İnsanlığın Beşiği Neresi? Bu Soru Yanlış Olabilir

Dünyada tüm insan yaşamının doğduğu nokta olan “insanlığın beşiği” ifadesini duyduğumuzda aklımıza genellikle tek bir yer gelir: Afrika.

Cevap, kime ne sorduğunuza bağlı olarak değişebilir.

Bu biraz belirsiz, ama yanlış değil. İnsanlara dönüşecek olan primat grubu, evrim ağacındaki en yakın akrabalarımız olan şempanzelerden, yaklaşık altı veya yedi milyon yıl önce ilk kez ayrıldı. Ve daha kıllı kuzenlerimizin hala orada yaşadığını göz önünde bulundurursak, bu ayrılma gerçekten de Afrika kıtasında gerçekleşti. Özellikle, 2022 Oxford Üniversitesi çalışmasının sonuçlarına inanılacak olursa, Sudan’da.

Ancak insan evrimi hikayesi kesinlikle burada bitmiyor, ve belki de şaşırtıcı bir şekilde burada başlamıyor da. Antik kökenlerimiz hakkında daha fazla ve daha iyi araştırmalar ve analizler gün ışığına çıktıkça, şu soruyu sormamız gerekiyor… “insanlığın beşiği” konusunda tamamen yanıldık mı?

Afrika’ya…

Dünyanın daha soğuk bölgelerinde yaşamaya cesaret eden pek fazla primat yok. Bu yüzden bazı çok ciddi bilim insanlarının, orijinal primatların Afrika veya Asya yerine, bugün bulundukları sıcak yerlerden çok daha farklı olarak Avrupa’dan geldiğine inandığını duyduğunuzda bu biraz olası gelmeyebilir.

(İlgili: Neandertallerin ve Denisovalıların Yüzü Nasıl Görünüyordu?)

Ancak gerçekten de kanıtlar bu yönde gibi görünüyor. “Bulgularımız homininlerin sadece batı ve orta Avrupa’da evrimleşmekle kalmayıp, burada beş milyon yıldan fazla süre boyunca evrim geçirdiğini öne sürüyor” diye bildiriyor Toronto Üniversitesi Sanat ve Bilim Fakültesi Antropoloji Bölümü’nden Profesör David Begun.

Afrika primatları – ve nihayetinde insanlar – daha sonra doğu Akdeniz’e yayıldı, muhtemelen değişen çevreler ve azalan ormanlar nedeniyle sonunda Afrika’ya yayıldılar.”

Milyonlarca yıl önceki olaylarla ilgili çoğu fikir gibi, bu da evrensel olarak kabul edilmekten çok uzak – fakat Yunanistan ve Balkanlar’da aynı döneme ait fosilleşmiş kalıntılar da en eski primat atalarımızın Afrika’dan değil, şu anda Avrupa olan yerlerden geldiği teorisini destekliyor gibi görünüyor.

“Erken homininlerin kalıntıları Avrupa ve Anadolu’da bolca bulunurken, Afrika’da ilk homininin yaklaşık yedi milyon yıl önce orada ortaya çıkmasına kadar tamamen yoklar” diyor Begun.

“İnsanlığın Beşiği” neresi?

… ve tekrar Afrika’dan dışarı

Elbette, nihayet Afrika’ya ulaştıktan sonra her şey sorunsuz ilerlemiş olmalı, değil mi? Birkaç milyon yıllık evrimle Homo sapiens’e dönüştük ve sonra tekrar Afrika’dan dışarı çıktık?

Pek de öyle değil. Bunun kanıtı için en yanlış anlaşılan atalarımızdan bazılarına bakmamız yeterli: Neandertaller.

Neden? Çünkü Neandertaller ve insanlar farklı türlerdi ve ortak bir atadan en az 800.000 yıl önce ayrıldılar. Yine de, yaklaşık 60.000 yıl önce Afrika’dan ayrılan Homo sapiens grupları, Avrupa ve Asya’da çoktan yayılmış olan kimlerle karşılaştı?

