İspanya’daki mağarada keşfedilen şekillendirilmiş sarkıtlar, toplulukların mağaraları sadece barınak olarak kullanmadığını gösteriyor.
Alicante Üniversitesi ve Zaragoza Üniversitesi’nden araştırmacılardan oluşan disiplinlerarası bir ekip, İspanya’nın Valencia bölgesinde yer alan Cova Dones Mağarası’nda insan faaliyetleriyle kasıtlı olarak değiştirilmiş yüzü aşkın sarkıt kalıntısı—speleofakt—belgelemiş durumda.
Bu bulgu, Cova Dones’u dünyada speleofakt varlığı açısından en önemli ikinci yer haline getiriyor; birinci sıradaysa Fransa’daki ünlü mağara Saint-Marcel bulunuyor.
Bu yapıların tanımlanması ve analiz edilmesi, araştırmacıların yer altı ortamlarının nasıl kullanıldığını daha iyi anlamalarını ve bu alanlarda tarihöncesi dönemlerde gerçekleşen ritüel ve sembolik uygulamalar hakkında bilgi edinmelerini sağlıyor.
(İlgili: Batı Asya’daki Bu Mağara 35.000 Yıl Önce Ritüeller İçin Kullanılmış)
Belirlenen speleofaktlar, sarkıtların planlı bir insan müdahalesiyle kırılması, yerlerinin değiştirilmesi ve yeniden gruplanması sonucu ortaya çıkan yapılar. Araştırmacıların belirttiğine göre, bazı kırık yüzeylerde görülen kalsit yeniden oluşumları, bu müdahalelerin oldukça eski, muhtemelen tarihöncesi dönemlerde yapıldığını gösteriyor—bu hipotez halen süren çok disiplinli bir çalışmayla değerlendiriliyor.
Bu tür arkeolojik bulgular uluslararası alanda yeni değil. En bilinen örneklerden biri, Fransa’daki Bruniquel Mağarası’nda tespit edilen speleofaktlar. Burada yapılan tarihlendirme, yer altı kullanımının Neandertal gruplara ait olduğunu ortaya koymuş ve bu durum onların bilişsel yetileri ve mekân algıları hakkında yeni yorumların önünü açmıştı.
Cova Dones, son kazı çalışmaları sayesinde kısa sürede referans bir saha haline geldi. 2024 yılı kazıları sırasında, mağara içinde ilk kez açık speleofakt izlerine rastlandı. Bu keşif üzerine, bu tür arkeolojik kanıtlar üzerine uzmanlaşmış olan Bask Ülkesi Üniversitesi (UPV/EHU) ve Bordeaux Üniversitesi’nden doktora sonrası araştırmacı Iñaki Intxaurbe Alberdi projeye dahil edildi.
Alberdi’nin uzmanlığı, bu yapıların yorumlanmasında büyük ilerleme sağladı. Bu yapılar, insan topluluklarının teknolojik becerileri, örgütlenme biçimleri, dünya görüşleri ve yer altı çevresine dair anlayışları hakkında bilgi sunuyor.
Intxaurbe Alberdi, mağaranın farklı bölümlerine yayılmış en az yüz speleofaktın varlığını doğruladı. Bu ön tespitin ardından, araştırma ekibi geniş kapsamlı bir çalışma programı başlattı. Bu program kapsamında, jeomorfolojik analizler, arkeolojik incelemeler ve mutlak tarihlendirme yapılacak. Amaç, bu insan müdahalelerinin zamanlamasını ve kültürel bağlamını mümkün olan en kesin şekilde belirlemek.
Arkeolojik açıdan bu keşfin önemi, doğal mağara boşluklarının Avrupa tarihöncesindeki rolünü yeniden tanımlama potansiyelinde yatıyor. Bu alanların yalnızca barınak veya geçiş noktaları değil, aynı zamanda bu alanları kullanan toplulukların sembolik yaşamında merkezi roller oynadığı görülüyor.
Sarkıt gibi jeolojik unsurların kasıtlı şekilde manipüle edilmesi, yalnızca pratik kullanımı aşan bir mekânsal planlamaya işaret ediyor. Bu durum, ritüelleri veya sembolik ifadeleri akla getiriyor ve yorumlanması karmaşık, bağlamsal bir okuma gerektiriyor.
University of Alicante. 3 Haziran 2025.
You must be logged in to post a comment Login