Maya Uygarlığının Çöktüğü Fikri Neden Yanlış?

Kanıtlar, büyük şehirleri çöktükten uzun süre sonra bile Maya halkının kırsal alanlarda varlığını sürdürdüğünü gösteriyor.

Mayalar, Chichén Itzá’daki El Castillo olarak bilinen bu yapı gibi etkileyici piramit kompleksleriyle tanınıyorlar. Ancak yerel kasabalar ve köylerin bu kentsel alanları ayakta tuttuğu düşünülüyor ve bu alanlara dair yeni nüfus tahminleri, Mayaların gerçekten çöküp çökmediğine dair soruları gündeme getiriyor. (C: Hongbin/Unsplash)

Maya halkı, asırlar boyunca Mezoamerika’da on binlerce insanı yöneten büyük krallıklar kurdu. Ancak Chichén Itzá ve Mayapan gibi gösterişli başkentler ve bu kentleri yöneten elitler yükselip düşerken, etraflarındaki kırsal alanlarda yaşayan çevre halkı yüzyıllar boyunca pek değişmedi.

Ders kitaplarında Maya uygarlığının zaman çizelgesi şu şekilde anlatılır: Kültür, MS 200 ile 900 yılları arasındaki Klasik dönemde zirveye ulaştı. Sonraki yüzyılda kentsel merkezler dağıldı ve bazı anlatılara göre Maya halkı gizemli bir şekilde ortadan kayboldu. Bilim insanları bu “çöküşün” ardında iklim, aşırı nüfus ve siyasi karışıklık gibi etkenlerin olabileceğini ileri sürdü.

Mayalar MS 900’den 1540 civarındaki İspanyol sömürgecilerin istilasına dek süren Post-klasik dönemde toparlansa da, eski gücüne asla ulaşamadığı varsayılıyor. Ancak Yucatan Yarımadası’nın üst kesimlerinde yapılan yeni bir nüfus analizi, Klasik dönem Mayaların hiçbir zaman tam anlamıyla “çöküp yok olmadığını” gösteren kanıtlara bir yenisini ekliyor.

(İlgili: Antik Uygarlığın Sırları: Mayalar Kimdi?)

Çalışmanın ortak yazarı ve Yucatán Özerk Üniversitesi’nden arkeolog Pedro Delgado Kú, “Mayaların Postklasik dönemde çöküş fikri kesinlikle çok tartışılan bir konu” diyor.

Mayapan ve Chichén Itzá

Bazı durumlarda, Postklasik şehirler, kendilerinden önce gelen kentlerin küllerinden doğdu. Delgado Kú ve meslektaşları, Yucatán Yarımadası’ndaki Maya tarihini uzun süredir inceliyorlarözellikle de İspanyol sömürgeleştirmesinden önce bölgede inşa edilen son büyük ölçekli başkentlerden biri olan Mayapan’ı. Bu Postklasik şehir, başlangıçta 12. yüzyılda, bölgede kendisinden önce gelen büyük başkent Chichén Itzá’nın yöneticilerini deviren aile klanlarından bazılarını da içeren yerel hükümetlerin bir koalisyonu olarak kuruldu.

Chichén Itzá’nın MS 1050’deki çöküşünün ardından bölgede şiddetli bir kuraklık dönemi yaşandı. Ancak MS 1180 itibarıyla yağışlar geri döndüğünde Mayapan, etkileyici bir kent haline geldi. Kukulkan Tapınağı gibi büyük piramitlerin yanı sıra, kentsel alan 8.8 kilometrelik surlarla çevriliydi. New York Eyalet Üniversitesi’nden arkeolog ve araştırmanın ortak yazarı Marilyn Masson, surların kentsel nüfusu zar zor içine alabildiğini ve bazı mahallelerin surların dışında kaldığını söylüyor.

Postklasik Maya nüfusunun takibi

Masson, Delgado Kú ve meslektaşlarına göre Mayapan’ın hikayesi, Mayaların ortadan kaybolduğu ya da Yucatan Yarımadası’nın kuzeyindeki Postklasik Mayaların, Guatemala’daki Tikal gibi güney ovalarındaki daha erken Klasik Maya şehirlerine kıyasla “daha düşük bir seviyede” olduğu fikriyle çelişiyor.

Masson, “Genelde Maya uygarlığının MS 1000’de sona erdiği söylenir; bu doğru değil. Postklasik dönem, kuzeyde geç Maya devletleşmesinin dayanıklılık ve toparlanma açısından bir başarı öyküsüdür,” diyor.

Bölgedeki durumun nasıl geliştiğini daha iyi anlamak isteyen ekip, o dönemdeki nüfusu ve zaman içindeki değişimini ortaya koymak istedi. Antropolojik Arkeoloji Dergisi’nin (Journal of Anthropological Archaeology) Aralık sayısında yayımlanan araştırmada, ekip, Chichén Itzá’nın çöküşü ile Mayapan’ın yükselişi arasında kalan döneme odaklanarak, daha önce yapılan nüfus haritalama girişimlerini inceledi.

