İnsanlar Ne Zaman Yemek Pişirmeye Başladı?

İnsanların ne zaman yiyecekleri ateşte pişirmeye başladığını anlamak için arkeoloji ve biyoloji bize önemli ipuçları sunabilir.

Eski zamanlarda kontrollü ateşlerin ve yakılmış hayvan kemiklerinin kanıtları, insanların yiyeceklerini ne zaman pişirmeye başladıklarına ışık tutabilir.

Yemek pişirmek, insan evriminde kritik bir öneme sahip. Bazı araştırmacılar, pişirmenin atalarımıza daha büyük beyinler geliştirmek için gerekli olan ekstra kalorileri sağladığını bile düşünüyor. Peki, yemek pişirme ne zaman icat edildi?

Bunun zamanlaması tam olarak net değil, fakat kanıtlar, insanların en az 50.000 yıl önce ve belki de 2 milyon yıl öncesine kadar yiyecek pişirdiğini gösteriyor. Bu kanıtlar iki alandan geliyor: arkeoloji ve biyoloji.

Arkeolojik kanıtlardan biri, diş taşlarında veya sertleşmiş diş plaklarında bulunan pişmiş nişasta taneleri. Harvard Üniversitesi’nde biyolojik antropoloji alanında emekli profesör ve “Catching Fire: How Cooking Made Us Human” (2009) kitabının yazarı Richard Wrangham, “İnsanlar, 50.000 yıllık dişlerde bile bunu bulabiliyor” diyor.

Ancak, bu tarihten önceki kanıtlar daha belirsiz. Genellikle, bilim insanları, insanların ateşi kontrol ettiğine dair kanıtlar arar. Ancak kontrollü ateşin kanıtı, her zaman yemek pişirme anlamına gelmez; insanlar ateşi ısınmak veya alet yapmak gibi başka amaçlarla da kullanmış olabilirler.

Oxford Üniversitesi’nden arkeolojik jeokimyacı Bethan Linscott, “Arkeolojik kayıtlarda ateşin varlığına dair kanıtlar var” diyor. “Ancak sorun, bunun kontrollü bir ateş mi yoksa doğal bir yangından mı kaynaklandığını ayırt etmekte yatıyor — bir doğal yangın manzara boyunca hareket eder ve homininler, belki de aletleri işlemek veya pişirmek için yanmış bir dal parçasını alabilirler.”

Linscott, “Ateş kontrolüne dair kanıt ararken anahtar şeylerden biri, bir yanma yapısıdır — belki taşların dairesel bir şekilde dizildiği bir yapı ve ortada kül, belki de fitolitler [uzun zaman önce ölmüş bitkilerden kalan silika yapıları] ve yanmış eserler gibi şeyler olabilir” diye ekliyor.

Araştırmacılar, Homo sapiens’ten önceki dönemlere ait olan birçok yerde bu tür eserler buldular; bu da daha önceki homininlerin de ateşi kullandığını gösteriyor. İsrail’deki Qesem Mağarası’nda yapılan bir araştırmada, kesilmiş hayvan kalıntılarının yakınında 300.000 yıllık bir ocak bulundu ve İngiltere’nin Suffolk bölgesindeki bir mağara alanında 400.000 yıllık yanmış kemik ve taş alet yapımından kalma çakmaktaşı bulunan bir ocak keşfedildi.

Daha da geriye gidecek olursak, Güney Afrika’daki Wonderwerk Mağarası’ndaki kül, pişirmenin 1 milyon yıl öncesine kadar uzandığını düşündürdü. Wrangham, “Mağara o kadar derin ki, yaklaşık 30 metre, bu kadar derinde doğal bir süreçle bu külün oluşması mümkün olamazdı” diyor.

Hatta Kenya’da 1,6 milyon yıl öncesine ait kontrollü ateş kanıtları bile var.

İsrail’deki Gesher Benot Ya’aqov adlı bir alanda çalışan araştırmacılar, 780.000 yıl öncesine ait daha ikna edici pişirme kanıtları buldular: Burada yalnızca bir ocak olduğuna dair taşlardan yapılmış çemberler değil, aynı zamanda ısıtıldığını gösteren balık kemikleri de bulundu.

Pişirmenin ne zaman başladığına dair biyolojik kanıtlar, insan vücudunun nasıl evrimleştiğinde yatıyor. Wrangham, “Biz bir tür olarak diğer tüm türlerden farklıyız çünkü pişirilmiş yiyecekleri yemeye biyolojik olarak uyum sağladık” diyor. Örneğin, çiğ gıda diyeti uygulayan insanlar üzerinde yapılan bir çalışmada, araştırmacılar katılımcıların kilo verme eğiliminde olduğunu ve kadınların üçte birinin adet görmeyi bıraktığını buldular.

Wrangham, “Öyleyse soru şu: Peki bu ne zaman oldu?” diye ekliyor.

Wrangham’a göre, bu modern insanlar ortaya çıkmadan önce bile olmuş olabilir.

Homo erectus, daha az primat benzeri ve daha çok insan benzeri vücut oranlarına sahip olan ilk hominindi ve bu özelliklerden bazıları, yemek pişiren ilk canlılar olabileceklerini gösteriyor.

İnsanlar ile primat kuzenlerimiz arasındaki büyük farklardan biri, bağırsaklarımızın büyüklüğü. Yemek pişirmek, daha az sindirim yapmamızı gerektirdiğinden, bağırsaklarımız onlarınkinden daha küçük.

Wrangham, “Kalın bağırsağımız, yani bağırsakların son kısmı, bir şempanze, bonobo veya goril olsaydık sahip olacağımızın yaklaşık üçte ikisi büyüklüğünde” diyor. “Ve bu, görece düz midelere sahip olduğumuz anlamına gelir, özellikle de bir primatın iyi bir yemek yedikten sonra şişkin olan midesinden farklı olarak.”

Bu daha büyük bağırsakları barındırmak için, insan olmayan primatlar geniş pelvislere ve geniş kaburgalara sahip. İnsan atalarımız ise bu özellikleri yaklaşık 2 milyon yıl önce kaybetti.

Wrangham, “O dönemde olan diğer bir şey de, insan evriminde çiğneme dişlerinin boyutunda en büyük düşüştü” diyor. “Ve bu da yine diyetin birdenbire değiştiğine işaret eder. Özellikle, diyet daha kolay çiğnenir, daha yumuşak hale geldi.”

Bu olay, yaklaşık 1,8 milyon yıl önce gerçekleşti.

“Ve büyük hikaye burada … pişirme, insan evriminde bize en çok benzeyen tür olan Homo erectus’un ortaya çıkışıyla birlikte, yaklaşık 1,9 milyon yıl önce başladı” diyor Wrangham. “Ve pişirme ve ateş kontrolünün Homo erectus’un evriminden sorumlu olduğuna dair çok ikna edici bir hikaye sunabileceğinizi düşünüyorum.”

Ancak, o kadar eskiye dayanan kontrollü ateş kullanımı kanıtları olmadan, Homo erectus’un ilk aşçı olduğu fikri hala tartışma konusu.

Linscott, “Bu konuda hala çalışan birçok insan var ve bu konu üzerinde uzun bir süre daha çalışılacak gibi görünüyor ve kesin olarak ne zaman olduğunu asla bulup bulamayacaklarını bilmiyorum” diyor.


Live Science. 18 Ağustos 2024.

Anadolu Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunu. İstanbul Üniversitesi Prehistorya Bölümü Yüksek Lisans mezunu. Aynı üniversitede Doktora adayı. İletişim: ermanbu@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login