Amerika’daki Afrika kökenli insanların DNA’sı üzerinde yapılan araştırma, köle ticareti hakkında gözden kaçan ayrıntıları ortaya çıkardı.
Araştırmaya dahil olmayan tarihçi Linda Heywood, “DNA kanıtları, Afro-Amerikalıların atalarının nereden kaçırıldığını saptayabilir ve köle ticareti tarafından gizlenen miraslarının farklı yönlerini açığa çıkarabilir. Antik DNA, kimlik ve kişisel tarihin düşünülme biçimini genişletiyor.” diyor.
Gönderi belgeleri ve satılan kişilerin kayıtları gibi tarihi metinlere göre, 1500 ve 1800’ler arasında Afrika’dan Amerika’ya yaklaşık 12,5 milyon kişi alındı.
Resimdeki boşlukları doldurmak için, tüketici genetik şirketi 23andMe’den Steven Micheletti ve meslektaşları, 20.942 Avrupalı ve 1917 Afrikalı ve en az yüzde 5 Afrika kökenli olan Amerika kıtasından 27.422 kişi olmak üzere toplamda 50.281 kişinin DNA’sını inceledi. Bu, Afrika’nın belirli bölgelerinden insanlara özgü DNA dizilerini belirlenmesine izin verdi.
(Amerika’nın İlk Köle Sahiplerinden Birinin İskeleti Bulunmuş Olabilir)
Veriler, 23andMe müşterilerinin yanı sıra genel genom veritabanlarından da geldi. 23andMe’den Joanna Mountain, “Bunun gibi çalışmalar mümkün hale geliyor çünkü daha önce genom veritabanlarında yeterince temsil edilmeyen Afrikalı insanlardan şimdi araştırmalara katılmaları isteniyor.” diyor.
“Yine de boşluklar var. Yakında Mozambik’ten bazı veriler almayı umuyorum. Burası da köle ticareti ile ilişkiliydi, ancak orayı bu çalışmaya dahil etmek için yeterli verimiz yoktu.”
Kölelerin nereden alındığına dair tarihsel kayıtlara paralel olarak, Amerika’daki insanlardaki Afrika DNA’sı, Senegal, Kongo Demokratik Cumhuriyeti ve Angola gibi batı Afrika ülkelerinde yaşayan insanlarınkine çok benziyordu.
Ancak, Amerika’da Afrika kökenli çoğu insanın Afrika’nın tek bir bölgesinden DNA’sı olmayacaktı. Micheletti, “Sonuçlarımız, ortalama bir Afro-Amerikalı’nın birden fazla bölgeyle bağlantısı olduğunu gösteriyor.” diyor.
“Bunun nedeni, köle tüccarlarının farklı gruplardan insanları karıştırarak etnik kimlikleri göz ardı etmesi ve kısmen de Afrikalı Amerikalıların ABD içinde hareket etmesiydi. Örneğin, 20. yüzyıldaki Büyük Göç sırasında Afrikalı Amerikalılar ABD’nin ayrı tutulan güney eyaletlerinden kuzey eyaletlerine taşındı.”
Eduardo Tarazona-Santos, çok sayıda insan köle olarak kaçırıldığı için, Afrika’daki genetik çeşitliliğin çoğunun Amerika’ya taşındığını, ancak Amerika’da bu çeşitliliğin nüfuslar arasında daha homojenleştiğini belirtiyor.
Analiz, köle ticaretinin gözden kaçan ayrıntılarına işaret ediyor. Örneğin, araştırmacılar; Senegal, Gambiya ve diğer komşu ülkelerden alınan çok sayıda insan göz önüne alındığında, beklenenden daha az DNA buldu. Bunun nedeni, bu kölelerin sıtma nedeniyle ölüm oranının yüksek olduğu ABD’deki pirinç tarlalarına sık sık götürülmüş olması olabilir.
Tüm bunlara ek olarak, Orta ve Güney Amerika’daki ve birçok Karayip adasındaki birçok insan, Amerika seyahatinden kurtulan kölelerin yüzde 70’inin oraya gönderilmesine rağmen, bugün çok az Afrika DNA’sı taşıyor.
Mountain, “Bu, bir zamanlar Brezilya’da uygulandığında, Afrika kökenli kadınların tecavüze uğradığı veya “ırksal beyazlaşmayı” teşvik etmek için Avrupalılarla evlenmek zorunda kaldıkları bir ırkçılık biçimini yansıtabilir.” diyor.
Buna karşılık ABD’de, Afrikalı Amerikalılar genellikle beyaz insanlardan yasalar ile ayrıldı ve ırklar arası evlilik yasa dışı ya da tabuydu.
Genetik veriler, kadın kölelerin DNA’larını, erkek kölelere göre çok daha fazla geçirdiğini de doğruluyor. Oysa tarihsel kayıtlar, Afrika’dan alınan insanların çoğunun erkek olduğunu gösteriyor. Bunun nedeni muhtemelen kadın kölelerin tecavüze ve cinsel sömürüye maruz kalması olabilir.
New Scientist. 23 Temmuz 2020.
Makale: Steven J. Micheletti et al. 2020. Genetic Consequences of the Transatlantic Slave Trade in the Americas. The American Journal of Human Genetics.
You must be logged in to post a comment Login