‘Kader Kadranı’ Gerçek ve Antik Bir Batıkta Bulundu

Antikythera Mekanizması, son Indiana Jones macerasının odağındaki eser. Peki bu antik astronomik cihazın gerçek hikayesi ne?

Antikythera Mekanizması’nın yalnızca parçaları günümüze ulaştı. 2021 yılında University College London’dan Tony Freeth liderliğindeki bir ekip, cihazın gerçek amacının ne olabileceğini değerlendirmek için bu parçaları derinlemesine inceledi. C: Zde, CC BY-SA 4.0, via Wikimedia Commons

Bazıları tarafından dünyanın ilk bilgisayarı olduğu söylenen Antikythera Mekanizması, 2.000 yıldan fazla bir süre Akdeniz’in dibinde duruyordu. “Kader Kadranı” lakaplı bu mekanizma son Indiana Jones macerasının merkezinde yer alıyor. Ancak mekanizmanın keşfi bir kader değil, bir tesadüf meselesiydi.

Kötü Hava ve  İyi Şans

Deniz süngeri toplayan Yunan dalgıçlar kötü hava koşullarının planlarını değiştirmesinin ardından 1900 yılında bu keşfi yaptılar. Tunus’a giderken, Yunanistan anakarası ile Girit arasında bir ada olan Antikythera’ya sığınmak zorunda kaldılar. Fırtınalar dindikten sonra dalgıçlar Antikythera açıklarında deniz süngerleri için yüzmeye karar verdiler.

(İlgili: İlk Bilgisayar Antikythera Mekanizması MÖ 178’de ‘Çalıştırıldı’)

Dalgıçlardan biri olan Elias Stadiatis, ilk başta deniz dibine yayılmış insan cesetleri olduğunu düşündüğü şeyleri görünce hayretler içinde kaldı. Dalgıçlar cesetler değil, sanat eserleri keşfetmişlerdi: düzinelerce tanrı, kahraman ve insan heykeli. Daha sonra yapılan incelemeler, gizemli, dişli bir cihazın aşınmış metal kalıntıları da dahil olmak üzere daha da eski eserlerin bulunduğu bir gemi enkazı alanını ortaya çıkardı.

Antikythera Düzeneği, bilinen en eski bilgisayar olarak nitelendiriliyor. C: Peulle, CC BY-SA 4.0, via Wikimedia Commons

Derinlerden Kurtarma

Dayanıklılık ve güç gerektiren sünger dalışı, antik Ege dünyasında önemli bir denizcilik faaliyetiydi; Homeros’un destansı şiirlerinde süngerlerden bahsedilirdi. Daha modern dalgıçlar 1900 yılındaki bu görevde sadece süngerleri bulmakla kalmamış, daha sonra dünyada bir ilke imza atarak şimdiye kadar keşfedilen en önemli gemi enkazlarından birinin kurtarılmasına da yardımcı olmuşlardı.

Batıktaki heykeller yaklaşık 55 metre derinlikte yer alıyordu. 1900 yılına gelindiğinde sünger dalgıçları dalış kıyafetleri kullanıyordu ve bu derinlikler onların menzili içindeydi. Ekip deniz tabanına ulaşmayı başardı ve gerçek boyutlarda bronz bir kol parçasını yüzeye çıkardı.

Batığın yerini bir sır olarak saklayan mürettebatın kaptanı Dimetrios Kontos, Atina’daki yetkilileri uyardı ve onlara keşfin kanıtı olarak bronz kolu gösterdi. Kontos buluntudan dolayı heyecanlıydı ve dalgıçlarının becerilerini arkeolojik kurtarma çalışmalarında kullanabileceklerini umuyordu.

Yunan hükümeti buna sıcak baktı. Savaş, mali sıkıntılar ve siyasi istikrarsızlık ulusa zarar veriyordu; kargosu ülkenin geçmişteki ihtişamını hatırlatan şeylerle dolu bir gemi enkazını kurtarmak ulusal moral için harikalar yaratacaktı. Kurtarma işi için adamlarının işe alınacağına dair söz alan Kontos, batığın tam yerini ancak Yunan Donanması eşliğinde Antikythera’ya doğru yola çıktıktan sonra açıkladı.

