Keops Piramidi’nde Mezar Odasını Koruyan İlkel Bir Mekanizma Vardı

Eski Mısırlılar, Gize’deki Büyük Piramit’in içinde yer alan Kral Odası’nı mezar soyguncularından korumak amacıyla, taş bloklar ve oluklardan oluşan basit ama bir o kadar da ayrıntılı bir sistem meydana getirdiler.

Kheops-Pyramid

F: Nina Aldin Thune

Science Tv Kanalı’nın “Unearthed” belgeselinin gelecek bölümü için bu sistem bilgisayar animasyonlarıyla yeniden canlandırıldı. Gize’de yaklaşık 30 yıldır kazılar gerçekleştiren Antik Mısır Araştırmaları Ortakları’nın (Ancient Egypt Research Associates) başkanı Mısırbilimci Mark Lehrer, bu sistemi programda “oldukça ilkel bir makine” olarak tanımlıyor.

Çoğu uzman Kral Odası’nın, Büyük Gize Piramidi’nin inşa edilmesi emrini veren firavun Khufu’nun (hükümdarlığı yaklaşık MÖ 2551-2528) kalıntılarına ev sahipliği yapmış olduğuna inanıyor. Antik yazarlar, Mısır’da inşa edilen en yüksek piramidin Büyük Piramit’in dünyanın harikalarından biri olduğunu düşünmekteydi. Kral Odası’na ilaveten, Büyük Piramit’te, bugün Kraliçe Odası ve Yeraltı Odası olarak adlandırılan iki büyük oda daha bulunuyor.

Bu iki odanın ne amaçla kullanıldığı ise meçhul.

Kral Odası’nın girişinin hemen dışında, işçiler bir dizi oluk oymuş ve buraya üç büyük granit levha koymuştu (kırmızı ok). Kralın mumyası odaya konulduktan sonra işçiler bu levhaları bırakarak girişi kapatmıştı. (F: The Science Channel, Live Science)

Firavunun odasını korumak amacıyla, eski Mısırlılar piramidin duvarları arasında gizlenmiş bir oluk ve taş bloğu dizisi inşa etti. Bu sistem, uzmanlar tarafından 19. yüzyıldan beri biliniyorduysa da, yeniden inşası ilk kez bilgisayar animasyonlarıyla bu yeni belgeselde gerçekleştirildi. Animasyonda kral mezara yerleştirildikten sonra, taş bloklarının Kral Odası’nın yakınındaki oluklardan nasıl aşağı bırakıldığı canlandırılıyor.

Bunun dönemi için karmaşık bir sistem olduğunu ifade eden Lehner, bu sistemle Kral Odası’nın girişinin dev bloklarla kapatılması sağlanarak, hırsızların içeri girmesinin zorlaştırıldığına dikkat çekiyor.

Fakat tüm bunlara rağmen, mekanizma Khufu’nun mezarını korumakta başarısız oldu. Bugün, Khufu’nun gömüsünden geriye yalnızca kırmızı, granit bir lahit kalmıştır. Lehrer “The Complete Pyramids” (Baştan Sona Piramitler) kitabında odanın, “muhtemelen Khufu’nun hükümdarlığının sonuyla Eski Krallık’ın çöküşü (MÖ 2134) arasında bir yerde soyuldu”ğunu belirtiyor.

İşçiler daha sonra, oluklara konulandan çok daha büyük üç granit taş bloğu bu koridorun içine koydu (kırmızı ok). Bu blokları boşluktan aşağı kaydırıldığında, Kral Odası’nın altındaki koridorlara geçişi kapıyordı. Böylece piramidin iç bölümüne olan bütün geçişler kapatılmış oluyordu. (F: The Science Channel, Live Science)

Yine de az sayıda Mısırbilimci, Khufu’nun yağmacıları başka bir taktikle alt etmiş olabileceğini düşünüyor. Güvenlik sistemine ek olarak, piramitte dört küçük baca da bulunuyor: ikisi kral odasından ve diğer ikisi de Kraliçe Odası’ndan çıkıyor. Bacalardan içeri sarkıtılan robot kaşifler ise bacalarda bakır kulplu üç kapı olabileceğini ortaya çıkardı.

Eski Tarihi Eserler Bakanı Mısırbilimci Zahi Hawass, 2013’te Live Science’a yaptığı açıklamada, bacaların nihai olarak Khufu’nun gerçek mezar odasına kadar gittiğini düşündüğünü ifade etmişti. Kral Odası’ndaki lahitin sadece bir aldatmaca olduğunu söyleyen Hawass, bunun yağmacıların Khufu’nun gömüsünü bulduklarını zannetmeleri için tasarlandığını düşündüğünü belirtmişti.

Hawass yine 2013’te Live Science’a, Keops’un (Khufu’nun Yunancası) odasının henüz keşfedilmediğine, üç odanın da amacının yalnızca hırsızları aldatmak olduğuna ve Khufu’nun hazinelerinin hala Büyük Piramit’in içinde saklı olduğuna inandığını aktarmıştı. Hala devam eden ve çeşitli teknolojilerden yararlanan “Piramitleri Tarama” projesi, Büyük Piramit’i detaramayı hedefliyor. Projede yer alan araştırmacılar gizli bir gömü odası bulunduğu takdirde, taramalarda bunun ortaya çıkacağını umut ediyor.

Belgeselde mekanizmanın anlatıldığı animasyonu, Türkçe altyazısıyla birlikte aşağıda izleyebilirisiniz:


Livescience,  Owen Jarus, 11 Temmuz 2016

Arkeofili editöryel servisi. İletişim: arkeofili@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login