Bilim insanları, toprağa milyarlarca lazer ışını göndererek Yucatán Yarımadası’nın kuzeyinde yaşamış Mayalara ait sofistike bir medeniyetin izlerini ortaya çıkardı.
Lazer araştırması, Puuc olarak bilinen kuzey Yucatán’ın dağlık bir bölgesinde yapay rezervuarlar, 1.200 adet fırın, çiftçilik için birkaç teras ve yaklaşık 8.000 platform da dahil olmak üzere Mayaların göz alıcı yapılar inşa ettiğini ortaya çıkardı. Lazer taramaların gösterdiğine göre Antik Mayalar aynı zamanda taş çıkarıyorlardı.
Çalışmanın baş araştırmacısı Kuzey Carolina’daki Davidson Üniversitesi’nin antropoloji dalında fahri profesörü olan William Ringle, “Oldukça elverişli bir bölgeye benziyor çünkü taş evlerin hepsine ulaştık. İnsanların, o dönemde ihtiyaçları olan her şeye ulaşabilme imkanına sahip olduğu görülüyor.” diyor.
Dahası, Puuc’taki Mayalar, Orta Pre-Klasik Dönem’e (MÖ 700 ila 450) dayanan dört adet büyük akropol ve Geç Klasik Dönem boyunca MS 600 ila 700 yıllarında şehir merkezleri inşa ettiler. Bu yapılar çoktan belgelenmiş olsa da lazer verilerin analizi, bu Puuc topluluklarının diğer Maya bölgelerinde olmayan farklı bir şehir yerleşimi olduğunu gösterdi.
(Maya Kentinde Ünlü Teotihuacan Yapısının Kopyası Bulundu)
Araştırmacılar, Puuc’ta yer alan antik Maya yerleşimlerini 1840’lardan beri biliyordu, ancak kapsamlı bir lidar (ışıklı radar) araştırması şimdiye kadar yapılmamıştı. Lidarla birlikte hava taşıtından bir makine yere lazer ışınları gönderir, bu lazerler araya giren her türlü bitki örtüsünden geçer ve sonra da taş ya da insan yapımı antik bir yapı gibi katı bir objeye ulaştığında makineye geri döner. Lazer ışığının makineye geri dönüş süresini hesaplayarak, program alanın üç boyutlu bir haritasını çıkarır.
Mayıs 2017’deki lidar araştırmasını düzenlemeden önce, Ringle ve meslektaşları -Tomas Gallareta Negron, Meksika Merida Ulusal Antropoloji ve Tarih Enstitüsü’nden bir arkeolog ve yeni çalışmada yer almayan Mississippi Millsaps Üniversitesi’nden bir antropolog- Puuc bölgesinde yer çalışması yaprak 20 yıl geçirdi.
“Burada lidar araştırması için iki günde bölgenin üzerinden geçen bir arkadaşımız vardı ve hayatımız boyunca toplayabileceğimizden çok daha fazla veriyi böylece toplayabildik.” diyor Ringle.
237 kilometrekare alanı kapsayan lidar haritalarının analizleri, bölgenin dağlık alanındakiler de dahil 7.900 adet ev platformu ortaya çıkardı. Bu durum Puuc bölgesinin iç bölgesindeki birkaç ev ile birlikte çoğunluğu farklı topluluklara yoğunlaşmış kalabalık bir nüfusu olduğunu gösterir. “Bu konut yapılarının farklı odaları gösteren taş sınırları hala duruyor, her evin iki ya da üç odası vardı.” diyor Ringle. Araştırmacılara göre detaylarda, “günümüz Meksika, Guatemala ve Belize’sinin parçalarını içeren Maya düzlükleri arasında Puuc’un en yoğun yerleşim yeri olduğu görülüyor.”
Dahası, ekip varlıklı muhitlerde yaşayan elitlere dair bir kanıt bulamadı. “Yüksek statüye sahip insanların merkezde yaşadığı ve merkezden uzaklaştıkça insanların giderek fakirleştiği bir durum yoktu. Daha çok “topluluklar boyunca dağılan zengin yerleşkelerimiz vardı.” diyor Ringle.
