Hindistan’da süt ürünleri üretimi MÖ 3. binyılda başladı ve bu İndus Medeniyetinin ayakta kalmasında önemli bir faktör olabilir.
Günümüzde Hindistan ve Pakistan sınırındaki verimli nehir vadisinde, İndus Vadisi Medeniyeti antik dünyanın en büyük şehirlerinden bazılarını inşa etti. Böylesine büyük bir nüfusu beslemek son derece zor bir işti.
Kalyan Sekhar Chakraborty tarafından yapılan yeni bir çalışma, İndus Medeniyeti’nin bu kadar fazla insanı besleyebilmesinin yollarından birini ortaya koyuyor. Toronto Mississauga Üniversitesi’nden doktora sonrası araştırmacısı olan Chakraborty, süt ürünleri üretiminin MÖ 2500 yılına kadar gittiğini gösterdi. Bu, Hindistan’daki en erken süt ürünleri üretimiydi ve ticaret için gerek olan artı ürün yaratılmasına katkıda bulunmuş olabilirdi.
Chakraborty, eski çömleklerin içinde kalan tortuları incelemek için moleküler analiz tekniğini kullandı. Bunun sonucunda yalnızca süt yağının varlığı değil, aynı zamanda göreceli olarak yaygınlığı da ortaya kondu.
(Doğu Afrikalı Çobanlar 5.000 Yıl Önce Süt Tüketiyordu)
Hindistan’ın Gucerat eyaletinde bulunan ve günümüzde küçük bir yerleşim yeri olan Kotada Bhadli’den gelen 59 çömlek parçası incelendi. Bunların 22 tanesinde süt ürünlerine ait lipitlerin varlığı tespit edildi. Bu, Hindistan’da bilinen en eski süt ürünleri üretimiydi ve İndus Vadisi Uygarlığı’nın en parlak dönemine tarihleniyordu.
Chakraborty, “Yaklaşık olarak MÖ 2500’e kadar uzanan bir süreçte, süt ürünlerinin, bu insanların diyetinin ayrılmaz bir parçası olduğunu keşfettik. Bu, sürünüzdeki hayvan sayısının etkisi olmadan fazla miktarda hayvansal protein birikmesine izin veriyor olmalıydı. Dolayısıyla sorumuz, süt ürünleri üretiminin rolüne odaklandı. Bu eski yerleşmede süt neden bu kadar önemliydi? Bu ürünler, yerleşmeler ve bölgeler arasında değiş tokuş yapılabilecek bir şeydi. Aynı zamanda farklı ekonomik uzmanlıkların gelişmesi için de bir fırsattı.” diyor.
Chakraborty süt ürünleri üretimini ortaya çıkarmak için McMaster Üniversitesi’nden Prof. Greg Slater ile çalıştı. Çömlekler gözeneklidirler ve içinde pişirilen yiyeceklerin bir kısmını emerler. Chakraborty, suda çözünmedikleri için, bu gözeneklerde biriken lipitlere baktı. Yüzyıllar sonra, kararlı izotop analizi yöntemi ile hangi yağ türlerinin kullanıldığını tespit etmek mümkündü.
Kalıntıları çözündürmek için organik bir çözücü kullanan Chakraborty ve Slater, hangi lipitlerin mevcut olduğunu belirleyebildi. Arkeolojik alanlarda bol miktarda bulunan palmitik ve stearik asitleri analiz ettiler. Mevcut karbon izotoplarına bağlı olarak, kalıntıdaki lipitlerin bitkilerden, balıklardan veya geviş getiren hayvanlardan gelip gelmediğini belirlediler.
Süt üretimi için hangi tür geviş getiren hayvanların kullanıldığını da belirleyebildiler. Koyunlar ve keçiler yakındaki otlaklarda otlarken, inekler ve mandalar, ağırlıklı olarak darıdan oluşan bir menü yerdi. Bu bitkiler, farklı asitler üreten farklı fotosentetik süreçlere sahip. Araştırmacılar, yaptıkları analizlerden süt kalıntılarının darı ile beslenen hayvanlardan geldiğini belirleyebildiler.
Chakraborty, Slater’a süt üretiminin gerçekleştiğini kanıtlamak için gereken kimyasal yapıyı inşa ettiği için minnettar. Arkeolojik kanıtlar bunu önermekle birlikte, emin olmak imkânsız.
Chakraborty’nün söylediği gibi: “Arkeolojik kalıntıların sınırları vardır. Belirli şeyleri tanımlayabilirsiniz. Hayvanlar etleri için kullanılmışsa, kemiklerinde kesik izleri olacaktır, ancak süt ürünleri elde etmek için kullanımlar görülmez.”
University of Toronto Mississauga. 19 Ekim 2020.
Makale: Chakraborty, K. S., Slater, G. F., Miller, H. M. L., Shirvalkar, P., & Rawat, Y. (2020). Compound specific isotope analysis of lipid residues provides the earliest direct evidence of dairy product processing in South Asia. Scientific reports, 10(1), 1-12.
You must be logged in to post a comment Login