Kazlıçeşme Sanat’ta Mozaik Taban ve Lahit Ziyarete Açılıyor

Osmanlı döneminde askeri hastane, günümüzde ise Kazlıçeşme Sanat olarak hizmet veren tarihi binada bulunan etkileyici mozaik taban, lahit ve sandık tipi mezar ziyarete açılıyor.

Mozaik tabanın bina içinde kalan kısmı cam platform altında görülebilir. İçeride ayrıca kazıda ortaya çıkan sikkeler de sergileniyor.

Kazlıçeşme Sanat kompleksi, zemin katında Sanat Galerisi ve Mozaik Müzesi, orta katında Belediye Meclisi toplantı salonu ve makam odası, üst katında Sanat Kütüphanesi ile ziyaretçilere kapılarını açıyor.

Komplekste yılda üç farklı sergi gerçekleştiriliyor. 10.000 üzerinde eserin yer aldığı Sanat Kütüphanesi’nde ise çeşitli zamanlarda söyleşiler yapılıyor ve bu söyleşiler YouTube kanalında da canlı olarak yayınlanıyor. Kompleksin içinde ayrıca ziyaretçilerin yemek yiyip kahve içebilecekleri Mozaik Cafe Restaurant da yer alıyor.

Restorasyon çalışmalarında arkeolojik kalıntılar ortaya çıktı.

Zeytinburnu, Kazlıçeşme’de 1828 yılında askeri hastane olarak inşa edilen, daha sonra 1984 yılında Zeytinburnu Belediyesi Başkanlık Binası olarak kullanılan tarihi binada 2015 yılında restorasyon çalışmalarına başlandı.

Bu gösterişli lahdin içinde mor renkli, üzerinde altın yaldızlı işlemeler olan bir kumaş parçası da bulundu.

2018 yılına kadar süren restorasyon çalışmaları sırasında Geç Roma – Erken Bizans dönemine ait gösterişli bir mozaik taban ortaya çıkarıldı. Büyük ölçüde sağlam olarak ortaya çıkarılan mozaik taban, İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü’ne bildirildi. Yerinde koruma kararı alınarak üzeri camla kaplandı ve sergilenmeye uygun hale getirildi.

Sonraki yıllarda mozaik tabanın devamı olabileceği düşüncesiyle tarihi binanın bahçe kısmında da kazı çalışmalarına devam edildi. Burada mozaik tabanın devamı yine çoğunlukla sağlam olarak ortaya çıkarıldı. Ayrıca daha alt seviyede sandık tipi mezar ve lahit mezar bulundu.

Mermer lahdin içinde biri kadın biri erkek olmak üzere iki kişiye ait kalıntılar bulundu. Kadın öldüğünde 20-30 yaşlarında, erkek ise 40-50 yaşlarındaydı. Antropologların incelemesinde kemiklerde bazı hastalık izleri belirlendi. Erkek bireyin hayattayken kaburgasının kırıldığı ve daha sonra kaynadığı ve ayrıca eklem romatizmasıyla ilgili bir hastalığı olduğu anlaşıldı. Lahdin içi ilk açıldığında yarıya kadar su doluydu ve bu sayede bazı organik kalıntılar da günümüze ulaştı. Bunlardan en ilginci ise, mor renkli, üzerinde altın yaldızlı işlemeler olan bir kumaş parçasıydı. Bu lahdin en erken MS 2. yüzyıla ait olduğu tahmin ediliyor.

Mermer lahdin içinde biri kadın biri erkek olmak üzere iki kişiye ait kalıntılar bulundu.

Sandık tipi mezar ise tuğla örgülü, içi mermer kaplı bir mezardı. Bu mezarın içinde bir kişiye ait iskelet kalıntıları bulundu. Üzeri iki parça kireçtaşı blokla kapatılmış mezarın 5. yüzyıla ait olduğu anlaşıldı.

İstanbul’da Sur dışında bulunan ilk örnek olarak önem arz eden mozaik tabanın bina dışında da devam ettiği düşünülerek İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğüne başvuruldu. Müdürlük denetiminde yapılan kazı çalışmaları sonucunda 2019 yılının Eylül ayında mozaik tabanın bütününe ulaşıldı. İstanbul’un tarihi için yeni bir tanık olmak üzere sahanın Mozaik Müzesi haline getirilmesine karar verildi.

Sandık tipi tuğla örgülü mezarın üzeri iki parça kireçtaşı blokla kapatılmıştı.

Etkileyici mozaik taban

Günümüzde Zeytinburnu olarak anılan bölge, Bizans İmparatorluğu döneminde kent surlarının dışındaki Hebdomon bölgesinin sınırları dahilindeydi. Bu bölgede bulunan yapılar, İstanbul’a düzenlenen saldırılarda zarar gördü. Söz konusu bölge, bir yerleşim olarak değil, askerlerin eğitim alanı olarak kullanılıyordu ve Roma İmparatorluğu’nu Doğu Roma’ya bağlaması sebebiyle önem taşıyordu.

Tarihi binanın temelinde ve bahçesinde ortaya çıkarılan mozaik taban, yaklaşık 180 metrekareye yayılıyor ve insitu olarak yerinde korunmasıyla öne çıkıyor. Mozaikte, iç içe geçmiş iki kare içerisinde merkezi bir motif var. Ancak Osmanlı döneminde mozaik tabanın tam merkezine yerleştirilmiş bina temeli sebebiyle, mozaik tabanın merkezinde ne olduğu bilinemiyor.

Mozaik taban, binanın bahçe kısmında da devam ediyor. Yürüme platformları ile mozaik taban gezilebiliyor.

Opus tessellatum tekniğiyle yapılmış polikrom (çok renkli) mozaik panonun merkezinde dalga ve örgü motifi bordürlü bir daire içine yerleştirilmiş sekiz köşeli (octagram) ana motif bulunuyor. Bu ana formu çevreleyen birbirine geçmiş düğüm motifleri, paralel kenarların çevrelediği üçgen ve kare kombinasyonu ve dairelerin iç kısmına yerleştirilmiş geometrik motiflerle kompozisyon zenginleştirilmiş. Octagram içindeki merkez dairede açık renk zemin üzerine yeşil, kahverengi, turuncu, mor renklerin tercih edildiği üçgenlerle bir çiçek motifi oluşturulmuş.

Ana kompozisyonun dış kısmında bulunan düğüm motifleri arasında kantharos, sarmaşık, lotus çiçeği, dört yapraklı çiçek bezemeleri var. Düğüm motiflerinin ardından sekiz köşeli yıldız motiflerinden oluşan bir başka kompozisyona geçiliyor. Yıldız motiflerinin arasında kalan kare biçimindeki alanlarda Süleyman düğümü motifleri kullanılmış.

Arkeofili editöryel servisi. İletişim: arkeofili@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login