Megalopolis Filmine İlham Olan Antik Roma Komplosu Nedir?

Roma Cumhuriyeti’nin sonunun başlangıcı sayılan Catilina komplosu, toplumsal huzursuzluğa, yoksulluğa ​​ve siyasi paranoyaya yol açtı. Yönetmen Francis Ford Coppola da bunu modern Amerika’ya benzetiyor.

Roma Forumu, antik Roma yaşamının merkeziydi. Cicero, MÖ 63’te Catilina’yı kınayan ünlü konuşmasını burada yapmıştı. C: Pixabay

Francis Ford Coppola, destansı bilim kurgu fantezi draması Megalopolis üzerinde 1980’lerden beri çalışıyor.

Apocalypse Now filminin başarısından hemen sonra Coppola, MÖ 63 yılında Roma Cumhuriyeti’nin konsüllerini zorla devirmeye çalışan Lucius Sergius Catilina’nın hikayesinden etkilenmişti. Bu darbe girişimi, Catilina komplosu olarak biliniyor.

Yönetmen Coppola, çok farklı ideallere sahip iki hırslı adamın çatışmasını modern New York’a uyarlamak istedi, böylece Roma Cumhuriyeti’nin sonunun başlangıcı ile günümüz Amerika Birleşik Devletleri arasında paralellikler kurabilirdi.

(İlgili: Cicero ve Catilina Komplosunun Hikayesi)

23 Eylül’de Megalopolis filminin New York’taki galası öncesi bir soru-cevap etkinliğinde Coppola, “Bugün Amerika, Roma’dır ve aynı sebeplerden dolayı, Roma’nın cumhuriyetini kaybedip bir imparatora sahip olduğu tecrübeyi yaşayacaklar” dedi.

Coppola, Roma İmparatorluğu ve ABD arasındaki benzerlikleri vurgulamak konusunda o kadar kararlıydı ki, filmin baş karakterlerine Catilina ve Cicero’nun adını verdi.

Megalopolis filminde, Giancarlo Esposito’nun canlandırdığı Belediye Başkanı Franklyn Cicero, “Yeni Roma” adlı çökmekte olan şehri yönetirken, idealist mimar Cesar Catilina (Adam Driver) ile çatışıyor. Catilina, zamanı ve mekânı kontrol etmesine olanak tanıyan Megalon adlı bir malzeme ile şehri yeniden inşa etme izni aldığında, Cicero’nun kızı Julia’yı (Nathalie Emmanuel) sürdürülebilir bir ütopya yaratmak için ekibine katıyor.

Cicero ve Catilina neden çatışıyordu?

Georgetown Üniversitesi’nde Klasikler profesörü ve Roma tarihi uzmanı Josiah Osgood, Roma’daki Cicero’nun yeni bir adam olduğunu, yani ailesindeki Roma siyasetine giren ilk kişi olduğunu belirtiyor.

Catilina ise seçkin bir aileden gelen bir soyluydu. Roma’nın ilk büyük iç savaşını kazanmaya yardımcı olan Roma generali Sulla’nın yanında savaşmış ve ardından siyasi kariyerinde yükselmişti.

MÖ 64 yılında, Catilina Roma’nın iki konsülünden biri olmak için aday oldu. Roma Cumhuriyeti’nde en yüksek seçilmiş kamu görevleri olan konsüller, bir yıl görev yapıyor ve her yıl Centuriate Meclisi tarafından seçiliyordu. Yolsuzlukla suçlanan Catilina, Cicero tarafından yenilgiye uğratıldı.

Osgood, “Normalde yeni bir adam konsüllüğü kazanamazdı” diyor.

Utanç verici bu yenilgiden sonra Catilina, MÖ 63 yılında tekrar aday oldu, ancak Cicero’nun muhalefetiyle karşılaştı. Osgood, “Artık o ve Cicero yeminli düşmanlardı ve Cicero, Catilina’yı durdurmak için elinden gelen her şeyi yaptı” diyor. Catilina’nın siyasi kampanyaları yüzünden borçlanmış olması, durumu daha da kötüleştirdi.

İtalyan ressam Cesare Maccari’nin bir tablosu, Cicero’nun senatoda Catilina’yı kınamasını tasvir ediyor.

Roma’daki seçimler oldukça pahalıydı ve Catilina bu süreçte daha radikal ve halkçı bir mesaj benimsemeye başladı. Kaliforniya Üniversitesi’nde tarih profesörü olan Edward Watts, “İnsanlardan destek satın almak için çok fazla borç almanız ve çok fazla nakit harcamanız gerekiyordu. Buradaki fikir, konsüllüğü kazanmanız, ardından bir yerde komutanlık edinmeniz veya bir eyaleti yönetmeniz ve ardından bu parayı geri kazanmanızdı. Ancak kaybederseniz, mahvolurdunuz.”