Yoğun bir yerleşim olmasına rağmen Puuc bölgesindeki insanların oldukça huzurlu olduğu aşikâr; topluluklar birbirlerine epey yakındı -genellikle 5 ila 10 km arası mesafeleri vardı- ancak araştırmacılara göre aralarında savunma amaçlı yapılar olup olmadığına dair kanıtlar bulunamadı. “Heykellerin bazıları savaşçı şeklinde, ancak bu tasvirler insanların kendilerini komşularından nasıl koruduğuna dair bir yere varmamıza yardımcı olmadı.” diye ekliyor Ringle.
Su Sorunları
Sık nüfuslu bir bölgenin suya ihtiyacı çok olur, ancak Yucatán’ın kalanı gibi Puuc da büyük oranla gözenekli bir taş olan kireç taşının üzerinde yer alıyor. “Bu sebeple nehir ya da göl bulunmuyor.” diyor Ringle. “Bu yüzden kuzey yarımadanın tamamı boyunca insanlar su içmek için farklı yollar bulmak zorunda kaldı.”
Fakat Puuc, su tabakasından oldukça yüksek ve dağlık bir bölgede yer alır. Mayalar, su ihtiyaçlarını karşılamak için yağmur suyunu toplayabildikleri sıvayla kaplanmış chultun adı verilen şişe şekilli yeraltı depoları ya da sarnıçlar inşa ettiler. Aynı zamanda içlerindeki suyu tahliye eden uzun kanallarla birlikte kille sıvanmış çukur anlamına gelen aguadalar ya da rezervuarlar inşa ettiler. Araştırmacıların notlarına göre lidar araştırması, “bu kanallardan bazılarının yüzlerce kilometre uzunluğunda olduğunu ve drenaj alanını oldukça genişlettiğini” ortaya çıkardı. Lidar görüntüleri, birkaç yerleşim yerinin aguada yataklarının yakınına inşa edildiğini gösterdi, evlerin olduğu sadece 19 platform bir aguadaya 100 metre kadar yakındı, belki de aguadaya yakın yerlere yerleşmek yasaktı.
Bununla birlikte lidar araştırması, konut platformlarının 2.434’ünün ya da yüzde 30’unun bir aguadanın 1 km kadar yakınında ve kalan 5.432 ya da yüzde 64’ünün 2 km kadar yakınında olduğunu gösterdi. Oldukça etkileyici olmasına rağmen bu keşif, platformların üçte birinden fazlasının aguadaya uzak kaldığı anlamına geliyor, bu evlerde yaşayan insanların aguadaya ulaşmaları mümkün olsa da araştırmacıların dediğine göre bu kısım lidar araştırma alanının çok dışında kalıyor.
Taş ile Tarım alanı arasında
Lidar araştırması, aynı zamanda taş ocakları ile kireç taşı ya da kireç üretmek amacıyla kumtaşını eritmek için kullandıkları 1.232 adet yuvarlak fırının da dahil olduğu “yoğun ve yaygın” bir taş işi endüstrisi varlığının kanıtlarını da ortaya çıkardı. Bu kireç, muhtemelen inşaat işinde harç olarak ve vitaminlerinin daha kolay emilmesi için mısırı yumuşatmaya yardımcı olarak kullanıldı.
“İnsanlar orada mısır pişirdiğinde genellikle bir gece önceden kireçte bekletirlerdi, böylece mısır biraz daha yumuşar, besleyiciliği artar ve daha sonra tüketilirdi.” diyor Ringle. “Bu yüzden kireç, ev idaresinde dahi önemli bir üründü.”
“Lidarın ortaya çıkardığı fırınların sayısı çok şaşırtıcı.” diye ekliyor Ringle. Öncesinde, yer çalışmaları, sadece 40 tanesi kadarını ortaya çıkarmıştı. “Günümüzde lidarla birlikte 1.230’dan fazla örnek mevcut.” diyor. “Hepsi bölgede. Ve Puuc’ta oldukça büyük bir endüstri olduğunu gözler önüne seriyor.”
