İnsanlar 20.000 Yıl Önce Arjantin’e Ulaştı ve Dev Armadilloları Yedi

Armadillo’nun dev bir akrabası olan gliptodon’a ait kesilmiş kemiklerin keşfi, insanların 20.000 yıl önce Arjantin’de yaşadığını gösteriyor.

Bir sanatçının, buzul çağındaki insanların yaklaşık 20.000 yıl önce şimdiki Arjantin’de bir gliptodontu nasıl kesmiş olabileceğine dair yorumu. C: Damián Voglino, Museo de Ciencias Naturales A. Scasso (Colegio Don Bosco), San Nicolás de los Arroyos, Provincia de Buenos Aires, CC-BY 4.0)

Yeni bir çalışma, eski insanların yaklaşık 20.000 yıl önce şimdiki Arjantin’de dev bir armadillo benzeri yaratığı kesip yemiş olabileceğini gösteriyor.

Kasaplık işlemlerinden geçmiş kemiklerin keşfi, insanların Amerika’ya varsayıldığından çok daha erken yayıldığına dair giderek artan kanıtları destekliyor.

Geç Pleistosen dönemi (129.000 ile 11.700 yıl önce), özellikle Son Buzul Maksimumu sırasında (yaklaşık 26.000 ila 20.000 yıl önce) dünya genelinde buz tabakalarının ve buzulların gezegenin büyük bir kısmını kapladığı bir dönemdi.

Arkeologlar daha önce ilk Amerikalıların 13.000 yıl önce Sibirya ile Alaska’yı birbirine bağlayan bir kara köprüsü boyunca yolculuk yaparak bölgeye geldiklerini düşünseler de, son on yılda Kuzey ve Güney Amerika’da keşfedilen arkeolojik alanlar, insanların bu bölgeye çok daha erken geldiklerine işaret ediyor.

(İlgili: Brezilya’da İnsan Yapımı 25.000 Yıllık Takılar Bulundu)

PLOS One dergisinde yayımlanan yeni bir çalışmada, araştırmacılar Neosclerocalyptus olarak bilinen dev, soyu tükenmiş bir armadillo akrabası olan bir gliptodontun fosil kalıntılarında kesik izleri bulduklarını açıkladılar. Arjantin’in Pampean bölgesinde bulunan bu kesilmiş kemikler, Güney Amerika’da insanların megafauna ile etkileşime geçtiği en erken örnekler arasında olabilir.

Buenos Aires’in kenar mahallelerinde, Reconquista Nehri kıyılarında bulunan eksik hayvan iskeleti, pelvik ve kuyruk kemikleri ile hayvanın vücudunun üstünü kaplayan kemik plakalardan (karapaks) oluşuyordu. Araştırmacılar, pelvik kemiğin bir parçasını karbon tarihleme yöntemiyle 21.090 ila 20.811 yıl öncesine tarihlendirdi, bu da hayvanın bulunduğu tortunun jeolojik tarihlemesiyle uyumlu.

Kesik izlerinin insan yapımı olup olmadığını belirlemek için araştırmacılar hayvan kemiklerinin fotoğraflarını çekti ve 3B taramalarını oluşturdu. İşaretlerden bazılarının V şeklinde bir kesiti vardı ve ekip bunun büyük ölçüde taş aletle yapılmış kasaplık izlerini akla getirdiğine inanıyor.

Kesik izli iskelet elemanlarını açık mavi renkte gösteren bir Neosklerokaliptüs iskeletinin resmi. C: Del Papa vd, 2024.

Araştırmacılar toplamda hayvanın kemiklerinde 32 kesik izi saydı. İzleri nicel olarak sınıflandırmak ve karşılaştırmak için çeşitli istatistiksel teknikler kullanarak, kesiklerin rastgele olmadığı ve insanların aletler kullanarak yaptığı sonucuna vardılar.

Araştırma ekibi, izlerin olası diğer nedenlerini, örneğin etçil hayvanlar (diş izleri genellikle U şeklinde olur) ve hayvanın ölümünden sonra kemiğin doğal olarak aşınmasını eledi, çünkü hayvanın vücudunun ölümden sonra hızla gömüldüğüne dair önemli kanıtlar vardı, bu da hava koşullarından veya leş yiyicilerden kaynaklanan bozulmayı önlemiş olmalıydı.

Araştırmacılar, vücudun farklı bölgelerindeki kesik izlerinin yerlerinin, kasaplık işlemlerinin sırasıyla uyumlu olduğunu ve eski insanların dev armadillonun pelvis ve kuyruk kaslarından büyük miktarda et elde ettiklerini ve muhtemelen tükettiklerini öne sürdü.

Çalışmanın ortak yazarı ve Arjantin’deki La Plata Ulusal Üniversitesi’nde paleoantropolog olan Miguel Delgado, “İnsanlar, yaklaşık 300 kilo olan gliptodontları büyük kasları nedeniyle hedef almış olabilir” diyor.

Bu çalışmanın sonuçları, insanlar ve megafauna arasındaki etkileşimleri açığa çıkarmanın yanı sıra, hem insan varlığı hem de insan-megafauna etkileşimlerinin kronolojik çerçevesini, Güney Amerika’nın güneyindeki diğer alanlar için kaydedilenlerden yaklaşık 6.000 yıl öncesine doğru çekiyor.

Oregon Eyalet Üniversitesi’nde arkeolog olan ve çalışmaya dahil olmayan Loren Davis, yazarların bu araştırmaya yönelik ileri yaklaşımını övüyor, ancak sitenin insan yapımı aletler içermemesi nedeniyle daha fazla çalışma gerektiğini belirtiyor.

Davis, “Bu sitede yaklaşık 21.000 yıl önce insan varlığı iddialarını desteklemek için insan kasaplık eylemlerinin doğal süreçlerle ne derece benzer ve farklı olduğunu belirlemek gerekiyor.” diyor.

Araştırmacılar, “kesik izleri olan fosil kemiklerle arkeolojik kayıtlar arasında daha güçlü bir bağlantı kurma ihtiyacını” kabul ediyor, fakat bunu yakında yapmayı umuyorlar.

Delgado, “Henüz herhangi bir alet bulamasak da, sitenin sadece küçük bir bölümünü kazdığımızı ve daha fazla kanıt, örneğin taş aletler olabileceğini belirtmek gerekir” diyor.


Makale: Del Papa et al. (2024). Anthropic cut marks in extinct megafauna bones from the Pampean region (Argentina) at the last glacial maximum, PLoS ONE.

Anadolu Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunu. İstanbul Üniversitesi Prehistorya Bölümü Yüksek Lisans mezunu. Aynı üniversitede Doktora adayı. İletişim: ermanbu@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login