Arkeologlar ve bilim insanları tarihsel bulgulara ulaşmak için Megiddo sit alanını yüz yılı aşkın bir süredir araştırıyor.
Kuzey İsrail’de yer alan antik Kenan şehri önemli bir ticari ve askeri yol boyunca konumlanmış ve tarihin akışını değiştiren birçok savaşa da ev sahipliği yapmıştı. Şehir, İncil’de orduların kıyamet öncesi savaşmak için toplanacağı yer olduğu söylenen Armageddon ismiyle de anılıyordu. Günümüzde ise Tell el-Mutesellim adıyla biliniyor.
Araştırmacılar, geçtiğimiz yüzyılda bölgede MÖ 3300 ile 586 yılları arasına tarihlenen birden fazla saray, tapınak ve şehir duvarı keşfetti.
Geçtiğimiz tarihlerde ise içinde altın ve diğer eserlerin yanı sıra insan kalıntıları da bulunan 3.600 yıllık el değmemiş bir mezar bulundu. Philippe Bohström’ün belirttiği üzere mezarın Megiddo kraliyet sarayının bitişiğinde bulunması ve yüksek kademeden bir aileye ait olma ihtimali keşfi dikkate değer kılıyor.
Bohström’e göre mezar, sit alanını 1994’ten beri kazan bir keşif heyeti tarafından bulundu. Kazı, Tel Aviv Üniversitesi’nden arkeolog Israel Finkelstein ve Mario Martin, ayrıca W.F. Albright Arkeoloji Enstitüsü’nden Matthew Addams tarafından yürütülüyor.
(Kenanlı Mezarında Başı Koparılmış Kurbağalarla Dolu Testi Keşfedildi)
Gerilerinde yazılı herhangi bir kaynak bırakmadıklarından, 4.000 yıl önce Yakın Doğu’da yaşamış Kenanlılar hakkında çok az şey biliniyor.
Buna rağmen, mezar odasında ele geçirilen buluntular arkeologlar için büyük bir sürpriz niteliğinde. Araştırmacılar kazı alanının yüzeyinde çatlaklar olduğunu, kumun bu çatlaklardan alt tarafa, görülmeyen bir yapıya doğru aktığını fark etmişlerdi. 2016 yılında ise bu yapının mezar odasına giden bir yeraltı geçidi olduğu ortaya çıkarıldı.
Mezarda 8-10 yaşlarında bir çocuğa, 30’larında bir kadına ve yaşı 40 ila 60 arasında olan bir erkeğe ait kalıntılara rastlandı. Altın ve gümüşten yüzükler, broşlar, bilezikler ve iğneler taktıkları ayrıca adamın altın bir kolyesi olduğu bildirildi. Mezarda ayrıca, Kıbrıs’ta yapılmış seramik kaplar ve Mısır’da yapılmış olması muhtemel taş kavanozlara da rastlandı.
Bohström, “Bu ve mezar odasının ilk 1930’larda keşfedilmiş Megiddo kraliyet sarayının yanında yer alıyor olması bu üç kişinin kraliyet ailesine veya yüksek tabakadan bir aileye mensup olduğunu gösteriyor.” diyor.
Finkelstein ise Bohström’e cevap olarak “Burada söz konusu olan yüksek tabakadan bir aile, zira yapının anıtsallığı, mezar içerisindeki değerli eşyalar ve mezarın kraliyet sarayına yakınlığı bunu işaret ediyor.” diyor.
(Antik DNA, Gizemli Kenan Halkının Yok Olmadığını Gösterdi)
Araştırmacılar şu an mezarda kalıntıları bulunan bireylerin ve kazı alanının diğer kısımlarında bulunan insan kalıntılarının DNA’sını analiz ediyor, bunun şehir sakinlerinin kraliyet ailesiyle aynı soydan olup olmadıklarını açığa kavuşturacağı düşünülüyor.
Finkelstein, “Bu araştırmalar İncil’den önce Kenan nüfusu hakkında bildiklerimizi kökünden değiştirebilir.” diyor.
Mezarda, başka insan kalıntılarına da rastlandığı söyleniyor.
Kazı ekibinden, bölgedeki antik ölü gömme törenleri hakkında uzman Melissa Cradic, mezarda “ritüel faaliyet”in iki aşamasına ilişkin izlere rastlandığını belirtiyor. Bu aşamalardan ilkinde, kısa bir zaman periyodu içerisinde altı insan gömülmüş. İkinci aşamada ise, bu altı insandan kalan kemikler mezarın gerisine itilerek ön kısma yerleştirilecek üç yeni kişiye yer açılmış.
Cradic, araştırmacılar tarafından “kraliyet ailesi”ne mensup olduğu iddia edilen kişilerin bu ikinci aşamada gömüldüğünü söylüyor, ancak tıpatıp aynı mücevher ve iğneler taktıkları için ilk aşamada gömülenlerle yakından ilişkili olmaları da muhtemel.
Cradic ayrıca, “Bedenlerinin gömüldükten sonra bozulmadığı gerçeği, mezarlarındaki eşyaların istisnai zenginliği ve yüksek niceliği son aşamada gömülen bu üç kişinin muhtemelen özel bir önemi olduğunu işaret ediyor” diyor.
Araştırmacılar mezardaki kişilerin akraba olduklarını doğrulamak için kemikleri analiz ediyor.
Smithsonianmag.com. 14 Mart 2018.
You must be logged in to post a comment Login