Antiquity dergisinde yayınlanan son çalışmada günümüzden yaklaşık 7000 yıl önce İtalya’da, Avrupa’nın erken çiftçilerinin bu dönem için pek alışık olmadığımız bir şekilde ölüleri üzerinde uygulamalarda bulunduklarına dair bir çalışma yayınlandı. Çalışmaya göre bu çiftçiler etleri kemiklerinden sıyırma işlemini ölüleri üzerinde uyguluyorlardı ve etlerinden ayırdıkları kemikleri yakındaki bir mağara içine hayvan kemikleri ile beraber atıyorlardı. Araştırmacılar bu işlemin sembolik olarak ölüyü yaşamdan ayırmak gibi bir anlama geldiğini öne sürüyorlar.
22 İnsana Ait Kemikler Keşfedildi
Araştırmacılardan biri olan Cambridge Üniversitesi’nden John Robb etlerin kemikten sıyrılma işleminin dünyada pek çok örneği olduğunu ancak tarih öncesi Avrupa’da böyle net bir örneğe ilk defa rastlandığını belirtiyor. Araştırmacılar, buldukları kemiklerin MÖ. 5500 ve 5200 yılları arasında ölmüş 22 insana ait olduğu belirtiyorlar. Avrupa’da bu tür bir ölü uygulamasının ilk iyi belgelenmiş örneği oldukları söyledikleri buluntular Güney doğu İtalya’daki Scaloria Mağarası’ndan bulunmuş.
Mağara ilk olarak 1931 yılında yapılan çalışmalarda keşfedilmişti ve hayvan kemikleri, taş aletler, kırık seramik parçaları gibi pek çok buluntuyla karşılaşılmıştı. Ancak kemikler üzerine bu tür bir araştırma ise ancak günümüzde gerçekleştirilebildi. Araştırmacılar, bu döneme dair bu tür buluntuların genellikle çok iyi korunmuş olmadığını ve ayırt edilerek fark edilmesinin oldukça zor olduğunu belirtiyorlar.
Genel Neolitik Ölü Gömme Adetlerinin Dışında Bir Uygulama
Neolitik topluluklar genel olarak ölülerini ev tabanlarının altına veya yerleşim yakınındaki eteklere gömmeyi tercih etmişlerdi. Ancak burada, bu çiftçiler yerleşim alanlarından 15-20 kilometre uzaklıktaki bir mağaranın üst galerisine ölülerini götürmeyi tercih etmişler. Araştırmacıların bu durumda sordukları sorular ise; Niçin böyle bir şey yapmayı tercih ettiler ve bu uygulama bize onların ölüm ve yaşam anlayışları hakkında nasıl bir bilgi sağlayabilir?
Bu sorulara cevap bulmak adına Robb ve ekibi kemikler üzerinde bazı incelemelerde bulunmuş. Sonuçlar yukarıdaki sorulara tam bir cevap sunamamış olsa da teknik bazı konularda bizlere detay bilgiler sunuyor. Genel anlamda bazı kemiklerin sadece bu mağaraya getirildiği sonucuna varılmış ancak bazı tüm iskeletlere de rastlanılmış. Kemikler üzerinde hafif kesme izleri bulunmuş. Bu da etlerin kemiklerden kolayca ayrılabilmesi için gerekli olabilecek bir bekleme süresi olduğu sonucu ortaya çıkarmış ve araştırmacılar bu süreyi tahmini olarak 1 yıl kadar olarak hesaplamışlar.
Sürecin Uzun ve Aşamalı Olması Sosyal Bir Anlam Taşımakta
Kanıtlar göz önüne alındığında bu defin sürecinin oldukça uzun ve aşamalı olduğu anlaşılmış. Erken aşamalarda organlarla definin gerçekleştiğini varsayan araştırmacılar, kalan etlerin temizlenmesinin ardından, yani ortalama bir senelik gibi bir zamanın ardından mağarada definin ayinlerle beraber gerçekleştiğini düşünmekteler. Araştırmacılar ayrıca, bu sürecin uzunluğunun teknik değil sosyal bir konu olduğunu düşünmekte. Bu işlemi yaşamdan ölüme geçiş için bırakılmış bir zaman aralığı gibi değerlendiren araştırmacılar, mağarada kemiklerle beraber bulunan hayvan kemikleri, kırık seramikler ve diğer kalıntıların olasılıkla ölünün sevenleri tarafından oraya bırakılmış olduğunu belirtiyorlar.
Robb bu tür bir ölü gömme geleneğinin bugün ile bir tezat oluşturduğunu belirtiyor. Ölümün bugün bizim için kültürel bir tabu olduğunu söyleyen Robb, onlar için ölümün daha güçlü bir anlam taşıdığını, ata kültü, ruh ya da anılar benzeri duyguların daha önemli nüanslar içerdiğini ve bu yüzden mezar ritüellerinin daha değişik süreçler ardından gerçekleştirilebildiğini öne sürüyor.
Mağaranın Seçiminde Sarkıtlar Çok Önemli
Araştırmacıların merak ettiği bir başka konu ise yerleşime bu kadar uzak bir mağaranın niçin seçilmiş olduğu konusu. Ekip bu konuya ise şöyle bir yaklaşım getirmiş; mağaranın içinde kemiklerin bulunduğu yerin oldukça yoğun bir şekilde sarkıtlar ile dolu olduğunu, yani o dönem insanların bu sarkıtlar ile kemiklerin arasında bir bağ kurduklarından dolayı buranın seçtiklerini belirtiyorlar. Nitekim kemiklerin hepsi bu sarkıtların tam olarak altına gömülmüş. Belki de Neolitik dönem insanları için bu sarkıtlardan akan suyun manevi bir güç barındığını ve belki de temizlenme veya dönüşüm gibi bir anlam taşıdığına inandıkları için bu mağarayı seçtiklerini düşünülebiliriz.
Mağaraların İtalya tarih öncesinde oldukça önemli ritüel anlamlar taşıdığını belirten araştırmacılar, Tavoliere yerleşmesinin insanların bu mağaranın bol sarkıtlarla dolu ortamından etkilenerek burayı ritüellerin için uygun bir yer olarak seçtiklerinin düşünebileceğimizi belirtiyorlar.
Araştırmacılar belki de bu insanların bir yeraltı gücüne inandıklarını, hayatın temelini burada bulduklarını veya ruhun ölüm sonrasında öteki dünyaya olan yolculuğuna buradan başladığına inandıklarını belirtiyorlar. Ancak bu önerilerin sadece Neolitik inanç hakkında bir öngörü olabileceğinin ve gerçek anlayışa ulaşılamayacağının da farkındalar.
Science Mag
You must be logged in to post a comment Login