Kırşehir’de bulunan Kaman-Kalehöyük’te 15 ila 17. yüzyıl arasına tarihlenen bir tandırda yüksek miktarda, tamamen yanmış ban otu tohumu bulundu. Ban otunun tıbbi ve uyuşturucu özellikleri bulunuyor.
Demir Çağı’ndan Osmanlı dönemine kadar yerleşilmiş bir höyük olan Kaman-Kalehöyük’te toplam 112 ban otu tohumu bulundu. Tohumların yanmış olarak bulunması, otun tütsülenip tıbbi amaçlar için kullanılmış olduğunu düşündürüyor. Araştırmanın yazarları, ban otunun yenilmeye ya da yakıt olarak kullanılmaya uygun olmadığını belirterek, tütsülenmenin en mantıklı sonuç olduğunu bildiriyor.
Tohumlarla birlikte bulunan büyükbaş dışkısı kalıntıları da, yakıt olarak bu maddenin kullanıldığını gösteriyor.
Latince adı Hyoscyamus niger olan ve gavur haşhaşı olarak da bilinen ban otu, yüzyıllardır hem tıbbi bir tedavi yöntemi olarak hem de halüsinojenik bir uyuşturucu olarak kullanılıyor. Kökeni Avrasya bölgesinde olan bitki günümüzde dünyanın her yerinde yetişiyor.
Antik Yunanlular bu otu yiyen insanın geleceği görebileceğine inanırken, Roma Dönemi’nde ban otu bir ağrı kesici ve uyku ilacı olarak kullanılıyordu. M Grieve’in “A Modern Herbal” kitabında yazdığına göre Romalı bilimadamı Plinius ise şarapla aynı doğaya sahip olduğu için ban otundan sakınmayı tavsiye ediyordu. Orta Çağ’da ise cadıların iksirlerinde kullanıldığı söyleniyordu.
Ban otunda yüksek miktarda atropin, hiyosiyamin ve skopolamin gibi alkoloidler bulunur. Bu maddelerin hepsinin yaygın tıbbi kullanımları vardır. Bulantı ve mide ağrısını geçirmesi, cerrahi sırasında anestezik olarak kullanılması, Parkinson hastalığının birçok semptomunu rahatlatması bunlardan sadece bir kısmıdır.
Fakat aynı zamanda bu alkoloidler, özellikle tohum olarak kullanıldığında baş dönmesi ve psikotropik etkilere de neden olur. Özellikle tohumlarda bu etkinin görülmesi, alkoloidlerin en yoğun olarak tohum kısmında bulunmasından ileri gelir. Günümüzde yapılan tedavilerde hala bu bitkinin sadece yaprağı kullanılmaktadır.
Osmanlı döneminde ban otu “benc” olarak biliniyordu ve diş ağrısı, baş ağrısı ve göz rahatsızlıklarına karşı yaygın olarak kullanılıyordu. Tarihi kaynaklara göre en yaygın kullanım yöntemi hap olarak ya da dumanının solunması şeklindeydi. Özellikle diş ağrısı için dumanını solumak en yaygın yöntemdi.
1608’de yazılan bir belgeye göre, ban otu tohumları karabiber ve afyon gibi diğer maddelerle karıştırılarak da kullanılıyordu.
Bu dönemde ban otu kullanımından birçok belgede bahsedilse de, tohumun tütsülendiğine dair arkeolojik bir kanıta daha önce rastlanmamıştı. Tohumun boyutunun yaklaşık 1 milimetre olması bu durumun en büyük nedeni sayılabilir. Kaman-Kalehöyük’te yapılan bu keşif, ban otu tohumu tütsülenmesine dair Asya’da bulunan ilk kanıt oldu.
Keşifle ilgili daha geniş bilgiye buradan ve buradan ulaşılabilir. Kaman-Kalehöyük’te araştırmalar Japon ve Avustralyalı bilim insanlarından oluşan bir ekip tarafından yürütülüyor.
Before It's News, Ancient Origins
You must be logged in to post a comment Login