ptolemaios ile hızla evlenerek onu eş hükümdarı ilan etti. Ardından çağdaşlarının Caesar’ın oğlu olduğunu varsaydığı ve Caesarion adını verdiği bir çocuğu oldu. (Hayır, “sezaryen” teriminin kaynağı bu değil.)
Kleopatra ve Caesar’ın ilişkisi, MÖ 44’te Caesar’ın Senato’daki düşmanları tarafından öldürülmesine dek sürdü.
Kleopatra, Caesar’ın öldürüldüğü sırada Roma’da uzun süreli bir ziyaretteydi ve Romalıları Caesarion’u Roma gücünün gerçek varisi olarak tanımaya ikna etme umuduyla bir süre daha orada kaldı. Ancak kısa süre sonra İskenderiye’ye geri döndü. Burada Caesarion’un yanında bir kez daha tahta çıkmadan önce kardeşini zehirleyerek öldürdüğü düşünülüyor.
Antonius ve Kleopatra
Caesar ölmüştü ancak Kleopatra’nın Roma ile ilişkisi henüz bitmemişti. Roma’nın üç müşterek liderinden biri olarak iktidara gelen Romalı general Marcus Antonius, Mısır-Roma ittifakını sürdürmek için Kleopatra ile bir görüşme talep etti. Mısır’ın Roma ile yakın ilişkisini sürdürmek isteyen Kleopatra, MÖ 41’de onunla buluşmak için günümüz Türkiye’sindeki Tarsus’a gitti.
Kleopatra’nın Tarsus’a gösterişli bir yelkenli gemi ile geldiğine inanılıyor. Sanat tarihçisi Diana E. E. Kleiner’ın belirttiğine göre, Kleopatra, okyanus gezilerini özenle seçilmiş kostümler, pahalı kumaşlar ve mücevherler, müzik ve egzotik esanslarla zenginleştiriyordu. Firavunun etkilenmesi gerekiyordu ve işe yaradı. Neredeyse hemen, kendisiyle birlikte olmak için İskenderiye’ye taşınan evli Antonius ile ihtiraslı bir aşk ilişkisine başladı.
Kleopatra’nın düşüşü
Ancak Antonius’un Kleopatra’ya olan tutkusu ve Mısır’ın iktidar koltuğunda sürdürdükleri yaşamlarının nam salmış aşırılıkları, her ikisinin de düşüşüne yol açtı. Roma hükümdarı Antonius, Roma meselelerinde Mısır’ın etkisinden rahatsız olan eş hükümdar Octavianus ve kendi halkıyla doğrudan bir savaşa girdi.
MÖ 30’daki savaşın ardından Mısır kraliçesi, Antonius’un birliklerinin tamamen yenilgiye uğradığını fark etti. Bu yüzden kraliyet mozolesine barikat kurdu ve Antonius’a kendini öldürmeyi planladığını söyledi. Karşılığında ise Antonius kendini bıçakladı ve onun kollarında öldü.
Kleopatra, pazarlık yapmaya çalışsa da Octavianus’un kendisini esir alıp aşağılamak için Roma zafer alayında yürütmeyi planladığını anlayınca bu çabasından vazgeçerek yine bazı hizmetkarlarla birlikte barikat kurdu ve muhtemelen kendini zehirleyerek öldürdü. Hanedanının yönetimi sona erdi ve Mısır, Roma tarafından ele geçirildi.
Kleopatra hakkında bilmediklerimiz
Efsaneye göre Kleopatra, Asp denilen zehirli bir engerek yılanı aracılığıyla kendini öldürmüştü, ancak buna dair hiçbir kanıt yok. Arkeologlar, onun ve muhtemelen Antonius’un öldüğü mozoleyi de bulamadılar. Chip Brown’ın National Geographic’in Temmuz 2011 sayısı için yazdığına göre, “Antik İskenderiye’nin görkeminin çoğu şimdi suyun altı metre altında yatıyor.”
Ayrıca, son derece çelişkili olan ve zamanlarının önyargılarını barındıran kraliçenin tarihsel tasvirlerinin doğruluğunu ölçmenin de bir yolu yok. Günümüze ulaşan bazı sikkeler Kleopatra’yı sade görünümlü bir kadın olarak gösterirken, bazıları Antonius’un ayna görüntüsünü tasvir ederek, kadın hükümdarın Romalı sevgilisiyle olan ilişkisine dair görüşleri yansıtıyor. Kleopatra’nın ırkı hakkında da tartışmalar devam ediyor, ancak tarihçiler kesin olarak bilinmediğini belirtmenin yanı sıra, aynı zamanda bize ait tüm bu ırk kavramının Kleopatra’nın zamanında var olmadığının da altını çiziyor.
(İlgili: Kleopatra’nın Mezarının Keşfi Neden Bu Kadar Önemli?)
Kleopatra ile ilgili yazılı kaynaklar da yetersiz. İskenderiye Kütüphanesi, Kleopatra’nın çağdaş kayıtlarıyla beraber birçok kez yıkıldı. Yazdığı Antonius biyografisi Kleopatra saltanatının en ayrıntılı anlatımlarından birine sahip olan antik tarihçi Plutarkhos’a göre, Kleopatra, “en parlak güzelliğe sahip ve … entelektüel gücün zirvesinde” bir kadındı. Ancak Kleopatra hakkında onun ölümünden yüzlerce yıl sonra yazmıştı ve kraliçeyle ilgili çalışmasına Romalı bir bakış açısı getirmiş olması muhtemel.
Kleopatra’nın hayatını anlamaktan yoksun olmamıza rağmen, bugün hâlâ önemini koruyor. Shakespeare trajedisinden Netflix belgesel dizisine kadar, baştan çıkarma konusunda neredeyse insanüstü bir yeteneğe sahip kurnaz bir politikacı olarak efsanevi bir üne sahip.
İlki neredeyse kesinlikle doğru olsa da, dünyanın en güçlü adamlarından bazılarının neden Kleopatra’nın cazibesine yenik düştüğünü asla bilemeyeceğiz. Kesin olan şu ki, ölümünden 2000 yıldan fazla bir süre sonra, erkekleri ve kendi halkını bu kadar zekice yöneten kadın, modern izleyicileri büyülemeyi ve şaşırtmayı hâlâ başarıyor.
National Geographic. 28 Nisan 2023.
You must be logged in to post a comment Login