MÖ 1. yüzyılda Antikythera açıklarında batan kargo gemisi, lüks Roma sanat pazarı için düzinelerce heykel taşıyordu. Bu büst de dahil olmak üzere birçoğu Atina Ulusal Arkeoloji Müzesi’nde görülebilir. MÖ 4. yüzyıla tarihlenen daha büyük bir bronz heykelin bu kısmının gözlerindeki malzemeler iyi korunmuş. C: Gary Todd from Xinzheng, China, CC0, via Wikimedia Commons

Eski Eserler Dairesi tarafından denetlenen çalışmalar Kasım 1900’de başladı ve tehlikeli koşullar ekibi durdurduktan sonra 1901’e kadar uzadı. Kayıplar arasında felç geçiren iki dalgıç ve dekompresyon hastalığından ölen bir kişi de vardı. Kontos ve kalan ekip kargonun çoğunu kurtardı ve eserler Atina Ulusal Arkeoloji Müzesi’ne götürüldü.

Lüks Eşyalarla Yolculuk

Yaklaşık 300 ton kapasiteli kargo gemisi MÖ 70 ila 60 yılları arasında Antikythera açıklarında batmıştı, ancak kargosunun yaşı MÖ 4. ila 1. yüzyıl arasında değişiyordu. Gemide bulunan sikkeler, geminin Doğu Ege’deki Delos adasından ya da Türkiye’nin batı kıyısındaki Bergama veya Efes’ten gelmiş olabileceğini gösteriyor. Varış yeri muhtemelen Romalı seçkinlerin Yunan lüksüne ve sanat eserlerine aç olduğu İtalya’ydı.

Son derece gerçekçi bronz heykellerden oluşan zengin koleksiyon arasında MÖ 340 ila 330 yılları arasında üretilen “Antikythera’lı Ephebe” ve MÖ 230 yılına ait “Filozof” heykelleri de yer alıyor.

Ayrıca farklı boyutlarda ve korunma durumlarında 36 mermer heykel de ortaya çıkarıldı. Bunlar arasında 1900 yılındaki dalışta başsız olarak bulunan ve 2022 yılında deniz dibinde baş kısmı da bulunan büyük bir Hercules heykeli de yer alıyor. Dalgıçlar ayrıca üç adet gerçek boyutlu mermer at, mücevherler, sikkeler ve cam eşyalar da ortaya çıkardı.

Bu baş, diğer parçaları da bulunan bir bronz heykele aitti. C: Gary Todd from Xinzheng, China, CC0, via Wikimedia Commons

Bir diğer büyük kazı ise on yıllar sonra 1976 yılında gerçekleşti. Fransız okyanus bilimci Jacques Cousteau başkanlığındaki ekip, “Boksör” olarak bilinen heykel de dahil olmak üzere daha fazla sanat eseri çıkardı ve ayrıca incelenmek üzere geminin parçalarını getirdi. Enkazın sualtı görüntüleri gelecekteki keşifler için değerli olacaktı.

Antikythera 21. yüzyılda daha fazla keşif yapılmasını sağladı. Gelişmeler, alanın daha ayrıntılı bir şekilde haritalanmasını sağladı ve son keşifler adanın kıyısı boyunca başka enkazları da ortaya çıkardı.

Zaman Çarkları

Belki de Antikythera’daki en ilgi çekici keşif bir zamanlar en mütevazi görüneniydi. 1901 yılında kargoyla birlikte bulunan paslanmış metal parçaları pek dikkat çekmemişti. 1902 yılında Yunan Eğitim Bakanı Spyridon Stais, bu parçaların modern makinelerde bulunan dişli çarklara benzer şekilde mekanik göründüğünü fark etti.

Antikythera Mekanizması olarak bilinen eşi benzeri görülmemiş buluntu, yüzyılı aşkın bir süredir bilim insanlarını büyülüyor. İçindeki 82 parça bir zamanlar Güneş’in, Ay’ın ve gezegenlerin konumlarını tahmin edebilen işleyen bir astronomik cihazdı.

Bazen erken dönem bir “analog bilgisayar” olarak da tanımlanan bu mekanizma, bugüne kadar bilinen en eski dişli mekanizma. Tam yaşı hala bir gizem. Arkeologlar bunun MÖ 70 ila 60 yılları arasında batıkla aynı döneme ait olduğunu rahatlıkla söyleyebiliyor, ancak bazıları MÖ 200 yılına ait olabileceğini tahmin ediyor. Batık ve eserler üzerindeki çalışmalar devam ediyor, önümüzdeki yıllarda daha fazlası ortaya çıkabilir.


National Geographic. 6 Temmuz 2023.

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Tarih bölümü mezunu. Antik Çağ Tarihinde yüksek lisans yapıyor.

You must be logged in to post a comment Login