Pompeii’nin tarihi o kadar büyüleyici ki, bugün bile ismi insanın içinde duygusal bir tepki uyandırıyor. Ancak Pompeii, Vezüv Yanardağı’nın patlamasıyla korunan tek Antik Roma kenti değil. Napoli ve Pompeii’nin ortasında, biraz farklı bir kaderi izleyen daha küçük, daha zengin Herculaneum kenti yer alıyor.
MS 79’da, Vezüv Yanardağı patladı. Stratosfere yaklaşık 16 km’lik bir kül ve süngertaşı bulutu göndererek patlamanın başlangıcını işaret etti. Pompeii volkanik kül ve süngertaşı tarafından kuşatıldı, ancak batıdan esen rüzgar nedeniyle Herculaneum patlamanın ilk aşamasından kurtuldu. Sonuç olarak, kalıntıları daha iyi korunmuş olan ve Antik Roma yaşamına başka bir bakış sunan antik bir şehir günümüze kadar ulaştı.
(Pompeii’de Bir Efendi ve Kölesinin Kalıntıları Bulundu)
Antik Roma’da Herculaneum yerleşmesi
Antik geleneğe göre, Herculaneum’un adı, Yunan kahramanı Heracles’e (veya Hercules’e) dayanıyor. Bununla birlikte, Pompeii ve Herculaneum, orta İtalya’daki Osci halkı, Etrüskler ve Samnitler de dahil olmak üzere, MÖ 89’daki Sosyal Savaş’ın zirvesinde Roma egemenliğine girene kadar, farklı güçlerin yönetiminden geçtiler.
Patlamadan önce, Vezüv Yanardağı’nın eteklerinde bulunan şehirler, gelişen Roma yerleşimleriydi. Pompeii eskiden, Akdeniz havzasına ve Roma yollarına olan yakınlıktan yararlanan çok sayıda tüccar ve imalatçı da dahil olmak üzere 20.000 nüfuslu bir şehirdi. Pompeii aynı zamanda, şehir merkezinin dışında, yanardağın yakınındaki zengin topraklardan yararlanan başarılı üzüm bağlarına ve meyve bahçelerine sahipti.
Buna karşılık, Herculaneum bir ticaret yerine daha çok bir eğlence yeriydi. Nüfusu daha azdı, yaklaşık 5.000 kişiden oluşuyordu, ancak yaz aylarında zengin Romalı ailelerin deniz kenarındaki villalarına gelmeleriyle nüfus artıyordu. Herculaneum’un günümüze ulaşan mimarisi, zengin Roma yerleşimlerinin tüm ayırt edici özelliklerini içeriyor: zengin villalar, topluma su sağlamak için karmaşık bir su sistemi ve lüks hamam evleri.
Yanardağ Patlaması
Kayıtlara göre, Vezüv Yanardağı’nı çevreleyen alan, doğrudan volkanik patlamaya yol açan bir dizi küçük depremle sarsılıyordu. Bununla birlikte, şehirde yaşayanlar rastgele oluşan sismik harekete alışmışlardı ve antik Romalıların Vezüv’ün yanardağı olduğunu bile bildiklerine dair hiçbir gösterge bulunmuyor.
24 Ağustos 79’da, öğle vaktinden hemen sonra meydana gelen felaketi kimse tahmin etmiyordu. Vezüv Yanardağı patladı ve gökyüzüne büyük bir kül ve süngertaşı bulutu yayıldı. Genç Pliny, tarihçi Tacitus’a bir mektupta şunları yazdı: “Yanıcı maddelerle yüklü karanlık ve korkunç bir bulut aniden patladı ve ilerledi. Bazıları kendi kaderlerine ağladı. Diğerleri ölmek için dua etti. “
Pompeii ve orada yaşayan insanlar, olay anında enkaz altında kaldı. Pompeii’den dehşet içinde kaçabilenler oldu. Ancak yaklaşık 2.000 kişi, patlamayı bitmesini ümit ederek kasabada kaldı.
Batıdan esen rüzgar nedeniyle, Herculaneum patlamanın ilk aşamasından kurtuldu ve orada yaşayan insanların kaçması için zaman sağladı ve şehrin altyapısına verilen zararı en aza indirdi. Ancak en nihayetinde Herculaneum ve Pompeii, yoluna çıkan herkesi ve her şeyi gömen aynı kül bulutuna yenik düştü.
Herculaneum’u kaplayan kül kömürleşti, böylece çatıların, yatakların ve kapıların ahşabını korurken, yiyecek gibi organik materyali de korudu.
Patlamadan sonrası
Felaket olayından sonra, yüzyıllar boyunca Herculaneum ve Pompeii kasabaları kül altında kaldı ve tarih tarafından unutuldu. 1738’de Herculaneum, İki Sicilya Kralı’nın himayesinde bir İspanyol mühendis tarafından düzgün bir şekilde kazıldı. On yıl sonra Pompeii keşfedildiğinde, Pompeii’nin daha ince enkaz katmanları nedeniyle ortaya çıkarılması çok daha kolay olduğu için Herculaneum kazıları durdu. Herculaneum’da 20 metre kadar enkaz bulunurken Pompeii’de 4 metre enkaz bulunuyordu.
Zaman geçtikçe, her iki alan da yavaş yavaş gün yüzüne çıkarıldı ve arkeologlar, bu Roma kentlerinin ne ölçüde korunduğunun farkına vardılar. İnsanlar ilk kez antik Roma döneminden tüm binaları, gündelik nesneleri ve freskleri gördüler. 1863’te arkeolog Giuseppe Fiorelle, Pompeii’nin külünde oluşan insan şeklindeki boşlukları keşfetti.
Herculaneum’un korunmasının doğası gereği, şehirde kurbanlar yoktu, bunun yerine, kazı ekipleri deniz duvarının yakınında can veren yaklaşık 400 kişinin iskeletlerini buldular.
Bugün, Herculaneum’un sadece yüzde 15’i ortaya çıkarılmış durumda ancak bu küçük bölümde bile ziyaretçiler freskler, mozaikler ve renkli mermer kaplamalarla dekore edilmiş lüks Roma villalarını (bazılarının çatıları bile duruyor) görebiliyorlar. Bunların en ünlüsü ve en görkemli olanı, adını 1.800’den fazla papirüs parşömeni içeren kütüphanesinden alan ve hepsi patlamanın ısısıyla kömürleşen “Papirî Villası”.
Bugün Herculaneum’u Ziyaret Etmek
Her yıl 2,5 milyon insan UNESCO dünya mirası olan Pompeii’nin kalıntılarını ziyaret ediyor ve kasabanın keşfedilmemiş kalıntılarını geziyor. Nispeten, daha küçük, daha az bilinen Herculaneum kasabası yılda yaklaşık 300.000 ziyaretçi alıyor ve bu da onu İtalya’nın birçok turistik cazibe merkezi arasında gizli bir mücevher haline getiriyor. Minimal kalabalığa ve sakin bir atmosfere sahip Herculaneum, mükemmel koruma altındaki antik Roma kasabası kesinlikle görülmeye değer.
My Modern Met. 12 kasım 2019.
You must be logged in to post a comment Login