Richard Saller, “Bu yenilgileri Catilina için daha da kötü yapan şey, o dönemde derin bir geçmişe sahip bazı eski ailelerin zor zamanlar geçirmesiydi. Catilina, mali açıdan yetişmekte zorlandığı Cicero gibi yeni başlayanlara öfke duyuyordu.” diyor.

Catilina nasıl yenildi?

Cicero, gelir elde etmek için para veren daha zengin Romalılar tarafından desteklenirken, Catilina daha popülist ve radikal bir mesaj benimsedi, borçları iptal edeceğini ve borç krizini hafifleteceğini iddia etti. Catilina bir başka seçimi daha kaybettiğinde, Kuzey İtalya’ya çekildi, Birinci İç Savaş’tan kalma gaziler ve borçlu çiftçilerden bir ordu kurdu ve konsül olmak için Roma’ya yürümeyi planladı.

Ancak MÖ 62 Ocak’ta, Pistoria Savaşı’nda Roma Cumhuriyeti tarafından mağlup edildi. Romalı tarihçi Sallustius, “Catilina iğrençti, Cumhuriyet için gerçek bir tehditti, Roma’da yanlış olan her şeyi temsil ediyordu” diye yazmıştı, diyor Osgood.

Megalopolis filminde yönetmen Coppola, Catilina’nın alt sınıfları borçtan kurtarma amacına odaklanarak onu sempatik bir figür olarak göstermeye çalıştı. Yönetmenin film için yazdığı açıklamada Coppola şöyle diyor: “Catilina’nın ‘kötü’, Cicero’nun ise ‘iyi’ olarak geleneksel şekilde sunulmasının mutlaka doğru olup olmadığını merak ettim… Hayatta kalan kişi hikâyeyi anlattığı için, Catilina’nın yeni toplumu için düşündüklerinin aslında bir iktidar yeniden düzenlemesi ve belki de ‘vizyoner’ ve ‘iyi’ bir şey olabileceğini, Cicero’nun ise belki de ‘gerici’ ve ‘kötü’ olabileceğini düşündüm.”

Saller, Catilina komplosu ile ilgili anlatıların “Cicero merkezli” olduğunu ve “bir tarihçi bakış açısından, önyargılar olduğunu düşünmek için sebepler olduğunu” kabul ediyor.

1969’da Robin Seager, “Cicero’nun gerçekten komplo ürettiğini ve Catilina’yı şiddete zorladığını” iddia etti, ancak bu görüş geniş çapta kabul görmedi, diye ekliyor Saller.

Yönetmen Coppola’nın modern çağ için mesajı

Catilina komplosundan sonra Cicero, darbe üyelerine adaleti uygulama biçimi nedeniyle kısa bir süre sürgüne gönderildi, özellikle de Catilina’nın müttefiklerini yargılamadan öldürmesi nedeniyle. Komplo, Roma toplumundaki yoksulluk ve borçların ne kadar yaygın olduğunu ortaya çıkardı, Senato’da bir paranoya ortamı yarattı ve nihayetinde Roma Cumhuriyeti’ni sona erdiren ve Roma İmparatorluğu’nu inşa eden İç Savaşların ilk adımı olarak kabul ediliyor.

Hem Watts hem de Osgood, geç Roma Cumhuriyeti ile mevcut siyasi söylemler arasında bazı benzerlikler görebiliyorlar. “Bence sistemlerin bütünlüğüne duyulan güven önemli ölçüde azaldı” diyor Watts.

Ancak Saller, bu tür paralellikler konusunda şüpheci. “ABD ve Roma’daki anayasal durumlar çok, çok farklı. Roma’nın bizim Yüksek Mahkeme’mize benzer bir şeyi yoktu. Mevcut Yüksek Mahkememizle ne kadar sorun yaşadığımızı düşünsek de, Roma Cumhuriyeti, önde gelen senatör generaller arasındaki güç mücadelesini çözmek için kurumsal bir yola sahip değildi.”

Sonuç olarak, Esposito, Megalopolis’in bir uyarı niteliğinde olduğunu düşünüyor: “Filmde bir replik var, ‘Şimdinin sonsuzluğu yok etmesine izin verme.’ Bu, şu anda sahip olmamız gereken çok güçlü bir düşünce. Film, sadece kendimizden daha büyük düşünmemiz için bir umut çağrısı.”


National Geographic. 26 Eylül 2024.

Arkeofili editöryel servisi. İletişim: arkeofili@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login