Mayaların Buhar Kulübelerinin Ritüel Önemi Keşfedildi

Guatemala’da bulunan eserler ve insan kalıntıları, Mayaların buhar kulübesi ritüellerine dair önemli bilgiler veriyor.

Bir çocuk iskeletinin kalıntıları, buhar kulübesinin sunusundan çıkarıldı. Bu da bu yapının bir doğum yeri ve insan yaratılışının olduğu bölge olduğunu anlamamızı sağlıyor. C: David Del Cid

Mezoamerika’da buhar kulübelerinin uzun bir kullanım geçmişi var. Çağdaş Maya topluluklarında ebeler tarafından doğum sonrası ve perinatal bakımda yaygın olarak kullanılan ve tarihin çok eski dönemlerine kadar götürebileceğimiz bu yapılar, büyükanne figürü olarak görülen bir model olma özelliği taşıyor.

Guatemala’daki Xultun arkeolojik alanı, içinde alışılmadık eserler bulunan Klasik Maya buhar kulübesi, birçok arkeoloğu bu inançlarla ve bunların nasıl uygulandığıyla ilgili daha fazla kanıt toplamaya yönlendirdi.

(Mayalar Savaş Esirlerini Parçalayarak Kuyuya Atmış)

Mezoamerika’nın yerli halkı, doğal dünyayı, eski yapılar içinde yaşayan atalardan oluşan ve doğaüstü varlıkların yaşadığı bir yer olarak görüyordu. Klasik Mayalar için durum bundan ibaretti. Erken Klasik döneme (MS 250-550) tarihlenen, Xultun’daki Los Sapos adlı buhar kulübesi, bir amfibi tanrıçasının şeklinde yapılmış gibi görünüyor. Buhar kulübesinin dışında, bilim insanları bu az bilinen Klasik Maya tanrısının, muhtemelen adı “ix.tzutz.sak” olan temsilcisiyle karşılaştı. Tanrıça, iguanalar ve baston kurbağaları (Rhinella marina) ile süslenmiş bacakları ile kurbağa benzeri bir pozisyonda çömelmiş olarak tasvir ediliyor.

Çalışmanın yazarlarından arkeolog Ashley Sharpe, “Mezoamerika’daki başka hiçbir yapı (buhar kulübeleri ya da diğerleri) bu yapıya benzemiyor. Görünüşe göre bir kişi yapının önünden girdiğinde, amfibi tanrıçasının içine girmiş varsayılıyor.” diyor.

Los Saposbuhar kulübesinde adak olarak konulmuş, bir dizi kurbağa kemiği bulundu. C: San Bartolo-Xultun Bölgesel Arkeolojik Projesi

Çalışmanın baş yazarı Mary Clarke, “Bu tanrıçanın neyi temsil ettiği çözülmemiş olsa da, yazıtlar onun hem zamanın hem de insan yaşamının gebelik döngülerinden sorumlu olduğunu gösteriyor. Doğum kavramlarını sürüngen figürlerine bağlamak Klasik Mayalar arasında, ‘doğum yapmak’ fiilini bir sürüngen ağzı kabartması olarak ifade ettikleri için nadir değil. Xultun’da gördüğümüz bu sürüngen tanrıçasının yanı sıra, somutlaştırdığı fikirler ve mitler, fiziksel bir mekan olarak ifade ediliyor.” diyor.

Los Sapos buhar kulübesi, yaklaşık 300 yıl boyunca Xultun topluluğunun aktif bir parçasıydı. MS 600 civarında yetişkin bir kişi kapının önüne gömüldü. Ardından Mayalar birkaç yüzyıl daha Xultun’da yaşamaya devam etmesine rağmen tüm bina toprak altına gömüldü. Yaklaşık 300 yıl sonra, gömülü bina yeniden ortaya çıktı, insan kalıntılarının çoğu kaldırıldı. Ardından yapıya çocuklar, köpek ve kuşlar da dahil yavru hayvanlar, birkaç baston kara kurbağası ve iguanalar ile çok sayıda taş alet ve seramik parçaları adak olarak sunuldu.

Bu alanda toplanan öğelerde farklı derecelerde ısı hasarı bulunuyor. Mayalar, adaklarını yerleştirmeye başladıkları boş mezarın içinde bir ateş yakmaya başladılar. Yazarlara göre, eserlerin seçimi, buhar kulübesinin büyükanne figürü kimliğiyle ve bu yapının bir doğum yeri ve insan yaratımı yeri olarak görülmesiyle ilişkilendirilmiş olabilir.

Bir çocuk iskeletinin kalıntıları, buhar kulübesi sunusundan çıkarıldı. Bu da bu yapının bir doğum yeri ve insan yaratılışının olduğu bölge olduğunu anlamamızı sağlıyor. C: David Del Cid

Sharpe, “Mayalar ile ilgili çalışan arkeologlar genellikle bunlar gibi yapılara adanmış olabilecek toplu eserler bulurlar, ancak nesneler ve yapı arasında nadiren bariz bir bağlantı vardır. Los Sapos’un dışındaki ikonografi nedeniyle ve bunun bir buhar kulübesi olduğunu bildiğimiz için, yapının rolüyle ilişkilendirebileceğimiz adaklar, yani bebek, kadın figürleri, kurbağa ve iguanalar, yapının toplumdaki konumuyla bağdaşıyor.” diyor.

Los Sapos buhar kulübesi, Xultun’daki tarihsel rolünün, binanın toprak altına gömülmesinden yüzyıllar sonra da devam ettiğini gösteriyor. Mezoamerika tarihi boyunca buhar kulübeleriyle ilişkilendirilen tanrıçalar, Dünya’daki yaşam üzerinde hüküm sürdükleri için, adaklar Los Sapos yapısını oluşturan tanrıçadan yardım isteme girişimi olarak değerlendirilebilir. Bu, doğaüstü varlığı memnun etmek ve kısa süre sonra terk edilen topraklarının MS 900 yılındaki Maya Çöküşü sırasında ellerinden alınmasını önlemek için son bir çaba olabilir.

Clarke, “Bu doğaüstü figür, Dünya’nın acımasızlığının somut bir örneğidir. Hoşnut olmadığında, intikam alabilir veya insanların hayatta kalmak için ihtiyaç duydukları şeyleri alıkoyabilir. Los Sapos’taki adaklar, hem bu tanrıçayı yatıştırma çabası hem de bir direnç göstergesiydi. Bu toplumun çökmeye boyun eğdiğini görmek yerine, hayatta kalmak için bu tanrıça ile pazarlık yaptığını görüyoruz.” diyor.


Smithsonian Tropical Research Institute. 20 Ekim 2020.

Makale: Clarke, M. E., Sharpe, A. E., Hannigan, E. M., Carden, M. E., Luna, G. V., Beltrán, B., & Hurst, H. (2020). Revisiting the Past: Material Negotiations between the Classic Maya and an Entombed Sweat Bath at Xultun, Guatemala. Cambridge Archaeological Journal, 1-28.

Okan Üniversitesi Mimarlık ve Kentsel Tasarım ve Peyzaj Mimarlığı bölümleri mezunu. Politecnico di Milano Üniversitesi'nde Yapılı Çevre Yönetimi üzerine yüksek lisans yapıyor.

You must be logged in to post a comment Login