Hayvanlar İnsanlar Gibi Kıskanır mı? Durum Biraz Karışık

Yüzyıllardır cevabı aranan bir soru: Başkaları bizim istediğimiz bir şeyi elde ettiğinde hissettiğimiz hayal kırıklığında yalnız mıyız?

Araştırmacılar, hayvanların bazı durumlarda kıskançlığa benzer bir şey deneyimleyebileceğini ancak bunun insanların hissettiğine pek benzemediğini söylüyor. C: Dulce Wilson/Unsplash

Son yıllarda, evrimsel psikologlar o kadar da özel olmadığımızı öne sürüyor. Kargagillerden kapuçin maymunlarına kadar hayvanlar, örneğin rağbet gören bir yiyecekten yararlanamazlarsa insanların kıskançlık olarak tanımlayabileceği hareketleri sergileyebiliyor. Birçok kişi bunun adaletsizliğe karşı duyduğumuz nefrette yalnız olmadığımızın kanıtı olduğunu savunuyor.

Ancak Kaliforniya Üniversitesinde yapılan yeni bir araştırma, insanları gerçekten eşsiz kılan bir şey olup olmadığı sorusuna yeni bir bakış açısı getiriyor.

Psikologların “eşitsizlikten kaçınma” olarak adlandırdığı 23 çalışmadan alınan verileri kullanan araştırmacılar, 18 hayvan türünü içeren 60.000’den fazla gözlemin sonuçlarını taradı. “Bugüne kadar insan olmayan hayvanların eşitsizlikten kaçınma üzerine yapılmış en büyük deneysel araştırma” olduğunu söyledikleri çalışmada ekip, veri analizlerini yeniden inceledi ve adalet kavramını derinlemesine anlamalarına yardımcı olan yeni bir ölçüm yöntemi kullandı.

(İlgili: Dişilerin Gözdesi Olmanın Alfa Erkek Babunlar için Bedeli Var)

“Bu verilere dayanarak hayvanların kıskançlık hissettiğini kesin olarak söyleyemeyiz” diyor araştırmanın baş yazarı ve Berkeley Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde doktora öğrencisi olan Oded Ritov. “Eğer böyle bir etki varsa bile çok zayıf ve yalnızca çok belirli koşullarda ortaya çıkıyor. Ama insanların adalet anlayışıyla karşılaştırıldığında, hayvanların gösterdiği tepkiler çok daha farklı ve daha az karmaşık.”

Yeni meta-analiz, Proceedings of the Royal Society B dergisinde yayımlandı.

C: Frans de Waal

Makalenin ilk yazarı olan Ritov, insan davranışlarının nasıl evrimleştiğini, bunun ne kadarının büyük beyinlerimize işlendiğini ve ne kadarının karmaşık kültürlerimiz aracılığıyla öğrenildiğini inceliyor. Ayrıca insanları neyin özel kıldığını daha iyi anlamak için insan olmayan hayvanları da araştırıyor.

Kaynakları dağıtmadaki adalet duygumuz, barınaklar inşa edebilmemizin, yiyecek paylaşabilmemizin ve daha karmaşık toplumlar geliştirebilmemizin temel nedenlerinden biri olabilir. Elbette, insanların adalet algıları birbirinden farklı. Ancak kavramın özü, psikologların “eşitsizlikten kaçınma” dediği şey; kaynakların eşitsiz dağıtımına karşı bir isteksizlik ve bir şeylerin nasıl paylaşılması gerektiğine dair yargılar.

Her yerden örnek bulabiliriz, küçük çocukların kardeşleri veya ebeveynleri hak verecektir. Bir çocuğa diğerinden daha güzel bir şey verilmesinin akabinde genellikle kargaşa çıkar. Sorun sadece çocuğun oyuncak veya ödül almaması değil; onun yerine başka birinin almasıdır. Bu tepki, eşitsizliğe karşı nefreti gösterir.

İnsan olmayan hayvanlar için bu adalet algısının ne kadar farklı olduğu uzun zamandır tartışılıyor.

Primatolog Frans de Waal’ın çığır açan çalışması ve sevimli bir kapuçin maymununun saldırganlığını gösteren viral video, bu tür hayvanların insan çocuklarına oldukça benzer bir adaletsizlik nefreti sergilediğini gösteriyor. Her iki maymuna da bir dilim salatalık verildiğinde her şey iyi hoş ancak araştırmacılar birine üzüm verdiğinde, salatalık yiyen şempanze kıskançlık duygusuna kapılıyor, salatalığı araştırmacıya geri fırlatıp itiraz ederek kafesi sallıyor.

De Waal ve diğerleri, bunun ve daha sonraki deneylerin, insanların adalet duygusunda yalnız olmadığı iddiasını desteklediğini söylüyor. Kargagiller, köpekler ve fareler üzerinde yapılan benzer çalışmalar da eşitsizlikten kaçınmaya işaret ediyor.

Ritov bunun “basit ve belki de antropomorfik bir yorum” olabileceğini ancak tek nedeninin bu olduğu anlamına gelmediğini söylüyor.

Ritov, bu çalışmaların çoğunun psikoloji ve diğer disiplinleri uzun süredir etkileyen tekrarlanabilirlik kriziyle güçleştiğini söylüyor. Bulgular ikna edici olsa da küçük örneklemlere dayanıyor ve tekrarlanması zor, bu da bilime daha kapsamlı katkı sağlamalarına gölge düşürüyor.

“Bu soru hakkında olabildiğince çok veriyi bir araya getirmeye çalışmanın ve daha geniş veri setiyle nasıl bir örüntünün ortaya çıktığını görmenin değerli bir katkı olacağını düşündük.” 

Verileri yeni bir değişkenle tekrarladıktan sonra ortaya çıkan örüntü, hayvanların kıskançlık sergilemediğini gösteriyor. Oysa ki geçmiş araştırmalarda hayvanlar üzüm alamayınca hayal kırıklığına uğramıştı. Takip çalışmalarında, üzümler boş bir kafese konulduğunda bile maymun benzer bir öfke gösteriyor; kıskanılacak başka bir maymun olmasa da.

Ritov, “Reddetmelerin bir tür toplumsal itiraz olduğunu düşünüyoruz. Ancak hayvanların itiraz ettiği şey, diğerlerinden daha azını almaları değil, aksine insanların onlara olabilecekleri kadar iyi davranmamasına karşı çıkmaları gibi görünüyorlar” diyor.

Ritov, belki de tepkinin hiçbir zaman eşitsizlikten kaçınma ile ilgili olmadığını savunuyor. Karşılanmayan beklentilerle ilgili olabilir. Bu da hem insanların hem de insan olmayan hayvanların ilişki kurabileceği bir şey.


University of California. 12 Aralık 2024.

Makale: Ritov, O., Völter, C. J., Raihani, N. J., & Engelmann, J. M. (2024). No evidence for inequity aversion in non-human animals: a meta-analysis of accept/reject paradigms. Proceedings of the Royal Society B: Biological Sciences.

Dokuz Eylül Üniversitesi Mütercim-Tercümanlık bölümü lisans mezunu.

You must be logged in to post a comment Login