Ardından, yoğun ormanın altındaki antik alanların yerlerini açığa çıkarabilen uzaktan algılama teknolojisi LiDAR (kısaca “ışık algılama ve menzil belirleme”) kullanarak Mayapan’ın çevresindeki 39 kilometrekarelik alanı taradılar. Sonrasında, evleri ve köyleri tarihlendirmek için kullanabilecekleri seramikleri aramak için Delgado Kú ve ekibindeki diğer Maya arkeologlarının rehberliğinde çiftlik yollarından giderek ve vahşi doğada yürüyerek bu alanın yüzde 30’unda yüzey araştırması yaptılar.

(İlgili: 18 Kilometrelik Kayıp Maya Yolu LiDAR Sayesinde Keşfedildi)

Araştırmacılar, Chichén Itzá ve Mayapan’ın kentsel nüfusları zamanla büyük dalgalanmalar göstermiş olsa de, bu büyük başkentlere insan ve kaynak sağlayan kırsal nüfusun bu dönemler arasında çok fazla değişmediğini tespit etti. Aslında günümüzde kasabalar arasındaki alanların çoğu orman olsa da, o dönemde kırsal bölgede yaşayanların çoğu, komşularının evlerini kendi bahçelerinden görebilirdi; Masson bunu günümüzdeki Britanya kırsalının bazı kesimlerine benzetiyor. Masson, araştırdıkları yıkık ev, kasaba ve köy ağları hakkında “Yoğun bir kalabalık değil ama süreklilik içinde” diyor.

Kırsal alanlar, Maya bilgisini korudu

Masson, şehir devletleri çöktüğünde, kurumsal bilgilerinin çoğunun, yöneticilerin yakındaki kırsal bölgelere taşınması nedeniyle muhtemelen korunduğunu ve böylece aktarılabildiğini öne sürüyor. Masson, “İnsanların Maya çöküşüyle ​​sona erdiğini iddia ettiği her şeyin Postklasik Maya toplumunda yeniden ortaya çıktığını görüyorsunuz,” diyor.

Yeni bir başkent kurma zamanı geldiğinde, bu kişilerden bazıları veya onların soyundan gelenler idari yapının yeniden kurulmasında etkili olmuşlardı.

Calgary Üniversitesi’nde Mayapan üzerinde çalışmış bir arkeolog olan Elizabeth Paris, “Gerçekten heyecan verici bir bulgu” diyor. Kendisi bu son çalışmaya dahil olmasa da Masson onun doktora danışmanıydı.

Paris, Chichén Itzá ve Mayapan dönemleri arasında nüfusun kırsal alanlara doğru kaymasıyla ilgili bu örüntünün muhtemelen çok daha uzun süre boyunca devam ettiğini ve Klasik dönemde Tikal ile Calakmul gibi bir zamanlar güçlü olan kentler çöküşe geçtiğinde de muhtemelen tekrarlandığını söylüyor. Paris’e göre, bazı yönlerden değişim olsa da diğer birçok açıdan asırlar boyunca işleri yapma biçimleri dikkate değer bir şekilde istikrarlıydı. Krallıklar çöktükçe, başkaları bu boşluğu dolduruyordu. Paris, “Genel anlamda toplumu yok eden bir yıkım söz konusu değil” diye belirtiyor.

Paris, bu çalışmanın, arkeologların sadece büyük anıtsal yapılara değil, kentlerin daha geniş bağlamına baktıklarında neler olduğunu gösteren iyi bir örnek olduğuna işaret ediyor: “Piramidin cazibesi çok güçlü; piramitleri kazmayı seviyoruz. Ama aslında piramitler hakkında bile çok daha fazlasını, bölgenin tamamını incelediğimizde öğreniyoruz” diyor.

Peki Mayapan’a ne oldu?

Mayapan’ın koalisyon yönetimi de uzun sürmedi. Yaklaşık MS 1441 ile 1461 yılları arasında bir ara, Xiu adlı bir klan sonunda isyan çıkararak şehri yöneten Cocom ailesinin çoğunu öldürdü. İnsanlar hala surlarla çevrili kentin bazı kısımlarında yaşarken, Mayapan’ın etrafındaki kırsal nüfus üzerindeki güç yapısı ve denetim, tıpkı selefi Chichén Itzá gibi kırılmıştı.

Başka araştırmalar, Mayapan’ın siyasi hanedanlığı çöktüğünde insanların yeniden kırsal kesimlere döndüğünü gösteriyor. Sömürge dönemi, Yucatán toplumunda radikal değişimlere yol açmış olsa da, modern Maya torunları hala bölgedeki bazı eski kültür ve ritüellerini koruyor. Örneğin Mayapan kalıntılarının yanında yer alan Telchaquillo kasabası hala pek çok Maya dili konuşan kişi bulunuyor.

Buldukları verilerin, birçok kültürel unsurun bugün bile değişmeden aynı kaldığını kanıtlayabildiklerini belirten Delgado, “Maya olmaktan ve atalarımızın yaptıklarının izini sürerek çalışmaktan gurur duyuyorum” diyor.


National Geographic. 26 Aralık 2024.

Makale: Masson, M. A., Hare, T. S., Lope, C. P., Kennett, D. J., Witschey, W. R., Russell, B. W., … & Alvarado, W. C. (2024). Postclassic Maya population recovery and rural resilience in the aftermath of collapse in northern Yucatan. Journal of Anthropological Archaeology, 76, 101610.

You must be logged in to post a comment Login