Kafkas Dağlarında 3.000 Yıllık Devasa Bir Kale Yerleşimi Bulundu

Havadan görüntüleme teknikleri ile, Kafkas Dağları’nda tahmin edilenden çok daha büyük bir Tunç Çağı kale yerleşimi ortaya çıkarıldı.

İki geçidin birleştiği noktadaki konumu gösteren, alacakaranlıktaki alanın atmosferik fotoğrafı. Ön planda iç kalenin 2023 kazıları görülüyor. C: Nathaniel Erb-Satullo

Kafkas Dağları’nda ortaya çıkarılan devasa bir Tunç Çağı “mega kalesi,” Avrupa ve Asya’nın kesişim noktasında yer alan bu büyük tarihöncesi yapının işlevine dair araştırmacıların kafasını karıştırıyor. Dmanisis Gora olarak bilinen bu büyük tahkimat yerleşimi, yakınlardaki diğer kalelerin tümünü gölgede bırakıyor; fakat kimler tarafından iskan edildiğine dair çok az ipucu barındırıyor.

Yaklaşık 3.000 yıl öncesine tarihlenen Dmanisis Gora, MÖ 2. ve 1. binyıllar arasında Güney Kafkasya’da ortaya çıkan pek çok kale yerleşiminden biri. 2018 yılında Gürcistan’daki sitede yapılan ilk kazılar sonrasında arkeologlar, ertesi yıl geri döndüklerinde iç kaleyi çevreleyen ikinci bir tahkimat duvarının kalıntılarını keşfederek, yerleşimin çok daha büyük olduğunu gördüler.

(İlgili: Kafkasya’daki Bozkır Çoban Gruplarının Gelişimi Ortaya Çıkarılıyor)

Yer seviyesinden bakıldığında büyüklüğü tam olarak anlaşılamayan Dmanisis Gora, yalnızca drone fotoğrafçılığıyla tam olarak ortaya çıkarılabildi. Araştırmacılar toplamda sitenin 11.000 havadan fotoğrafını çekerek, kalenin tam bir görüntüsünü oluşturmak için bu görselleri birleştirdi.

Dış yerleşimdeki yapılar, sol üstte 1 km uzunluğunda sur duvarı görülüyor. C: Nathaniel Erb-Satullo

“Bu araştırmanın sonuçları, sitenin başlangıçta düşünüldüğünden 40 kat daha büyük olduğunu ve 1 kilometre uzunluğundaki bir tahkimat duvarıyla korunan büyük bir dış yerleşimi içerdiğini gösterdi” diyor çalışmanın yazarı Dr. Nathaniel Erb-Satullo. “Bu veri setleri, yerleşimdeki tüm tahkimat duvarlarını, mezarları, tarla sistemlerini ve diğer taş yapıların hassas topoğrafik özelliklerini belirlememize ve doğru haritalar oluşturmamıza olanak tanıdı.”

Araştırmacılara göre, iç ve dış tahkimat duvarları savunma açısından “birbirine bağımlı” şekilde tasarlanmıştı, yani bu koruyucu bariyerler bir sistem olarak işlev görüyordu ve hiçbir duvar diğerinden bağımsız olarak aşılmaz değildi. Ayrıca her iki duvar da harç kullanılmadan kaba taşlardan inşa edilmiş ve yaklaşık 2 metre kalınlığındaydı.

Bu bulgular, iki tahkimatın aynı dönemde inşa edildiğini ve dolayısıyla iç ve dış yerleşimlerin tek bir büyük sitenin parçası olduğunu öne sürüyor. Çalışmanın yazarları, “İç kale ve dış yerleşimin iskanı önerdiğimiz gibi aynı döneme aitse, bu yerleşim Güney Kafkasya’nın Geç Tunç ve Demir Çağı’nda bilinen en büyük yerleşimlerden biri olacak” diyor.

1 km uzunluğunda dış sur duvarı. C: Nathaniel Erb-Satullo

Ancak, büyük dış yerleşimde neredeyse hiç arkeolojik eser bulunmaması şaşırtıcı. Bu durum, ya çok az insan tarafından iskan edildiğini ya da kurulduktan kısa süre sonra terk edildiğini düşündürüyor. Her iki senaryo da tahkimat duvarlarının inşası için harcanan büyük çaba göz önünde bulundurulduğunda oldukça garip görünüyor.

Araştırmacılar, kalenin mevsimsel olarak kullanılmış olabileceği, örneğin pastoralistler (göçebe hayvan yetiştiricileri) tarafından ilkbahar ve sonbahar aylarında bir üs olarak hizmet etmiş olabileceği ihtimalini öneriyor. Bu hipotez, sürekli büyük bir nüfusa sahip olmamasına rağmen bu anahtar konuma verilen önemi açıklıyor gibi görünüyor.

Şimdilik, sitenin tam olarak neden inşa edildiği gizemini koruyor; ancak Erb-Satullo, “Daha fazla araştırma, nüfus yoğunluğu ve hareketliliği, hayvancılık hareketleri ve tarımsal uygulamalar gibi konularda içgörüler sağlayacak” diyor.


Cranfield University. 8 Ocak 2025.

IFL Science. 8 Ocak 2025.

Makale: Erb-Satullo, N. L., Jachvliani, D., Higham, R., Weber-Boer, K. O., Symons, A., & Portes, R. (2025). Mega-fortresses in the South Caucasus: new data from southern Georgia. Antiquity, 1–20.

Arkeofili editöryel servisi. İletişim: arkeofili@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login