Hispaniola’daki Kemirgenleri İnsanlar Yok Etmiş Olabilir

İnsanlar yaklaşık 6.000 yıldır Hispaniola adasında yaşıyor ve bu süre zarfında adanın kemirgen çeşitliliği 11 türden sadece 1’e düştü.

C: Florida Museum photo by Kristen Grace

Yeni bir çalışmanın yazarları, bu türlerin fosil kayıtlarında tam olarak ne zaman ortaya çıktığını belirleyerek, onların yok olmasına yol açan tarihsel olayları saptıyor.

Hispaniola adası bir zamanlar binlerce yıl bir arada var olan 11 kemirgen türünü destekledi ve bu da onu en yüksek kemirgen çeşitliliğine sahip Karayip adalarından biri haline getirdi.

Bugün ise adanın iki ülkesi olan Haiti ve Dominik Cumhuriyeti’nde yalnızca bir kemirgen türü kaldı ve bu türün hayatta kalma olasılığı belirsiz. Neden bu kadar çok türün neslinin tükendiğine dair birçok teori var, ancak her birinin tam olarak ne zaman ortadan kaybolduğu belirsiz, bu da nedenini belirlemeyi zorlaştırıyor.

(İlgili: Dünya’nın Geçmişinde Gizli 6. Kitlesel Yok Oluş Belirlendi)

Yeni bir çalışma, bu kemirgenlerin tarihini daha net bir şekilde anlamaya yardımcı oluyor. Araştırmacılar, kapibaraların sincap ve kunduz karışımına benzeyen yakın akrabaları olan altı hutia türünün fosilleşmiş kalıntıları üzerinde karbon tarihleme analizleri yaptılar. Ayrıca Florida Doğa Tarihi Müzesi’nde saklanan ve ilk olarak 40 yıl önce toplanan binlerce kemiği incelediler ve son kemirgen yok oluş dalgasını açıklamaya yardımcı olabilecek herhangi bir benzerlik olup olmadığını analiz ettiler.

Florida Üniversitesi’nde doktora öğrencisi ve çalışmanın baş yazarı Lazaro Viñola Lopez, “Bu gizli kemikler, bu çalışmayı mümkün kılan şeydi” diyor. Çalışma için mevcut olan materyalin çokluğuna rağmen, tropik bölgelerde toplanan fosiller üzerinde radyokarbon tarihlemesi zor bir iş olabilir. Bölgenin yüksek nemi ve ısısı, fosillerin tarihlenmesi için gerekli olan kolajenin bozulmasını hızlandırarak, bilim insanlarını fosillerin eskiliği hakkında açık sorularla baş başa bırakıyor.

Lopez, “Bu koşullar, tüm organik materyalleri çok hızlı bir şekilde mineralize edip kaybediyorlar, bu nedenle tarihleyebileceğiniz kemikler çok sınırlı.” diyor. Bununla birlikte, bu çalışma için kullanılan fosiller, zorlu koşullardan korundukları ve leşçilerden saklandıkları mağaralardan ve obruklardan çıkarıldı.

Mağaralarda bulunan kemiklerin çoğu, dev peçeli baykuş (Tyto ostologa) gibi yırtıcı hayvanlar tarafından doğrudan oraya taşınırken, obruklar genellikle içine düşen ve kaçamayan hayvanlar için tuzak görevi görür. Bu büyük yırtıcı hayvanlar, hutialar ile aynı zamanda azalmıştı ve besin kaynakları ortadan kalktığında yok olmaya yenik düşmüş olabilirler.

Hutialar ve destekledikleri biyolojik topluluklar, yaklaşık 20 milyon yıl boyunca Hispaniola’da gelişti ve daha önce ne zaman ortadan kaybolmaya başladıkları belli değildi. İlk teoriler, türün 10.000 yıldan daha uzun bir süre önce geç Pleistosen’de buzul çağlarının sonundaki hızlı iklim değişikliği nedeniyle neslinin tükendiğini tahmin ediyordu. Daha yeni teoriler, yerli halkın Karayipler’e gelişinin ve daha sonra Avrupalıların gelişinin daha güçlü bir rol oynamış olabileceğini öne sürüyor.

Bununla birlikte, araştırmacılar, son görülme tarihini veya keşfedilen en genç örneğin yaşını bilmeden soylarının ne zaman tükendiğine dair doğru bir tahminde bulunamıyorlar.

Bu çalışmadan önce araştırmacılar, varsayımlarını dayandıracakları hutia fosilleri için yalnızca bir avuç radyokarbon tarihine sahipti. Şimdi ise bilim insanları, daha önce onları yok ettiği düşünülen iklim değişikliği döneminde hayatta kalan altı tür için karbon tarihlerini ekliyor.

Bulgular, insanları doğrudan bu hayvanların yok oluşuna bağlıyor.

İnsanların Hispaniola’ya ilk defa 4.000 ila 6.000 yıl önce geldiği tahmin ediliyor. Bu durum, 6.000 yıldan daha kısa bir süre önce öldüğü belirlenen Rhizoplagiodontia lemkei de dahil olmak üzere tarihlendirilmiş altı türün daha eski yok oluşuyla tutarlı.

Günümüz Venezuela’sından bir başka yerli nüfus, yaklaşık 3.000 yıl önce Karayipler’e göç etmeye başladı. Bu ilk adalılar hutia avladılar ve hatta adalar arası bir hayvan takası kurdular, ancak bu uygulamaların sürdürülebilir bir şekilde gerçekleştirildiği görülüyor. Bunun yerine, Avrupa kolonizasyonu, hutia yok oluşunun ana nedeni gibi görünüyor. Radyokarbon tarihleri, son 2.000 yıl içinde yedi türün neslinin tükendiğini gösteriyor. En az üç tanesi Avrupalıların gelişiyle aynı zamanda meydana geldi. 

Lopez, kademeli habitat kaybının, artan insan nüfusu sayılarının ve istilacı türlerin ortaya çıkmasının, sonunda diğer birçok memeli ve kuş türüyle birlikte hutia’ların da yok olmasına yol açtığından şüpheleniyor.

“Avrupalılar adaya geldiklerinde yanlarında sıçan, köpek ve kedi gibi birkaç hayvan getirdiler. Bu yeni hayvanların rekabetinin bu türlerin neslinin tükenmesine neden olması mümkün mü? Bu çalışma sayesinde şimdi sorabileceğimiz sorulardan sadece biri bu.”

Lopez, bulguların Karayip kemirgenleri üzerinde yapılacak çok sayıda çalışma için bir başlangıç ​​noktası olacağını iddia ediyor.

“Daha yeni başlıyoruz. Şu anda sadece dokuz yeni biyometrik tarihimiz var. 20 hatta 50 tarihle neler yapabileceğimizi bir düşünün. Daha detaylı bir kronoloji ile bu türler ve adadaki insanlar arasındaki geçmiş ilişkiler hakkında teoriler üretmeye başlayabiliriz.”


Florida Museum of Natural History. 10 Ocak 2023.

Makale: Viñola-López, L. W., Bloch, J. I., Milán, J. N. A., & LeFebvre, M. J. (2022). Endemic rodents of hispaniola: biogeography and extinction timing during the holocene. Quaternary Science Reviews, 297.

Ankara Üniversitesi, Tarih Öncesi Arkeolojisi bölümünden mezun.

You must be logged in to post a comment Login