Mamut RNA’sı İlk Kez Dizilendi

Bilim insanları, Sibirya’da bulunan ve 10.000 ila 50.000 yıl önce yaşamış yünlü mamutların RNA’sını başarıyla diziledi.

Araştırmacılar, yukarıda gösterilen, olağanüstü iyi korunmuş bir mamut bacağından RNA dizilediler. (Görsel: Valeri Plotnikov)

Bilim insanları, bu kırılgan genetik molekülün bu kadar uzun süre hayatta kalamayacağına dair yaygın varsayımı yıkarak, yünlü mamut RNA’sını tarihte ilk kez başarıyla dizilemeyi başardı.

RNA (ribonükleik asit), genetik bilgiyi proteinlere dönüştürmek için bir haberci görevi görür; DNA ile organizmanın protein inşa eden mekanizmaları arasında talimatlar taşır. Bu molekül, bir hücrede belirli bir anda hangi genlerin aktif olduğunu ve gen aktivite düzenlerinin zaman içinde nasıl değiştiğini ortaya çıkarabilir. Dolayısıyla, antik RNA’nın incelenmesi, bilim insanlarına soyu tükenmiş türlerin hücresel durumları hakkında benzersiz bilgiler sunabilir.

Antik DNA teknolojisi son 20 yılda büyük bir ilerleme kaydetmiş olsa da, antik RNA araştırmalarında çok az başarı elde edildi. Bunun nedeni kısmen molekülün yapısı; zira DNA molekülleri çift sarmallı olduğu için tek sarmallı RNA’dan daha sağlamlar.

(İlgili: Yünlü Mamutlar için Önemli Adım: Yünlü Fareler Yaratıldı!)

DNA bir organizmanın planını sunarken, ortaya koyduğu bilgilerin de sınırları var. Stockholm Üniversitesi’nde doktora öğrencisi ve çalışmanın ortak yazarı Zoé Pochon, RNA’nın bu planın organizmanın her hücresinde nasıl uygulandığına dair bir pencere açtığını söylüyor.

Adından da anlaşılacağı gibi, haberci RNA (mRNA), “DNA’nın habercisidir.” Pochon, “Başka bir deyişle, DNA talimatlarının çalışan kopyalarını çekirdekten hücreye taşır,” diye açıklıyor ve hücrenin diğer kısımlarının da bu talimatları takip ettiğini belirtiyor.

Cell dergisinde yayımlanan yeni çalışmada, araştırmacılar Sibirya’dan 10.000 ila 50.000 yıl öncesine ait, iyi korunmuş 10 yünlü mamut (Mammuthus primigenus) örneğini inceledi. Ekip, donmuş koşulların örneklerin daha fazlasını korumuş olmasını ve böylece daha iyi sonuçlar vermesini umuyordu.

Özellikle tek bir örnek, Yuka adlı, zencefil renginde bir yavru mamut, muhteşem sonuçlar verdi. Yuka yaklaşık 39.000 yaşında ve bu, onu şimdiye dek dizilenen en eski RNA yapıyor. Daha önce bu unvan, yaklaşık 14.300 yıl öncesine tarihlenen bir köpekgilden alınan dokulara aitti.

Şaşırtıcı bir şekilde, bilim insanları fiziksel özelliklerine dayanarak daha önce dişi olduğu düşünülen Yuka’nın aslında erkek olduğunu gösteren kesin genetik sinyaller buldu.

Ek olarak, RNA Yuka’nın kas fonksiyonuna dair önemli içgörüler de sundu. Makalenin yayımlandığı sırada Kopenhag Üniversitesi Evrimsel Hologenomik Merkezi’nde çalışan çalışmanın baş yazarı Emilio Mármol Sánchez, özellikle “kasları geren ve kasan proteinleri üreten” RNA’ya baktıklarını söylüyor. Ekip, aynı zamanda “bütün bir düzenleyici gen setini” de bulduklarını belirtiyor.

Hücreler öldüğünde, geriye kalan son işlev RNA’nın gösterdiği işlevdir. Mármol Sánchez, bu durumu, “Burada yakaladığımız şey, bir anlamda, bu mamutların yaşamlarının son anlarının hücreleri içindeki bir anlık görüntüsü,” diye ifade ediyor.

Ekibin Yuka’nın kas RNA’sında gördükleri, mamutun son anlarının potansiyel dehşetini yansıtıyor olabilir. Mármol Sánchez, Yuka’nın kasında “metabolik hücre stresine dair moleküler kanıtlar” ortaya çıkardıklarını ve bunun, ayrı bir bilim ekibinin 2021’de tanımladığı durumla örtüştüğünü belirtiyor. O çalışmada araştırmacılar, mamutun vücudunda ve kuyruğunda mağara aslanları (Panthera spelaea) tarafından yapılmış olabilecek çok sayıda pençe izinin yanı sıra daha küçük yırtıcılara ait ısırık izleri de gözlemlemişti. Ancak Yuka’nın büyük yırtıcılar tarafından avlanarak öldürülüp öldürülmediği veya ölümünden sonra sadece leş yiyiciler tarafından tüketilip tüketilmediği bilinmiyor. Araştırmacılar, RNA’da gözlemlenen hücre stresine neyin neden olduğunu da henüz kesin olarak bilmiyorlar.

Araştırmaya dâhil olmayan, Meksika Ulusal Özerk Üniversitesi (UNAM) Uluslararası İnsan Genomu Araştırma Laboratuvarı’ndan paleogenomik uzmanı Federico Sánchez Quinto, bu yayını “paleogenomik alanında çığır açan bir yayın” olarak değerlendiriyor. Quinto, “RNA’nın elverişli koşullarda bile aşırı derecede kararsız olması nedeniyle daha önce hayal bile edilemeyeni başardığı için büyüleyici. Üstelik, bu çalışma, diğer güncel RNA çalışmalarına göre daha eski bir örnekten, daha büyük miktarlarda ve daha fazla kesinlikle RNA elde ediyor” diye açıklıyor.

Ekip, bulguların son derece eski örneklerden RNA elde etmenin mümkün olduğunu ortaya koyduğunu ve diğer araştırmacılar için yeni bir potansiyel çalışma alanı açtığını belirtiyor. Ayrıca, ekip, başkalarının antik RNA’yı başarılı bir şekilde elde etmesine yardımcı olmak için bir yol haritası da hazırladı.

Stockholm Üniversitesi Paleogenetik Merkezi’nde evrimsel genetik profesörü ve çalışmanın ortak yazarı Love Dalén, bu keşfin geleceğini, “Antik örneklerden DNA’ya ek olarak RNA’yı da geri kazanabilmek, soyu tükenmiş hayvanların biyolojisine yeni bir pencere açmak gibi. Bu, farklı hücre tiplerinde hangi genlerin aktif olduğunu görmemizi sağlayan ve nihayetinde bir mamutu mamut yapan genlerin hangileri olduğunu daha iyi anlamamıza yardımcı olabilecek güçlü bir araç” diye özetliyor.


Live Science. 14 Kasım 2025.

Makale: Mármol-Sánchez, E., Fromm, B., Oskolkov, N., Pochon, Z., Dehasque, M., Aslanzadeh, M., … & Dalén, L. (2025). Ancient RNA expression profiles from the extinct woolly mammoth. Cell.

You must be logged in to post a comment Login