Arkeologlar, Büyük Horasan’da Tunç Çağı’nda yaşamış genç bir kadının gösterişli ve zengin mezarını ortaya çıkardı.
Ali Vahdati ve meslektaşları Raffaele Biscone, Roberto Dan ve Marie-Claude Trémouille tarafından yapılan bir çalışmada, Tepe Chalow’daki Büyük Horasan Uygarlığı alanında şimdiye kadar kazılmış en zengin mezarda bulunan kalıntılar ve eserler analiz edildi.
Tepe Chalow bölgesinde bulunan mezar, 18 yaşından küçükken ölen genç bir kadına aitti. Araştırma, Iran dergisinde yayımlandı.
Dr. Vahdati, bölgeye ilk ilgisini şöyle açıklıyor: “Chalow alanına arkeolojik ilgimi çeken ilk şey, Baktriya–Margiana Arkeolojik Kompleksi (BMAC) ile ilişkilendirilen kültürel materyallerin varlığıydı.
(İlgili: Tacikistan’da Kuşan Dönemi’ne Ait Nadir Bir Kap Bulundu)
“Adından da anlaşılacağı üzere, bu materyallerin önceden sadece Margiana (günümüz Türkmenistan’ı) ve Baktriya (Kuzey Afganistan ve Özbekistan) bölgeleriyle sınırlı olduğu düşünülüyordu. Ancak Amu Derya havzasının çok ötesindeki, İran’ın doğu bölgelerinde de bulunmaları oldukça önemliydi ve ilgimi hemen çekti.”
“Bunun sonucunda, bir zamanlar Orta Asya’nın yeni tanınan bir medeniyeti olarak tanımlanan şeyin, aslında Mezopotamya ve İndus Vadisi medeniyetleriyle karşılaştırılabilir öneme sahip, doğu İran dünyasının derinliklerine uzanan büyük bir kültürel ufuk olduğu ortaya çıktı”
“Bu bölge tarihsel olarak Geç Antik Çağ ve Orta Çağ boyunca Büyük Horasan olarak anıldığından, ekibimle birlikte bu geniş Tunç Çağı kültürel olgusunu tanımlamak için ‘Büyük Horasan Uygarlığı’ (GKC) terimini önerdik. Bu fikir, o zamandan beri bölgede çalışan arkeologlar arasında kayda değer ilgi gördü.”
Büyük Horasan Uygarlığı, ilk olarak MÖ 3. binyılın sonunda ortaya çıktı. Hızla yayıldı ve nihayetinde Türkmenistan’daki Murgab Nehri deltalarını, Kuzey Afganistan ve Özbekistan’daki vaha bölgelerini ve Kuzeydoğu İran’daki dağlık vadileri kapsadı.
Dr. Vahdati, “MÖ 2. binyılın başlarına gelindiğinde, İndus Vadisi (Mohenjo-daro), erken Mezopotamya hanedanları ve Basra Körfezi kıyılarındaki topluluklar gibi çağdaş büyük uygarlıklarla uzak bağlantılar kurmuştu” diyor.
“Bu geniş ticaret ağlarına dair arkeolojik kanıtlar; Irak, Pakistan, İran ve Basra Körfezi kıyısındaki alanlarda bulunan eserlerde görülüyor. Bu durum, hammadde ve mamul malların dolaşımını gösteriyor. Bu uygarlığın eski adı henüz kesin olarak tanımlanamamış olsa da, Mezopotamya metinlerinde klorit gibi değerli hammaddelerin kaynağı olarak geçen Marhaşi ile örtüşüyor olabilir.”
Tepe Chalow’daki 12 No’lu mezar, şimdiye kadar kazılan birkaç mezardan biri; fakat sitedeki hiçbir mezarda görülmeyen ölçüde zengin mezar eşyaları içeriyor. Bu mezarda toplamda 34 eser bulundu. Bunlar arasında fildişi iğneler, altın yüzükler, altın küpeler, bronz eserler, klorit, lapis lazuli, serpantin ve kireçtaşından yapılmış taş eserler ile seramik kaplar yer alıyor.
Bazı mezar eşyaları oldukça detaylı. Örneğin, bir bronz iğne, baş ve işaret parmağı arasında 10 yapraklı bir rozet tutan bir el şeklinde.
Benzer şekilde, üç klorit kozmetik kabından biri, yılan ve akrep motifleriyle süslenmişti. Boyun hizasında bulunan bir damga mühür ise iki insan ayağı, bunların arasında bir daire ve altlarında bir yarım daire kabartmasıyla süslenmişti; bu figürler yuvarlak bir çerçeve içinde.
Dr. Vahdati, “Bu eserlerin bolluğunun ötesinde, en dikkat çekici unsur, mezara gömülen birkaç mühür. Bu, onun Tunç Çağı toplumu içindeki aktif rolünün ve toplumsal konumunun güçlü bir göstergesi. Bu bağlamda mühürler, mülkiyetin ve ticaret ağlarına katılımın sembolü” diyor.
Chalow, doğu İran’ı Gurgan Ovası ve İran Platosu ile birleştiren, Orta Çağ boyunca önemini koruyan eski bir ticaret yolu üzerinde yer aldığından, muhtemelen daha sonraki dönemlerde “İpek Yolu” olarak adlandırılan erken ticaret ağının bir parçasıydı.
Genç kadının yaşı göz önüne alındığında, bu kadar zengin mezar eşyalarının, muhtemelen miras yoluyla edinilmiş bir statüyle bağlantılı olması muhtemel. Ancak Büyük Horasan Uygarlığı’nda kadın mezarlarının genellikle erkeklerden daha zengin donatılmış olduğu da unutulmamalı; bu da kadınların Büyük Horasan Uygarlığı’nda ikincil bir rol oynamadığını gösteriyor olabilir.
Gelecekteki çalışmaların yalnızca Chalow Tepe değil, aynı zamanda Büyük Horasan Uygarlığı hakkında da daha fazla bilgi sağlaması umuluyor. Dr. Vahdati, gelecekteki bilimsel analiz planlarını şöyle açıklıyor:
“Karşılaştırmalı, tipolojik ve kronolojik çalışmaların yanı sıra, Chalow bölgesindeki 12 No’lu Mezar ve diğer mezarlar için çok disiplinli analizler planladık.”
“Bunlar arasında, bireylerin beslenme alışkanlıklarını yeniden inşa etmek ve biyolojik kökenlerini belirlemek amacıyla izotopik ve DNA analizleri yer alıyor. Ayrıca metal, seramik ve taş eserler gibi kültürel materyaller üzerinde üretim tekniklerini, hammadde kaynaklarını ve değişim kalıplarını daha iyi anlamak amacıyla teknolojik çalışmalar da yürütülüyor.”
“Ayrıca bu araştırmanın gerçekten işbirlikçi bir nitelikte olduğunu vurgulamalıyım: Antropoloji, hayvan kalıntıları ve bitki kalıntıları gibi alanlarda değerli uzmanlığa sahip, birçok ülkeden ekip üyelerimizin adanmışlığı ve katkısı olmadan bu mümkün olmazdı. Onların katkıları, alanı ve daha geniş kültürel bağlamını anlamamızı derinleştirmeye devam ediyor.”
Makale: Vahdati, A. A., Biscione, R., Dan, R., & Trémouille, M. C. (2025). Grave 12 at Chalow: The Burial of a Young Lady of the “Greater Khorasan Civilization.” Iran, 1–25.
You must be logged in to post a comment Login