Açıkça, Afrika’dan birden fazla göç olmuştu. “Afrika’dan ilk göç edenlerin yaklaşık 2 milyon yıl önce Homo erectus olduğu görülüyor, ve en sonunda Avrasya’nın büyük bir kısmına yayıldılar.”

Afrika’dan ayrılan bu erken Homo göçmenleri Neandertalleri, Denisovalıları ve muhtemelen Homo floresiensis’e evrimleşecekti. Ve aradan geçen birçok nesil boyunca, diğer Homo sapiens popülasyonları da ara sıra ortaya çıkıp yerel popülasyonlarla bir süre vakit geçirdikten sonra ortadan kayboldu.

“Neandertallere en az 220.000 yıl önce Homo sapiens genlerinin girdiğine dair izler var” diyor Doğa Tarihi Müzesi, “bu yüzden iki tür daha önceki bir noktada etkileşimde bulunup birlikte üremiş olmalı.”

Afrika’dan daha önce ayrılan çeşitli Homo sapiens göç dalgaları, yaklaşık 60.000 yıl önceki dalgayla karşılaştırıldığında büyük ölçüde başarısız oldu. Mevcut genetik yapımıza çok az katkıda bulundukları veya hiç katkıda bulunmadıkları için, onların soy çizgileri sonunda yok olmuş veya daha sonraki dalgalar tarafından bastırılmış olmalıydı.

Yeniden Biraraya Gelmek

Tek bir “insanlık beşiğinden” tamamen oluşmuş olarak çıkmak bir yana, atalarımız bize benzemeye başlamadan önce oldukça gezginlerdi. Ancak bu, atalarımızın deneyimlerinde kozmopolit olmalarının tek yolu değil.

Görünüşe göre, benzersiz modern genomumuz için atalarımızın oldukça hareketli cinsel yaşamlarına teşekkür etmeliyiz. Çoğumuzun içinde az miktarda Neandertal DNA’sı bulunduğunu biliyoruz, fakat antik insanların genlerini çok daha erken bir dönemde yaymış olabileceği de ortaya çıkıyor.

Hem modern hem de antik insanların DNA’sını, ayrıca arkeolojik ve çevresel kanıtları kullanarak yapılan bir dizi yeni çalışma, Afrika kökenlerimiz hakkında çok daha karmaşık bir tablo çizmeye başladı. Bu tabloya göre, tek bir yerde ve tek bir popülasyonda evrimleşmedik.

Bunun yerine, Afrika’nın çeşitli bölgelerine dağılmış birden fazla eski popülasyona kadar izimiz sürülebiliyor. Çevresel koşullar elverdiğinde, bu popülasyonlar zaman zaman bir araya gelip genlerini karıştırdılar ve yaklaşık 300.000 yıl önce “modern” insanın ortaya çıkışına doğrudan katkıda bulundular.

Peki, “insanlığın beşiği” neresi? Bu karmaşık bir soru, ama en iyi cevap muhtemelen “hangi beşik?” olabilir. Hikayeye nereden başladığınıza bağlı olarak, bu yer Avrupa, Afrika veya Asya olabilir; ne kadar ayrıntılı bakmak istediğinize bağlı olarak, bu bir kıta veya birçok farklı kabile olabilir.

Kökenlerimizi tek bir gövdesi olan bir ağaç gibi düşünmek yerine, belki de daha doğru bir bakış açısı, karmaşık bir örgülü akarsu gibi düşünmektir. Bu, çok geniş bir zaman ve mekanda ortaya çıkan, çeşitli eski popülasyonlar arasındaki göçlerin, geçişlerin ve değişimlerin iç içe geçmiş bir öyküsü.


IFL Science. 21 Temmuz 2024.

Anadolu Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunu. İstanbul Üniversitesi Prehistorya Bölümü Yüksek Lisans mezunu. Aynı üniversitede Doktora adayı. İletişim: ermanbu@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login