Haifa Üniversitesi’nin Hippos-Sussita Milli Parkı’nda yürüttüğü kazılarda, bilinen en büyük, bronzdan yapılmış tanrı Pan’ı betimleyen bir maske bulundu. Kazı başkanı Prof Eisenberg’e göre bu büyüklükte bronz maskeler oldukça nadir bulunuyor, ve genelde Pan ya da başka bir Yunan ya da Roma mitolojik figürünü betimlemiyor: “Helenistik ve Roma dönemlerinden bilinen bronz maskelerin çoğu çok küçük boyutlarda.”
Son yıllarda Hippos-Sussita kazılarında 2011’de yağmur sularıyla bir Herkül heykeli ortaya çıkması ve 2013’te üstünde ölünün büstü de bulunan bir mezartaşı bulunması gibi ilginç keşifler yapılmıştı. Normalde kışın kazı yapılmayan alanda, birkaç ilginç yapının fark edilmesi nedeniyle kışın tek bir gün kazı yapıldı.
Kazı, şehrin mancınıklarının bulunduğu bir zırhlı hangar olduğu düşülen bir bazalt yapı üstüne yoğunlaştı. Kazıda, Hippos-Sussita’da normalde kullanılandan farklı bir materyalden yapılmış, ve muhtemelen düşmana ait mancınık topları bulunmasıyla, uzmanlar bu topları tarihlendirmek için metal detektörle sikke aramaya başladılar. Fakat bu arayış sonucu sikke yerine büyük bir bronz maske ortaya çıkardılar.
Maskede ilk göze çarpan ayrıntılar başının üstündeki iki küçük boynuz olmuş. Daha sonra maskedeki keçi sakalı ve uzun sivri kulakların da fark edilmesiyle, Dr Eisenberg bunun bir Pan/Faunus/Satir maskesi olduğunu anlamış. Bu maskedekine benzer boynuzlar, genellikle çobanların, müzik ve zevkin yarı-insan yarı-keçi tanrısı Pan ile ilişkilendiriliyor.
Dr Eisenberg : “İlk aklıma gelen soru, bu buluntunun neden burada, şehir sınırlarının dışında bulunduğuydu. Maske ağır olduğu için bu kadar uzağa yuvarlanmış olamazdı. Maske, kalın ve çok sağlam duvarlı bir bazalt yapının kalıntılarının yakınında bulundu. Bu özellikler yapının Roma dönemine ait olduğunu düşündürüyor” diyor.
“Şehre giden ana yolda, fakat şehrin sınırları dışında bir Pan sunağı olması pek muhtemel olurdu, çünkü Pan’a sadece şehirlerdeki tapınaklarda değil, mağaralarda ve doğada da tapılıyordu. Hippos-Sussita’nın kuzeyindeki antik Paneas kentinin en ünlü Pan’a ibadet alanı bir mağaranın içindeydi. İçki içmek, kurban kesmek, ve çoğu zaman çıplaklık ve seks içeren kendinden geçmek gibi aktiviteleri kapsadığı için, Pan gibi kırsal/rustik tanrılar adına yapılan ritüeller genellikle şehir dışında yapılıyordu” diye devam ediyor Eisenberg.
Arkeologlar şimdi de, hangi amaçla kullanıldığını daha iyi anlayabilmek için maskenin bulunduğu bazalt yapıyı ortaya çıkarıyor. Yapının savunma amaçlı olduğu düşünülüyor. Eisenberg “Belki daha sonra, Pax Romana döneminde artık savunma surlarına ihtiyaç duyulmadığında, bu bina çobanların tanrısı adına bir ibadet ve tapınma yerine dönüştürülmüştü. Bu maske de belki bir çeşme ya da mezar hediyesi olabilir” diyor.
Araştırmacılar, Roma ve Helenistik döneme ait benzer bir Pan/Satir bronz maskesi hiç duymamış. Dr Eisenberg, maskelerin genelde tiyatro maskelerine benzediğini, taştan ya da pişmiş topraktan yapıldığını, ve ritüel, dekoratif ve sembolik önemleri olduğunu açıkladı.
Eisenberg dünyanın en büyük müzelerinden birkaçının küratörleriyle iletişime geçmiş ve onlar da Hippos’takine benzer bir bronz maske hiç görmediklerini söylemiş. Eisenberg “Hippos-Sussata şehri Roma İmparatorluğu’nun kültürel merkezleriyle yarışacak bir zenginliğe sahip değil, bu yüzden böyle bir buluntuyu burada bulmak şaşırtıcı” diyor.
Haifa Üniversitesi
You must be logged in to post a comment Login