Dünya yeni bir koronavirüsün neden olduğu salgına karşı savaşırken, tarihi yerler büyük bir sessizliğe gömüldü.
1- Petra (Ürdün)
Ürdün’ün başkenti Amman’ın güneyinde yer alan Petra antik kentinde, koronavirüs salgınına karşı önlem amaçlı yapılan dezenfeksiyon çalışmasından bir kare.
Petra’nın ilk olarak MÖ 9000li yıllarda yerleşim gördüğü ve olasılıkla MÖ 4. yüzyılda, Nebati Krallığı’na başkentlik yaptığı düşünülüyor. Birçok farklı kültüre ev sahipliği yapan antik kent, 1985 yılından beri UNESCO Kültür Mirası listesinde yer alıyor.
2- Kolezyum (İtalya)
Pantheon’dan biraz daha eski olan, Roma’nın en ünlü klasik yapısı Kolezyum. Flavian Amfitiyatrosu olarak da bilinen ve MS 72-80 yılları arasında yapılan bu devasa arena, 50.000’i aşkın izleyici kapasitesiyle Roma imparatorluğu sınırları içindeki en büyük amfi tiyatroydu.
Her yıl 6 milyondan fazla ziyaretçi çeken 2.000 yıllık bu ihtişamlı yapı, şimdilerde ziyarete kapalı ve Koronavirüs salgınından en çok etkilenen ülkelerden biri olan İtalya’nın bu zor günlerine tanıklık ediyor.
3- Trevi Çeşmesi (İtalya)
Bir geç Barok şaheseri olarak kabul edilen ve Roma’daki sayısız örnekleri arasında tartışmasız en çok bilinen Trevi Çeşmesi, Koronavirüs salgını nedeniyle kalabalık günlerinden uzakta.
Nicola Salvi tarafından tasarlanan ve 1762 yılında Giuseppe Pannini tarafından tamamlanan çeşme hakkında, suya para atanların Roma’ya döneceklerine dair bir efsane bulunuyor. Yaklaşık 26 metre yüksekliğinde ve 49 metre genişliğindeki çeşmenin merkezinde, Pietro Bracci’nin yapmış olduğu deniz atlarının çektiği bir arabada duran ve tritonların eşlik ettiği Okeanos heykeli yer alıyor. İçine atılan madeni paraların, günlük olarak toplanıp hayır kurumlarına bağışlandığı söyleniyor.
4- Ayasofya (Türkiye)
Türkiye’nin her yıl en çok ziyaret edilen yapısı Ayasofya, koronavirüs nedeniyle dezenfekte edilirken.
Ayasofya, sanat ve mimarlık tarihi bakımından dünyanın en önde gelen anıtlardan biri. Daha 6. yüzyılda Doğu Romalı Philon tarafından dünyanın 8. harikası olarak nitelendirilmişti. Bugünkü Ayasofya aynı yerde fakat öncekilerinden farklı bir mimari anlayışla yapılmış olan üçüncü yapı. Bu yapı, İmparator Justinianos tarafından (527-565) dönemin iki önemli Mimarı olan Tralles’li Anthemios ile Miletos’lu İsidoros’a yaptırıldı.
5- Louvre Müzesi (Fransa)
Koronavirüs salgınının ilk günlerinde, Louvre Müzesi’nin önünde maskeleriyle öpüşen turistler.
Fransa’nın başkenti Paris’teki Louvre Müzesi, aslında çok tarihi bir yapı olmasa da, dünyanın en büyük ve en çok ziyaretçi çeken müzelerinden biri. 9,6 milyon ziyaretçi ile 2019’da en çok ziyaret edilen müze olmuştu.
Aslen 12. yüzyıl sonlarında bir kale olarak inşa edilen Louvre Sarayı’nda yer alan müzenin, tarih öncesi dönemden 21. yüzyıla kadar uzanan yaklaşık 38.000 objeden oluşan koleksiyonu, 72.735 metrekarelik bir alan üzerinde sergileniyor.
