Kanada’nın Saskatchewan eyaletinde keşfedilen 11.000 yıllık bir yerleşim, Kanada’daki yerli tarihini yeniden şekillendirebilir.
Sturgeon Lake First Nation bölgesine yakın bir alanda yapılan bu büyük arkeolojik keşif, Kuzey Amerika’daki erken dönem yerli uygarlıklarına dair köklü anlatıları sorguluyor. Kıta üzerindeki en eski yerli yerleşimlerinden biri olarak kabul edilen bu bölge, geçmişte düşünüldüğünden çok daha önce burada iyi örgütlenmiş toplumların var olduğunu kanıtlıyor.
Üniversiteden yapılan açıklamaya göre bu keşif, Mısır’daki Büyük Piramitler, İngiltere’deki Stonehenge ve Türkiye’deki Göbeklitepe gibi dünya çapında tarihi öneme sahip yerlerle kıyaslanabilecek bir kültürel miras niteliğinde.
(İlgili: Kanada’da 13.000 Yıllık Ayak İzleri Bulundu)
Bu önemli alanın korunması ve incelenmesi için Cree dilinde “Geçiş Yeri” anlamına gelen Âsowanânihk Konseyi; Saskatchewan Üniversitesi ve Calgary Üniversitesi’nden arkeologlarla iş birliği yapıyor.
Yerleşim yeri, Prince Albert’in yaklaşık beş kilometre kuzeyinde, Kuzey Saskatchewan Nehri boyunca yer alıyor. Bölge, araştırmacı ve amatör arkeolog Dave Rondeau tarafından keşfedildi. Nehir kıyısında meydana gelen erozyonun, toprağın altındaki eserleri açığa çıkardığını fark eden Rondeau, alanın arkeolojik açıdan büyük bir öneme sahip olabileceğini düşündü.
“Toprağın içinden yükselen tarih katmanlarını gördüğüm an, nesillerin bana baktığını hissettim” diyen Rondeau, bu keşfin yerli tarihine dair mevcut anlatıları değiştirebileceğini belirtiyor.
31 Ocak’ta, Sturgeon Lake Kültür Merkezi’nde bir akademik toplantı düzenlendi. Calgary Üniversitesi’nden Dr. Andrea Freeman, Saskatchewan Üniversitesi’nden Dr. Glenn Stuart, arkeolog Butch Amundson ve taş aletler üzerine çalışan öğrenci Jayda Boux gibi isimler toplantıya katıldı.
Yerleşim yerinin geçici bir av kampı değil, uzun süreli bir yerleşim alanı olduğu düşünülüyor. Bölgedeki arkeolojik bulgular arasında taş aletler, ateş çukurları ve alet yapımında kullanılan taş malzemeler yer alıyor. Odun kömürü katmanları, buradaki ilk yerli toplulukların ateşi nasıl yönettiğine dair kanıtlar sunarken, büyük bizon kalıntıları, avcılık tekniklerine ve türlerin evrimine ışık tutuyor.
Dr. Stuart, “Bu keşif, erken dönem yerlilerin tamamen göçebe olduğu fikrini çürütüyor” diyor. “Buradaki kanıtlar, kalıcı yerleşim ve toprak yönetimi pratiğine işaret ediyor. Ayrıca, Bering Boğazı Teorisi’ni de sorgulamamıza neden oluyor. Bu durum, yerli halkların burada nesiller boyunca yaşadığına dair sözlü tarihleri destekliyor.”
Ocaklardan birindeki kömürün radyokarbon tarihlemesi yaklaşık 10.700 yıl öncesine dayanıyor. “Bu, insanların son buzul çağı sona erdikten hemen sonra, bitkilerin yetişmesi için uygun arazinin olduğu zaman burada yaşadıkları anlamına geliyor.”
Bölgenin manzarası, buzul hareketleri ve büyük ölçekli taşkınlar nedeniyle binlerce yıl içinde büyük değişimler geçirdi. Araştırmacılar, bugün “bizon uçurumu” gibi görünen alanın, geçmişte bizon avlama tuzakları ve av sahaları olarak kullanılmış olabileceğini düşünüyor. Avcılar, bizonları stratejik olarak yakalamış ve artık soyu tükenmiş olan, yaklaşık 2.000 kilogram ağırlığındaki Bison antiquus türünü de avlamış olabilir.
Bu keşif, yerli halkların bu bölgede binlerce yıldır var olduğunu kanıtlayan güçlü bir delil niteliğinde. Sözlü tarih anlatıları, bu alanın önemli bir kültürel ve ticaret merkezi olduğunu uzun süredir anlatıyor ve şimdi bu anlatılar bilimsel olarak da doğrulanıyor.
Sturgeon Lake First Nation Şefi Christine Longjohn, keşfi şu sözlerle değerlendiriyor:
“Bu keşif, atalarımızın burada yaşadığını, inşa ettiğini, geliştiğini ve bu toprakları şekillendirdiğini hatırlatan güçlü bir kanıt. Tarih kitapları bizi göz ardı etti, ama bu alan bizim sesimiz oluyor. Köklerimizin derin ve kopmaz olduğunu gösteriyor. Buradaki her taş, her eser, atalarımızın gücünün, mücadelelerinin ve bilgeliğinin bir kanıtı. Biz sadece tarihi geri kazanmakla kalmıyoruz, aynı zamanda hak ettiğimiz yeri de geri alıyoruz.”
Geleceğe yönelik olarak, Âsowanânihk Konseyi, bölgenin korunmasını sağlamak ve araştırmaları finanse etmek için arkeologlarla birlikte çalışmayı planlıyor. Kültürel mirası tanıtmak amacıyla bir kültürel yorumlama merkezi kurma planları da gündemde. Gençlerin, arazi tabanlı öğrenme programları aracılığıyla kültürel bilgilerini güçlendirmesi hedefleniyor.
Ancak, bölge, ormansızlaşma ve endüstriyel faaliyetler gibi tehditlerle karşı karşıya. Yaşlılar Konseyi üyesi Willie Ermine, alanın tahrip edilme riskine karşı acil koruma önlemlerinin alınması gerektiğini vurguluyor. Sturgeon Lake First Nation ve Âsowanânihk Konseyi, bu tarihi alanın korunması ve araştırılması için yerel, eyalet ve ulusal düzeyde destek çağrısında bulunuyor.
University of Saskatchewan. 4 Şubat 2025.
You must be logged in to post a comment Login