‘Hobbit’ İnsanların Neden Küçük Olduğu Çözülmüş Olabilir

Hobbit lakaplı bu minyatür insanlar, günümüzde de bazı insanları etkileyen bir büyüme hormonu eksikliğine sahip olabilir.

Homo floresiensis, atalarımızla aynı dönemde yaşamıştı. C: Wikimedia Commons

Yaklaşık 60.000 yıl öncesine kadar, Endonezya’nın Flores Adası’nda Homo floresiensis adı verilen minyatür bir hominin türü yaşıyordu – yani “Hobbit” insanlar. 2004’te bu küçük primatın keşfi, paleoantropologları epey şaşırttı çünkü bu tür, insan evriminin altın kurallarından birini bozuyordu: beynimizin zaman içinde giderek büyüdüğü kuralını.

Neandertaller ve Homo sapiens (yani biz) gibi büyük beyinli homininlerle aynı dönemde yaşamalarına rağmen, Homo floresiensis’in beyin hacmi bizimkinden yaklaşık üçte bir oranında küçüktü. Bu da onların beyninin yaklaşık bir şempanzeninki kadar olduğu anlamına geliyor. Bu keşiften önce araştırmacılar, zekâmızın evrimsel gelişiminin büyük ölçüde artan beyin hacmiyle bağlantılı olduğunu düşünüyordu. Ancak “Hobbitler”, küçük kafataslarına rağmen alet yapabiliyor ve ateş kullanabiliyorlardı.

Bu sıra dışı insanları daha iyi anlamak için araştırmacılar dişlerini incelemeye başladı. Kulağa garip gelse de, üçüncü azı dişi – yani yirmilik diş – ile beyin büyüklüğü arasında oldukça düzgün bir ilişki var. İnsan evrimi boyunca bu diş giderek küçüldü ve bu küçülme, beyin hacmindeki artışla paralel gitti.

(İlgili: ‘Hobbitlerin’ Nereden Geldiğini Nihayet Öğrenmiş Olabiliriz)

Yeni araştırmalar, “Hobbitler”in yirmilik dişlerinin küçük olduğunu – Neandertallerin dişleriyle yaklaşık aynı boyutta – gösteriyor. Bu da beyinlerinin de aşağı yukarı Neandertal seviyesinde olması gerektiği anlamına gelir. Ancak bir şekilde, beyinleri çok daha küçüktü.

Çalışmanın yazarlarına göre, dişler gebeliğin erken dönemlerinde gelişir, bu da “Hobbitler”in küçük azı dişlerinin, fetüsken büyük beyinlere sahip olacak şekilde gelişim gösterdiklerini ortaya koyar. Bu da beyin büyümesini durduran sürecin anne karnında değil, doğumdan sonra gerçekleştiğini düşündürüyor.

Bu mekanizmayı aydınlatmak için araştırmacılar büyümesi duraklamış modern insanlara baktılar. Örneğin Laron sendromuna sahip kişiler, IGF-1 adı verilen belirli bir büyüme faktörü eksikliği nedeniyle kısa bir vücuda ve orantılı olarak küçük bir kafaya sahip olurlar.

Ancak bu durumda yirmilik dişlerin etkilenmemesi, düşük IGF-1’in büyüme üzerindeki etkisinin doğumdan sonra ortaya çıktığını gösterir.

“Hobbitler”in durumunda, küçülmüş vücut boyutu muhtemelen “ada cüceleşmesi” (insular nanism) adı verilen bir olguyu temsil ediyor. Bu olgu, kaynakların sınırlı olduğu ve büyük yırtıcıların bulunmadığı ada habitatlarında vücut boyutunun küçülmesini teşvik eder. Çalışma yazarlarına göre, bu küçülmenin doğum sonrası gerçekleşmesi IGF-1 seviyelerinin düşük olmasının süreci yönlendirmiş olabileceğini düşündürüyor.

Araştırmacılar, bunun Homo floresiensis’in küçük vücutlara ve beyinlere sahip olmasına neden olduğunu, fakat bilişsel yeteneklerini etkilemediğini öne sürüyor. Böylece “Hobbitler”in neden bu kadar küçük olduğuna dair gizem çözülmüş oluyor.


IFL Science. 26 Eylül 2025.

Makale: Monson, T. A., Weitz, A. P., & Brasil, M. F. (2025). Molar proportions, endocranial volume, and insular nanism in fossil Homo. Annals of Human Biology, 52(sup1), 2512027.

Anadolu Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunu. İstanbul Üniversitesi Prehistorya Bölümü Yüksek Lisans mezunu. Aynı üniversitede Doktora adayı. İletişim: ermanbu@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login