6- Pisa Kulesi (İtalya)
İtalya’nın en ünlü sembollerinden ve ülkenin en çok ziyaret edilen turistik noktalarından biri olan Pisa Kulesi’nin çevresi, koronavirüs nedeniyle dezenfekte ediliyor.
Pisa Kulesi, orta çağ Avrupa’sının en dikkat çekici mimari yapılarından biri. 1173’te başlayan kulenin inşaatı ancak 1399’da tamamlanabildi. Mükemmel ölçüde dikey olacak şekilde tasarlanmış olmasına rağmen, oturduğu temelin yumuşak zeminindeki çökmeden dolayı eğilmeye başladı.
UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde bulunan 57 metre yüksekliğindeki kule, 1990 yılında yıkılmaması için yapılan sağlamlaştırma çalışmalarına kadar yaklaşık 10 derecelik bir açıyla eğiliyordu.
7- Myra Antik Kenti (Türkiye)
Koronavirüs sebebiyle dezenfekte edilen Myra Antik Kenti.
Demre ilçe merkezinde ve civarında yer alan Myra antik kenti, özellikle Likya dönemi kaya mezarları, Roma dönemi tiyatrosu ve Doğu Roma dönemi Aziz Nikolaos Kilisesi ile ünlü. Kaya mezarları, Likçe yazıtları ve sikkeler, Myra’nın en azından MÖ 5. yüzyıldan itibaren varlığını sürdürdüğünü gösteriyor. Strabon’un verdiği bilgiye göre Likya Birliği’nin altı büyük kentinden biri olan Myra, Likçe yazıtlarda Myrrh adıyla anılıyor.
8- Selimiye Camii (Türkiye)
Minareleri ve kubbesi ile eşsiz bir Mimar Sinan eseri olan Selimiye Camii, koronavirüs nedeniyle dezenfekte edilirken.
Osmanlı İmparatorluğu’nun İstanbul’dan önce başkentliğini yapmış Edirne şehrindeki Selimiye Camii ve Külliyesi, 2011 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne dahil edildi. Yapımına II. Selim’in emri ile 1568 yılında başlanan caminin inşası yedi yıl sürmüş ve 1575 yılında tamamlanmıştı. Osmanlı mimarisinin en önemli eseri olarak kabul edilen camiyi Mimar Sinan “ustalık eserim” olarak tanımlamıştı.
9- Beylerbeyi Sarayı (Türkiye)
Bizans Dönemi’nden 19. yüzyılın başlarına kadar “İstavroz Bahçesi” olarak anılan bölgede ilk saray yapısı II. Mahmud tarafından inşa ettirildi. Sarayın ciddi hasar aldığı bir yangın sonrasında Sultan Abdülaziz, yapıyı tamamen yıktırarak yeniden inşa ettirdi.
Dış cepheden batılı, içeriden ise klasik Osmanlı mimari yapı tarzını yansıtan Beylerbeyi Sarayı, çoğunlukla yazlık bir saray ve bir devlet konuk evi olarak kullanılmıştı. Üst düzey devlet misafirlerine tahsis edilen bir Devlet Misafirhanesi olan Beylerbeyi, Fransız İmparatoru III. Napolyon’un eşi İmparatoriçe Eugénie, Alman İmparatoru II. Wilhelm gibi dönemin önemli siyasi aktörlerini ağırlamıştı.
10- Aziz Nikolaos Anıt Müzesi (Türkiye)
Aziz Nikolaos Kilisesi, Antalya’da günümüz Demre kasabasında bulunan bir müze ve antik bir Bizans Kilisesi.
Myra antik kentinin 4. yüzyıla ait Yunan Hıristiyan piskoposu Aziz Nikolaos’un mezar yeri olduğu düşünülüyor. Nikolaos, Doğu Ortodoks Hıristiyanları ve Roma Katolikleri için önemli bir dini figürdü ve Noel Baba’nın ilham kaynağı olmasıyla biliniyor. Bu kilise UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde.
You must be logged in to post a comment Login