Kırıkkale’deki Hitit Tableti Okundu: [Sözleşmeyi] Bozan Ölecektir

Kırıkkale’de bulunan çiviyazılı bir Hitit mührünün üzerinde “Büyük Kral Tabarna (ya da Tavananna), Bunu (sözleşmeyi) bozan ölecektir” yazıyor.

Kırıkkale’de yer alan Büklükale kazılarında bulunan mühür baskısında, sözleşmeyi bozan kişilerin öldürüleceği belirtiliyor.

Kırıkkale’de arkeolog Doç. Dr. Kimiyoshi Matsumura ve ekibi tarafından yürütülen kazı çalışmalarında Hitit dönemine ait bir mühür ortaya çıkarıldı. Kraliyet ailesine ait olduğu düşünülen çiviyazılı mührün üzerindeki yazı, sözleşmeyi bozan kişilerin cezalandırılacağını anlatıyor.

Kırıkkale’nin Karakeçili ilçesinde yer alan Büklükale’deki kazı alanı, Aşağı şehir ve Yukarı şehir olarak iki bölgede yürütülüyor. Bölgede yapılan kazılarda geçtiğimiz sene çiviyazılı bir mühür baskısı bulundu. Aradan geçen zamanda araştırmacılar baskı üzerindeki incelemelerini tamamladı. Çalışmalara göre mühür baskısında, mührün basıldığı belgelerde yer alan sözleşmeleri bozan kişilerin ölümle cezalandırılacağı yazıyor.

Büklükale’nin, Hitit İmparatorluğu döneminde önemli bir yerleşme olduğunu belirten kazı başkanı Matsumura, mühür baskısında çiviyazısı olduğunu söylüyor.

(İlgili: Hititlere Ait 3.300 Yıllık Tablet, Dört Şehrin İstilasını Anlatıyor)

Matsumura, “Burada, ‘Büyük Kral Tabarna (Egemen Kral) ya da Tavananna (Egemen Kraliçe), bunu bozan ölecektir’ yazıyor. Bu mühürler genellikle sözleşmelerin üzerine basılarak, sözleşmeye aykırı bir şey yapıldığında cezalandırılacağını ifade ediyordu. Hattuşa’dan kral ve kraliçe buraya bir şeyler göndermiş. Bu da bu şehrin Hattuşa ile kraliyet ailesi arasında yoğun ilişkiler içinde olduğunu gösteriyor” diyor.

Hitit kralı Büklükale’de yaşamış olabilir

Geçtiğimiz aylarda Büklükale’de bulunan bir tabletin üzerinde çiviyazısıyla yazılmış kutsal bir dil, Hitit kralının tabletin bulunduğu yeri ziyaret ettiğini veya orada yaşadığını gösteriyordu.

3.300 yıllık kil tablet, Hitit İmparatorluğu’nun felaketle sonuçlanan yabancı istilasını anlatıyor. Tabletin çiviyazılı metninin çevirisine göre bu istila, Hitit iç savaşı sırasında, görünüşe göre savaşan gruplardan birine yardım etme çabasıyla gerçekleşti. Bu keşif, buranın aynı zamanda yaklaşık 112 km kuzeydoğusundaki Hitit başkenti Hattuşa’daki kraliyet ikametgahı ile aynı düzeyde bir ikametgah olduğunu gösteriyor.

Tablet hem Hitit hem de Hurri dillerinde çivi yazısı ile yazılmış. Hitit yazıtında savaşın başlangıcı anlatılırken, Hurri yazıtında zafer için bir dua yer alıyor. C: Kimiyoshi Matsumura, Japanese Institute of Anatolian Archaeology

Söz konusu tabletteki çiviyazılı metnin ilk altı satırında Hitit dilinde “Başkent Hattuşa da dahil olmak üzere dört şehrin felakette olduğu” ifadesi yer alırken, geri kalan 64 satırda Hurri dilinde zafer isteyen bir dua yer alıyor. Matsumura, Hititlerin dini törenlerde Hurri dilini kullandığını ve tabletin Hitit kralı tarafından gerçekleştirilen kutsal bir ritüelin kaydı olduğunun anlaşıldığını söylüyor.

“Hurri tabletinin bulunması, Büklükale’deki dini ritüelin Hitit kralı tarafından gerçekleştirildiği anlamına geliyor. En azından Hitit kralının Büklükale’ye gelip ritüeli gerçekleştirdiğini gösteriyor.”

Matsumura, “Son zamanlarda burada Hurrice tabletler bulunuyor. Hurrice tabletlerin bulunması, dini törenlerin burada yapıldığını gösteriyor. Bu törenlerin Hitit kraliyet ailesi tarafından, kral veya kraliçe tarafından yapıldığı biliniyor. Dolayısıyla Hitit kralının buraya gelmiş ya da burada ikamet etmiş olduğu da düşünülüyor.” diyor.

Hurrice aslen, daha sonra Hitit vasal devleti haline gelen bölgedeki Mitanni krallığının diliydi. Tabletteki Hurrice yazının, hem Hitit hem de Hurri panteonlarının başı olan fırtına tanrısı Teşup’a hitaben yazılmış bir dua olduğu anlaşıldı. Tanrıyı ve onun ilahi atalarını övüyor ve tanrılarla insanlar arasındaki iletişim sorunlarından defalarca bahsediyor.

Matsumura, duanın daha sonra düşman krallar gibi görünen birkaç kişiyi listelediğini ve ilahi tavsiye talebiyle sonuçlandığını söylüyor.

Büklükale kazıları 

1986’dan beri Japanese Institute of Archaeology’nin (JIAA) Dr. Sachihiro Omura başkanlığında Kırşehir’de Kaman-Kalehöyük alanında gerçekleştirdiği kazılar sonucu Orta Anadolu’daki MÖ 3. binyıldan Osmanlı dönemine kadar görülen yerleşim sürecine dair kapsamlı bir anlayış elde edilmişti. 

Orta Anadolu’daki yerleşime daha fazla ışık tutmak amacıyla JIAA, 1986’dan itibaren bütün bölgede çalışmalarını sürdürdü. Çalışmalar sonucu 1.300’den fazla alan incelendi ve kayıtlara geçirildi. Büklükale 1991 ve 2006 yıllarında mercek altına alındı ve araştırmacılar tarafından bölgenin Hitit döneminde önemli bir merkez olduğu ve Kaman-Kalehöyük araştırmalarında aranan boşluğu dolduran bir yerleşim yeri olduğu fark edildi. 

Ankara’nın 60 km güneydoğusunda ve Kızılırmak Nehri’nin batı kıyısında yer alan Büklükale, yüzyıllar boyu en önemli geçiş noktalarından biri oldu. Bugün bu araştırmalar sayesinde, Erken Tunç Çağı (MÖ 3. binyıl), Geç-Orta Tunç Çağı (MÖ 2. binyıl), Geç-Orta-Erken Demir Çağı, Osmanlı ve Bizans dönemlerine ait katmanların varlığını ve her dönemin birkaç yapı tabakası bırakmış olduğunu biliyoruz. 

Arkeofili editöryel servisi. İletişim: arkeofili@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login