Diğer araştırma bu fırınların çok az odunla çalışabildiğini gösteriyor. “Araştırmaya göre insanların yakın çevresinde muhtemelen hammadde (yakıt) vardı. Ormanın tamamını yakmadılar- hala yürüyebiliyor, yakıt alabiliyor ve topluluklarına geri dönebiliyor ve bu tarz şeyler yapabiliyorlardı.” diyerek devam ediyor Ringle.
Araştırmacılar, çalışmalarında lidar görüntülerin aynı zamanda “Puuc’taki hatta tüm kuzey Yucatán’daki arazi düzlemenin ilk net kanıtını” ortaya çıkardığını yazdı. Gelgelelim, bölgedeki yüzlerce dağa rağmen, sadece sekiz tanesi tarım için düzlenmişti, ekibe göre bu durum, düzlemenin Puuc’ta çok yaygın olmadığını gösteriyor.
Hangi yollar kullanıldı?
Toplulukların taşlarla işaretlenmiş iç yolları olsa da topluluklar arasındaki 1 km’den uzun olmayan Puuc patikalarının modern arkeologlar için her zaman belirgin olmadığını söylüyor, Ringle. Bu yüzden ekip, insanların nereden yürüdüklerini tahmin etmek üzere dağlık arazide asgari yolu yaratmak için lidar haritasını kullandı. Örneğin, bir algoritma, bir Maya topluluğundan diğerine yürürken bir dağın etrafından dolanmanın mı yoksa üzerinden yürümenin mi daha fazla enerji harcadığını belirlenmesini sağladı ve buna istinaden araştırmacılar, insanların daha az enerji harcamalarını sağlayan yolu seçtiklerini düşündüler.
“Farazi yollara baktık ve birçok durumda onların yanında başka yerleşim yerleri vardı, böylece insanların seçtiği asıl yollar olabileceğini ilginç bir şekilde destekliyordu. Ve birkaç durumda, bu müdahil yerleşim yerlerinin bazıları farazi yolların yayıldığı yerlerdi.”
Üstelik birçok Puuc topluluğunun, rampalarla bir meydana bağlanmış ve o meydanı saran birçok binadan oluşan erken Puuc kent kompleksleri olarak bilinen kentsel binaları vardı. Ringle’ın söylediğine göre bu Puuc kent binaları, en aza mal olan yollara bağlanıyor.
Bu yeni çalışma, Puuc’taki bölgeye has işlerin yanı sıra Mayalar hakkında genel anlamda yeni bilgiler sunması açısından “oldukça kapsamlı” diyor, Teksas Üniversitesi’nde Coğrafya ve Çevre Bölümü’nde öğretim üyesi olan Thomas Garrison. Lidar gibi uzaktan algılama teknolojilerinde uzman olan Garrison, araştırma ekibi içinde yer almıyordu.
Antik Maya medeniyeti, insanlar şehirlerini gizemli bir şekilde terk etmeden önce 2.500 yıldan uzun bir süredir var olan bir medeniyettir. İnsanların niçin bölgelerini terk ettiklerine dair çok sayıda teori var. “Ancak Mayaların tabiatlarını kötü yönettiğine ve bunun sonucunda da terk etmeleri gerektiğine yönelik ortaya atılan anlatılar, burada geçerli sayılmaz” çünkü çalışmanın ve diğer araştırmanın gösterdiği üzere Puuc bölgesindeki Mayalar “orman kaynaklarını oldukça titiz yönetti ve su yönetimi konusunda da oldukça dikkatliydiler.” diyor Garrison.
Live Science. 30 Nisan 2021.
Makale: Ringle, W. M., Gallareta Negrón, T., May Ciau, R., Seligson, K. E., Fernandez-Diaz, J. C., & Ortegón Zapata, D. (2021). Lidar survey of ancient Maya settlement in the Puuc region of Yucatan, Mexico. Plos one, 16(4), e0249314.
You must be logged in to post a comment Login